Paylaş
BU ne biçim Futbol Federasyonu'dur ki, geçen yılki ihale fiyaskosunun liglerde yol açtığı kargaşadan sonra, aynı işe aşağı yukarı aynı yöntemlerle yeniden kalkışabilmektedir?
Sanki hiçbir şey olmamış gibi.
‘‘Havuz’’ tutkunu kulüpleri arkasına alarak.
Vatandaşın zarara sokuluşunda ve maç havasına girmiş oyuncuların şevkini kırmakta kendi sorumluluğunu, daha doğrusu sorumsuzluğunu itiraf etmeden.
Bu ne biçim ‘‘yayın kuruluşu’’dur ki, geçen yıl ‘‘dekoder’’ denen şifre çözme aracı için 340 bin kişiden aldığı paranın üstüne sessizce yatabilmiştir?
Futbolseverlerden özür bile dilemeden.
Ayrıca, bu ne biçim RTÜK'tür ki, yayın denetleme peşinde koşmaktan bu ‘‘kamu hizmeti’’ne ilgi göstermeye vakit bulamamıştır?
Konunun karanlık bir mekanizmaya dönüşmemesi için çok daha önceden köklü bir düzenlemeye gitmesi gerekirken.
Nihayet, bu ne biçim ‘‘spordan ve gençlikten sorumlu’’ Devlet Bakanlığı'dır ki, şu günlerde konunun dışında kalmayı uygun bulabilmektedir?
Bir ‘‘kamu hizmeti’’nin bu hale girmesine devleti seyirci durumda bırakarak.
Futbol Federasyonu'nuyla yeniden takışmayı göze almaktan çekinircesine.
Evet, bu bir kamu hizmeti sayılmalıdır.
Futbol merak ve ilgi yönünden bütün ülke düzeyine yayılmış bir sportif oyun; aynı merak ve ilginin bulunduğu birçok ülkeden farklı olarak, geniş halk yığınlarının tek eğlence ve seyir konusudur. Ayrıca, spor kuruluşlarına, hele Anadolu'daki küçük futbol kulüplerine yardımın mutlaka kazanç kanallarından geçmesi gerekmez; havuz sistemi, çapraşık ihale yöntemlerine başvurmadan da, değişik bir yaklaşımla yeniden düzenlenebilir.
Büyük şans, geniş yayın alanına sahip bir kamu kuruluşunun bulunuşudur. Kayıt ve yayınlama görevinin tek olarak TRT'ye verilmesiyle ve gerektiğinde stat hasılatını düşürmeyecek yerel şifre uygulamasıyla elde edilecek büyük reklam geliri, kurumun gelişmesini ve Federasyon'la kulüplere pay ayrılmasını şimdikinden çok daha etkili tarzda sağlayabilir. Maç oynanan kentin dışında yayını şifresiz seyredenlerin sayısı daha geniş, reklam geliri de daha fazla olur.
Maç akşamları düzenlenen spor saatlerinin hakemli, yazarlı ve uzmanlı tartışmaları, tek kanalın elindeki çekimleri vermeyişinden ötürü, görüntü namına yalnız krampon takırtılı tünel çıkışları ve oyuncuların yavan demeçleriyle pek tatsız oluyor. Oysa, TRT'nin, çekimleri kıskançlıkla elde tutmayarak belirli dakika sayısına göre fiyatlandırıp özel kanallara hemen o akşam satmasıyla, tatsızlık giderilir ve havuza akan gelir daha da artar.
Yeter ki, Federasyon, RTÜK ve Devlet Bakanlığı bir araya gelsin ve bu kamu hizmeti herkesin yararına yeniden düzenlensin.
Hayır, ille ne olup bittiğine kimsenin akıl erdiremediği ihale yollarına gidilecek ve yarın yine bir ‘‘şeffaflık komedisi’’ daha oynanacak.
Paylaş