Paylaş
Hükümet, elektrik gelirlerinden TRT'nin aldığı payı yüzde 3.5'tan yüzde 5'e çıkartmaktan vazgeçmiş.
Konu, vericilerin Türk Telekom'dan tekrar TRT'ye devredilmesi üzerine gündeme gelmişti. Türk Telekom, sermayesinin yarıdan fazlası kamuya ait bir anonim şirket durumuna getirildiği halde, hisselerinden bir bölümünü ha sattı, ha satacak diye özelleştirme kapsamında tutulduğu için, aynı duruma düşmüş birçok kamu kuruluşu gibi o da yeni yatırım yapma düşüncesini aklından geçirmez olmuştu. Vericiler ise yetersizdi ve yayınlar özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgeleriyle sınırlara yakın birçok yerden iyi izlenemiyordu. Devirle birlikte yaklaşık 1.800 kişilik bir personel ordusu TRT'ye geçmiş olacağı için, elektrik gelirlerinden alınan payın Bakanlar Kurulu'nca yüzde yüz artırılabilmesi de yasayla öngörülmüştü.
Bahar Tanrısever'in Cumhuriyet'te verdiği habere göre, hükümet, önce bu payı yüzde 5'e çıkarmaya niyetlenmiş, sonra fikir değiştirip şöyle bir formülde karar kılmış: Vericilerin işletme, bakım, onarım, yatırım, personel giderleri hesaplanıp buna uygun bir ödenek bütçeden TRT'ye aktarılacakmış.
* * *
Türkçesi şu demek: Yasa elektrik gelirlerine göre kendiliğinden artması gereken bir ‘‘oran’’ öngördüğü ve Bakanlar Kurulu'na ancak bu oranı artırma yetkisi tanıdığı halde, şimdi verilecek olan para, böyle bir ‘‘kendiliğinden’’likten çıkmakta ve hükümetlerin kararına bağlanmaktadır.
Böylece, elektrik gelirleriyle vericilerin geliştirilmesi arasındaki katsayı bağı ortadan kalkmış olmaktadır. Yapılan, ilk bakışta, bütçe tekniğiyle ilgili basit bir işlem sayılabilir. ‘‘Ha öyle olmuş, ha böyle; ne önemi var?’’ diyebilirsiniz. Oysa, bu yaklaşım değişikliğinin gerisinde, kamu radyo ve televizyonlarının özerkçe davranmalarına karşı bir tehdidin oluşmakta olduğunu sezmemek mümkün değildir.
* * *
Ödeneğin miktarından çok, yeni yaklaşımın gerisinde yatan felsefe değişikliği önemli.
TRT Genel Müdürü, yüzde 3.5'luk bir payın yılda yaklaşık 56 trilyon liralık bir gelir demek olduğunu söylüyor. Oranın yüzde 5'e çıkması, 24 trilyonluk ek gelir demektir. Hükümetin bütçeye koyacağı ödenek bunu aşsa da tehlike ortadan kalkmış olmuyor. Çünkü, TRT giderlerinin, bütçeye konacak ödeneklerden çok, satılan yayın cihazlarından bir defada tahsil edilmiş paralar ve elektrik gelirlerinden alınmış paylar gibi ‘‘otomatik’’ denebilecek kaynaklara bağlanmasının gerisinde, başlangıçtaki özerkliği çok sınırlanmış bir kurumu büsbütün iktidarların tutsağı durumuna düşürmeme düşüncesi yatıyor. Vericilerin devrini bahane ederek bu sistemi bozmak, tehlikeli gidişlere kapı açmak demektir.
Oysa, medyadaki ticari tekelleşme eğilimleri karşısında, kamu kaynaklarını kullanan, ama bunu iktidarların takdirine bağlı olmaksızın yapabildiği için özerk kalabilen yayın organlarına ülkenin gereksinmesi azalmamış, artmıştır.
Paylaş