Paylaş
Reklamdaki Ali Desidero'nun deyimiyle, ‘‘Hepsi okumuş çocuklar!’’
Kimini devlet okutmuş, kimini anası babası. Kimi dışarıda, Batı'nın ünlü okullarında, kimi Türkiye'nin büyük üniversitelerinde yetişmiş.
Özelleştirme İdaresi'nin başındaki kişi de herhalde onlardan biridir. Geçen gün, 1998 yılını ‘‘özelleştirmede atılım yılı’’ olarak ilan ettiğine göre, ‘‘gençlik’’ kavramı ile ‘‘atılım’’ kavramının yan yana gelmesi de doğal. Gençler atılım yapmayacak da, kim yapacak?
Gelgelelim, atılımın ne olduğunu öğrenince, ister istemez duraksıyorsunuz. Atılım, satış atılımıymış. ‘‘Portföy’’de yer alan ve yıllardır çözülemeyen sorunlar bu yıl çözülecek ve Erdemir, Petkim, Tüpraş, Petrol Ofisi, Türk Hava Yolları, Telekom bir an önce satılıp 7-8 milyar gelir sağlanacakmış.
Ülkenin ve ailelerin kıt kaynaklarıyla yetişmiş gençlerin kuşaklar boyu özveriyle yaratılan kaynakları korumak ve verimli duruma getirmek için değil de, hepsini satarak bütçe açıklarına yama vurmak için çalıştırılıyor olmasından daha yürek paralayıcı bir şey olamaz.
Yoksa, gördükleri öğrenim, tezgâhtarlık öğrenimi miydi?
Bir milletvekili; o da genç. Okumuş, Ortadoğu Teknik Üniversitesi'ni bitirip ‘‘elektronik mühendisi’’ olmuş. Nereden nasıl seçilip hangi partiye niçin geçtiği önemli değil; orası, konu dışı. Ama, eylül başlarında Özelleştirme İdaresi görevlilerinden birine gelerek, koalisyonun büyük partisine mensup kişi sıfatıyla söylediği sözler konuyla doğrudan ilişkili: ‘‘Başbakan istifa etmeni istiyor!’’
Görev, geçmiş yılların türlü iptallerinden sonra çıkarılmış Telekom yasasıyla kurulan Değer Tespit Komisyonu'ndaki üyelik görevidir. O yasanın 3. maddesine göre, ‘‘satılacak hisse değerini ve lisans ücretlerini tespit etmek üzere’’ bir Değerlendirme Komisyonu kurulur; Komisyon, Ulaştırma Bakanlığı, Hazine Müsteşarlığı, Sermaye Piyasası Kurulu, Türk Telekom ve Özelleştirme İdaresi Başkanlığı'nın temsilcilerinden oluşur.
Yasa, temsilcilerin bir yıl süreyle görev yapmalarını öngörmekte. Yani, yıl boyunca, kendilerini oraya atayanlar da dahil, kimseden çekinmeden, geri alınma endişesine kapılmadan iş görecekler.
Anayasa Mahkemesi, o çok tartışmalı yasayı bu güvenceyle uygun bulmuştu.
Ama, 15 Ağustos'ta göreve atanan üye, üç hafta sonra Başbakan'ın habercisiyle kendisinden ‘‘tarihsiz istifa mektubu’’ alınan kişi durumuna düşürülüp görevden uzaklaştırılmışsa, o komisyonun ‘‘değer tespiti’’ne değer verir misiniz? Aynı çerçevede ‘‘stratejik çekirdek ortaklık’’ diye yapılacak yüzde 20'lik blok satıştan kuşku duymaz mısınız?
Hele, uzaklaştırılan üyenin yerine getirilmiş bir başka genç, geçen hafta Ankara'nın büyük otellerinden birinde yabancılarla yapılan ‘‘özelleştirme sempozyumu’’nda, ‘‘Bu Telekom yasası bile yetersiz; onu da değiştireceğiz’’ demişse, ‘‘Neler dönüyor?’’ diye sormaz mısınız?
Aynı ‘‘gençler’’in basına yansıttıkları bir değerlendirmeye göre, gelecek yıl ‘‘atılım’’ının en önemli satışına büyük engel, Petkim Yönetim Kurulu Başkanı Vehbi Dinçerler'in ‘‘yatırım ve teknoloji yenileme tutkusu’’ymuş. O olmasaymış, değer yitirecek kuruluşu ehven fiyatla çabucak satıvereceklermiş.
Dinçerler de ANAP'lı; üstelik çok genç sayılmaz. Ama, öyle anlaşılıyor ki, geçmişin İhsan Topaloğlu'ları gibi o da, kamu varlığına sahip çıkarak ülkeyi yüceltme coşkusunu yüreğinde duyduğu için, son moda tezgâhtarlığın gençleri bile köhneleştiren iç çürütüşünden uzak kalabilmiş.
Paylaş