Paylaş
Yaklaşık çeyrek yüzyıldır pinekletilen bir temel öğretim yasasını canlandırarak sekiz yıllık zorunlu ilköğretimi bütünüyle uygulamaya koymak büyük reform sayılmaz.
Büyük reform, cumhuriyetin temellerine kastetmiş bir imam hatip okulları furyasını, gecikmeyle de olsa, durdurmuş olmaktan ibaret de değildir.
Dünkü Hürriyet'te Kamuran Zeren'in dört başı mamur haberinde de belirtildiği gibi, yeni hükümetin başlatmak üzere olduğu asıl büyük ve tarihi reform, eğitim konusunun geleceğe yönelik en önemli ulusal dava olarak yeniden ele alınmasıdır.
Cumhuriyetin ilk yıllarında yahut 27 Mayıs'ın hemen sonrasında olduğu gibi.
Şimdi, yarım kalmış olan o girişimlerin tamamlanması ve cumhuriyeti gerçek sağlam temellere oturtacak olan ulusal eğitim sorununun bir daha geri dönülmeyecek biçimde çözülmesi gerekiyor.
Maliye Bakanı Zekeriya Temizel'in güven veren açıklamaları, bu kez romantik sözlerden ibaret bir girişimin değil, para kaynakları önceden düşünülen ciddi bir planın söz konusu olduğunu gösteriyor.
Tüketim mallarına, özellikle içki ve sigara gibi sağlığa zararlı maddelerin tüketimine getirilecek eğitim zamlarına kim itiraz edebilir?
Bunlardan yılda sağlanacak asgari 100 trilyonluk ek gelir ve Dünya Bankası'nın sağlayacağı 1.5 milyar dolarlık kredi ile yeni dersliklerin ve laboratuvarların yapılması, bilgisayar donanımının tamamlanması ve özellikle imam hatip okullarının orta bölümleriyle ilişkili yurtların kamulaştırılması başarılabilirse, bu büyük atılımın maddi altyapısı oluşturulmaya başlanmış olacak.
Sekiz yıllık zorunlu temel eğitimin, yalnız yaygınlaştırılması değil, nitelikli duruma getirilmesi gerekiyor. Para, kaliteye yönelişin ilk belirtisidir.
Ama, bütün bunlar, kaliteli eğitimin en önemli unsurunu unutturmamalı: Kaliteli öğretmen yetiştirme.
Çünkü, hiçbir şey iyi bir öğretmenin yerini tutamaz.
En iyi bilgisayar, en gelişmiş ‘‘internet'' sistemi bile.
Hele temel öğretimde.
Temel öğretim, her şeyden önce, insan olmayı öğretmek demek.
Öbür insanlara insan gibi davranan, aklını kullanıp doğru düşünmeyi bilen, cennet rüyası ya da cehennem korkusu olmadan iyiyle kötüyü ayırt eden bir insan olmayı.
Temel öğretim, aynı zamanda, vatandaş olmanın öğretimidir.
Halkını seven, başkalarına karşı şovence davranmadan kendi ulusunun haklarını savunabilen, doğal çevresini koruyan bir vatandaş olmanın.
İnsanın ve vatandaşın yetiştirilmesinde öğretmenin payı bunca önemli olduğuna göre, ulusal eğitim atılımında en büyük ağırlığın da kaliteli öğretmen yetiştirmeye ayrılması gerekmez mi? Umulur ki, sekiz yıllık ilköğretim davası dolayısıyla öne çıkan maddi koşullara ilişkin tartışmalar, konunun özünü oluşturan öğretmen sorununu gölgelemiş olmasın.
Büyük eğitim reformu için harcanacak paraları öğrenciye aktaracak olan, öğretmendir. O kalitesizse, para kaliteyi değil, kalitesizliği besler.
Paylaş