Paylaş
Memur maaşları konusundaki küçük bunalıma çözüm bulunduğu için, şimdi artık o çekişme sırasında kullanılan bazı kavramları rahatça tartışabiliriz.
‘‘Enflasyonun nereye varacağı kesin belli olmadan memur maaşlarına yıl sonuna kadar sadece yüzde 20 zam yapmak insafsızlıktır; biraz artıralım’’ diyen DTP ve bu konuda uzlaşıcı davranmak isteyen DSP kanatlarına karşı ANAP tayfası sürekli ‘‘popülizm’’ suçlamasında bulunmaktaydı.
Zam istemek popülizm imiş. Güneş Taner'le ve Işın Çelebi'nin IMF'ye sadık kalarak ‘‘Santim vermeyiz’’ tarzındaki direnişlerinin adı ise, bilimsellik!
Ne demek popülizm?
Ucuz demagojilerle halkın basit duygularını okşayıp özde halkın çıkarına olmayan politikalar gütmek değil mi?
Geçim sıkıntısı çeken insanların dertlerine birazcık çözüm bulabilmek için çözüm aramak ve ‘‘Acaba maaşları kısmadan denenmesi gereken başka yollar olabilir mi?’’ diye çare aramak niçin popülizm olsun? Nitekim, pek tam tatmin edici olmasa da bir çözüme varılmış, birtakım çareler bulunmuştur.
Bir kısmı doğru; çiçek ve araba savurganlığının önlenmesi ve dış temsilde tasarrufa gidilmesi gibi.
Bir kısmı yanlış; bütçe hedeflerini tutturmak için özelleştirmeyi hızlandırmak gibi. Bu kısım, galiba, bulunan çözümün ‘‘bilimsel’’ yanı oluyor. Zira, Özal döneminin kalıntılarına göre, kamu giderlerine kaynak bulmanın en bilimsel yolu, çalışanları ezmeden ekonomiyi disiplin altına almak ve büyük kazançları doğru dürüst vergilendirmek değil, halkın malını haraç mezat birilerine peşkeş çekip alınan parayla bütçe doğrultmaktır.
Popülizm ve bilimsellik tartışmasına örnekler bulmak için uzaklara gitmeye ne hacet? Sayın Başbakan'ın Sedat Ergin'e verdiği uzun demeç, bu konuda harika ayrıntılarla dolu.
Örneğin, Ford fabrikası için istenen arazi konusu.
Başbakan, Ford'un İstanbul'la Bursa arasında deniz kıyısında bir yer istediğini belirttikten sonra, ‘‘Gemlik'te arazi beğenilmişti; ama Genelkurmay oranın Kara Kuvvetleri'ne ait köpek eğitim yeri olduğunu söyledi’’ diyor.
Ayrıntının gerisindeki ‘‘ince popülizm’’i sezmemek mümkün mü? Halka şu söylenmek isteniyor: ‘‘Asker, köpek eğitim arazisini vermeyince biz Gölcük'te SEKA'nın deneme fidanlığını vermekle çok mu yanlış iş yapmış sayılırız?’’
Bir taşla iki kuş: Hem askerin katılığı ve gereksiz arazi işgal etme eğilimi konularında bazı kesimlerde yaygın olduğu varsayılan duygular ve önyargılar okşanacak, hem de zaten dolu olan İzmit Körfezi'nde işlenen çevre cinayetine en kolay tarafından gerekçe bulunacak.
Oysa, bilimsellik, önce Ford'a dönüp ‘‘Türkiye'de sanayi bölgelerine yakın başka deniz kıyısı mı yok; İzmir ve Zonguldak kıyılarına kıran mı girdi?’’ demeyi, sonra da, eğer Gemlik gerçekten en iyi yerse, köpek eğitim arazisini almak için askerle ciddi görüşmelerde bulunmayı gerektirirdi.
Bilimsellik, zorlukları göze almak demektir; popülizm, kolaya kaçar.
Devlet yönetmek, halkın deyimiyle, biraz da maça meselesidir.
Paylaş