Paylaş
Bu yıl, Cumhuriyetin olduğu gibi Lozan'ın da 75. yılı. Ayın 24'ündeki kutlamaya daha birkaç gün var; ama bununla ilgili uluslararası bir rezaleti kamuoyu şimdiden bilmeli ki, ulusal kutlamanın önemi daha iyi anlaşılsın.
Olay şudur: Türkiye, bu antlaşmanın yıldönümünü Konferans'ın yapıldığı Lausanne kentinde ve imzalandığı Rumine Sarayı'nın üniversite ‘‘aula’’sında parlak bir törenle kutlamak istemişti. Hem Cihan Harbi'ni sona erdiren antlaşmalar arasında geçerli kalabilmiş tek barış belgesi, hem de yeni Türkiye Devleti'nin uluslararası hukuk temeli olduğu için.
Ayrıca, Konferans'a ev sahipliği etmiş olan İsviçre'ye üç çeyrek yüzyıl sonra yeniden teşekkür etmek ve Türkiye'de önemli yatırımları olan o ülkeyle ilişkilerin gelişmesine anlamlı bir katkıda bulunabilmek amacıyla.
Gerçekten, Konferans'ın 20 Kasım 1922 günü Casino de Montbenon'da yapılan açılış toplantısında İsviçre Konfederasyonu'nun Başkanı M. Haab, anlaşmazlıkları barışçı yoldan çözme çabalarına yardımcı olmayı ‘‘üstün bir ulusal görev’’ saydıklarını söylemiş, savaş meydanlarından yeni gelmiş bir İsmet Paşa da ‘‘Tarihi şanlı, soylu bir ulusun, kendi bağımsızlığına ne kadar büyük bir değer verdiğini inkar edilmez biçimde gösteren bu ülkenin Konferans'a toplanma yeri olarak seçilmiş olmasından büyük mutluluk duymaktayım’’ diyerek her İsviçreli'nin göğsünü kabartacak sözler etmişti.
Zaten, bir hafta önce toplanması beklenen Konferans ertelendiğinde, ‘‘Nasıl olsa ertelendi; gelin toplantıları, Paris'te yapalım!’’ diyen Fransızlar'ın önerisini geri çevirip Lozan'da ısrar eden de Türk tarafıydı.
Gelgelelim, Lozan kentinin bulunduğu Vaud kantonu kutlama törenine izin vermedi.
Gerekçe?
Gerekçe, Lozan antlaşması içte ve dışta Kürdistan hayallerini yıktığı için Kürt kuruluşlarınca törene karşı yapılacak gösterilerin yaratabileceği güvenlik sorunlarıymış.
Ama kanton yönetimi o kuruluşların aynı gün için düzenledikleri ve dünyanın dört bir yanından yabancı sempatizanlarını çağırdıkları ‘‘Lozan'dan Sevr'e’’ temalı bir salon toplantısına resmen izin vermiştir.
Gerekçe?
Gerekçe, toplantıyı belirli kurallar çerçevesinde yaptırtmanın ancak böyle bir resmi izinle sağlanabileceği, izin verilmese de yapılacak olan gösterileri denetim altında tutmanın başka türlü mümkün olamayabileceğidir!
Anayasa yapısı federal nitelik taşımakla birlikte adı ‘‘konfederasyon’’ olan İsviçre'de ‘‘kanton’’ denen devletçiklerin önemli yetkilere sahip oldukları doğrudur. Ama, kantonlarla merkez arasındaki çekişmeler ne olursa olsun, anayasaya göre ‘‘iç ve dış güvenlik’’ bakımından son yetki mercii olan konfederal makamların böylesine bir acz içine düşmelerini anlamak da zordur.
Aslında, işin püf noktası şu: Birçok Batı ülkesi gibi, İsviçre de kendi elleriyle koruyarak büyüttüğü bir Kürt hareketine esir düşmüş olmanın çaresizliğiyle kıvranıp duruyor.
Kendi dış ilişkilerinin ve ekonomik çıkarlarının zedelendiğini göre göre.
İbret verici olan da budur.
Paylaş