Mazlumları oynatmak

Mümtaz SOYSAL
Haberin Devamı

Her hükümeti bekleyen tehlikeler vardır. Bu hükümeti bekleyen en büyük tehlike, karşısındakilere mazlumları oynama fırsatını vermek olabilir.

Bayan Çiller, bu rolü oynamaya başladı bile.

CIA ajanlığı gibi ispatı zor bir iddia ile işe başlamak, herhalde atılacak en akıllıca ilk adım değildi. Amerikan makamlarının resmi yazışmalara ‘‘Evet, şu tarihte işe başlayıp şu tarihte ayrılmıştır'' diye yanıt vermesi beklenemez. Üzerine gidilecek ilişki, olsa olsa, Adana'daki konsolos hanımla ilişkidir.

Zaten, başlatılmış adli soruşturma konusunda fazla konuşmak yanlış olur.

Ama, yine de, Bayan Çiller konusunda önemli olan, hele hanımlığı düşünülürse, gözyaşlarına bulanmış bir ‘‘mazlume'' rolünün kendisine sunulmamasıdır. İnsaf buyurulsun, DTP'nin Meclis'te grup kurmasıyla komisyon dengeleri değiştikten sonra, onunla ilgili olarak açılabilecek başka dosya sıkıntısı mı vardır?

Refah Partisi için başlatılan kapatma davasında da, Anayasa Mahkemesi'nin gereken titizliği göstereceğinden emin olarak, yargının tarafsızlığını zedeleyici ve sanık partinin mazlum rolüne çıkmasını kolaylaştırıcı sözlerden uzak durmak gerekir. O konu artık yargının elinde.

Tehlikeli olan, böyle bir davanın açılması bakımından yersiz komplekslere kapılıp yargıya geçmiş bir konuda zamansız siyasal davranışlara kapılmaktır. Türkiye'nin anayasa sistemi, siyasal partiler için kapatma davası açmaya olanak veren tek sistem değil. Bunu eleştirmeye başlamış olanlara ve özellikle şimdi ‘‘suret-i hak''tan görünüp demokrasi adına kıyameti koparmaya hazırlanan Avrupalılara anlatmak gerekir ki, 1961'den beri Türk anayasa sisteminde yer alan bu hükümlerin kaynağı, demokratik olduğu söylenen ve şimdi birleşik Almanya'nın anayasası olan 1949 tarihli Federal Almanya Temel Yasası'dır.

Bundan öteye ölçüsüz sözlerle Refah Partisi'ne yüklenmek, mazlum rolüne heveslenenlere arayıp da bulamayacakları fırsatları sunmak demektir.

Ama, böyle bir endişeye kapılıp da düşülmemesi gereken bir durum var: Karşıdakilere mazlum rolü oynama fırsatı sunma korkusuyla, en ödün verilmemesi gereken bir konuda, yani imam-hatip okullarının orta kısımlarını kapatma ve laiklik açısından katıksız bir zorunlu temel eğitim sistemi kurma konusunda geri adım atmak.

Unutmamak gerekir ki, atılacak her geri adım, bu hükümetin en önemli kuruluş gerekçesini de ortadan kaldıracaktır.

O zaman, ‘‘mazlumlar'' açısından, ‘‘Bunu da yapmayacak idiyseniz, bizi niçin düşürttünüz?'' fırsatı doğmayacak mıdır?

Mazlum rolü için fırsat kollayan bir başka kategori daha var.

Bu kez, dışta: Güney Kıbrıs Rum Yönetimi ile Avrupa'daki ahbapları.

O ‘‘devlet''in tam üyeliği konusundaki hukuksuzluğu ve Türkiye'ye karşı işlenen haksızlığı onarmanın yeri ve çerçevesi yine Avrupa'dır. Şimdiye kadar birçok konuda yapıldığı gibi, bu konuda da kolayına kaçıp Amerika'yı devreye sokmak ve Holbrooke'ları falan Türkiye lehine Avrupa seferine çıkartmak, mutlaka geri tepecek bir diplomasi yöntemidir.

Böyle bir yöntem, Ankara'yı Washington'a karşı ‘‘medyun-u şükran'' duruma düşürmesi bir yana, yıllardır adanın güneyinde mazlum rolünün şahikasına erişmiş olanlara yeni harikalar yaratma fırsatı vermiş olmaz mı?

Yazarın Tüm Yazıları