Mümtaz Soysal: Rusya'yla açık konuşmak

Mümtaz SOYSAL
Haberin Devamı

Son yıllarda Türk devlet adamlarının Rusya seferlerinden pek azı şimdiki Başbakan'ın bu ziyareti kadar önem taşımıştır.

Sayın Ecevit'in Moskova'ya gidişi, iki ülke arasındaki kritik sürtüşmelerden birini açıkça konuşarak gidermek ve gelecekte benzer sürtüşmelerin çıkmasını önlemek açısından ilginç bir döneme rastlıyor: Moskova, ‘‘Çeçen terörüne karşı’’ askeri harekátla meşgul.

Azerbaycan'la Gürcistan'ın kuzeyinde kalan ve Rusya Federasyonu'nun parçası sayılan topraklar üzerinde, dıştan bakıldığı zaman ‘‘bağımsızlık’’ kıpırdanmaları olarak görülen olaylar, Moskova'dan bakıldığında ülkenin bütünlüğünü tehdit eden ‘‘terörist hareketler’’ olarak görülmekte. Kıpırdanmalar konusunda yabancılarca beslenen sempatiler de, içten bakış açısıyla bölücülüğe destek sayılıyor.

Konu, Türkiye bakımından şöyle bir güçlük taşımakta: Geçmiş göçler ve yakın zamanların açılımları dolayısıyla, sayısı tam olarak saptanamayan, ama hayli kalabalık bir ‘‘Kafkas kökenli nüfus’’ yaşıyor Anadolu'da. Bu insanların ve özellikle Çeçen kökenli olanların, geldikleri topraklarda olup bitenlerle ilgilenmelerinden ve geride bıraktıklarıyla temaslarını sürdürmelerinden doğal bir şey olamaz. Aralarında oradakilere yardım edenlerin bulunması da olasıdır.

Moskova ise bundan rahatsız.

Biraz, Güneydoğu terörüne yakınlık göstermiş olanlara karşı bizim duyduğumuz kızgınlığa benzer bir duygu.

Fark şurada: Yabancı ülkelerin Güneydoğu terörüne destekleri, siyasal nedenlere dayandığı ve herhangi bir etnik yakınlık duygusundan kaynaklanmadığı halde, Kafkaslar'da olunlara Türkiye'de gösterilen ilgi, tam tersine, kolay silinmeyen etnik bağlılıkların bir sonucu oluyor.

Moskova'yı endişelendiren, bu ilginin her zaman duygusallık ve insani yardım sınırları içinde kalmayıp bazen özel ellerden malzeme yardımına ve tek tük gönüllü insan gücü desteğine dönüşmüş olmasıdır. Hatta, işin içine kontrol dışı resmi görevlilerin karıştığına ilişkin söylentilerin ortalıkta dolaşması.

Bunun böyle olamayacağını, resmi politikanın duygularla somut yardımları birbirinden ayırmaya dayandığını ve başka türlüsüne müsaade edilemeyeceğini en doğru sözleri titizlikle seçerek anlatmak, şimdiki Başbakan'ın bugüne kadar Moskova'ya gidip gelmiş politikacıların hepsinden daha inandırıcı biçimde başarabileceği bir iştir: ‘‘Çeçenler'e yakınlık duymak ve yazgılarıyla, haklarıyla ilgilenmek başka, bir komşu devletin toprak bütünlüğüne zarar verecek hareketleri desteklemek başka’’ diyerek.

Türkiye'yi yönetenlerin, bu ülkede de yavaş yavaş oluşan ‘‘etnik lobiler’’in aşırı etkisinden kendilerini korumaları gerekiyor.

Etnik yakınlıklar ulusal çıkarların üstüne çıkınca, dış politikanın akılcılığı kaybolur, bozulmaması gereken ilişkiler bozulur.



Yazarın Tüm Yazıları