Paylaş
İSTANBUL'da üç gün önce başlayıp dün akşam sona eren uluslararası bir özel toplantı boyunca ‘‘Türkiye'de Doğalgaz ve Enerji’’ konuşulmuştu. Dünyanın büyük ‘‘buluşturma’’ şirketlerinden IBC'nin düzenlediği bir toplantıydı bu. Böyle şirketler, geniş yatırım alanları olan ülkelerde oraların resmi makamları ve özel kuruluşları ile yabancı yatırımcıları bir araya getirir, sorunlarla çözümleri tartıştırıp yeni temas ve bağlantı fırsatları yaratırlar.
Türkiye, neresinden bakılırsa bakılsın, enerji gereksinimi olan, sorunlarıyla birlikte yerli ya da yabancı, kamusal ya da özel kuruluşlar için geniş yatırım alanları sunan bir ülke.
Ama, herhalde, başka birçok alanda olduğu gibi bu alanda da ülkenin başlıca sorunu, plansızlık, dağınıklık ve savurganlıktır.
Kısacası, Başbakan Ecevit'in, bir yandan ‘‘elektrik sıkıntısı’’ sözleri edilirken, bir yandan tarihi çoktan geçmiş bir ‘‘çocuk günü’’ bahanesiyle zevksiz gece donanmalarının sürdürülüşünü kastederek, ‘‘Las Vegas gibi’’ dediği Ankara'da akıl almaz bir ‘‘enerji kumarı’’ oynanıyor.
Hem de, çoğu zaman, borç parayla.
Bunun en belirgin göstergesi, yerli enerji kaynakları alanında arama ve araştırmaların yavaşlaması, telaş içinde bulunmuş pahalı kredilerle yabancı kaynaklara yönelinmesidir. Örneğin, petrol varlığı ispatlanan Güneydoğu'da bile TPAO'nun aramaları neredeyse durdurulmuş ve bu kuruluş, dengeleri ve siyasi boyutları düşünülmeyen hesapsız dış yatırımların peşine düşmüştür. MTA, unutulmuş gibidir. En güvenilir ve uzun ömürlü enerji kaynağı olan kömür artık ‘‘tu kaka’’dır. Enerji ve Doğal Kaynaklar Bakanlığı, jeotermal, güneş ve rüzgár enerjileri alanlarındaki araştırmaları ikinci plana iterek, nükleer enerji hayallerine ve yabancı doğalgazlı çözümlere sürüklenmiştir.
Tutarlı ve planlı enerji politikası yokluğunda, ucuzlatma, düzeltme ve yeniden düzenleme yerine, pahalı yolların kolaylığına sapılmıştır.
Ortalama 3.3 cent'lik elektrik maliyetini düşürmeye çalışmak yerine, yap-işlet ve yap-işlet-devret modelli santrallara 8-10 cent'lik alım garantisi vermek; entegre kuruluşlar eliyle üretimi, iletimi ve dağıtımı düzeltmek yerine, TEK'i böle böle darmadağın edip BOTAŞ'ı parçalamayı düşünmek gibi.
En önemlisi şu: Kargaşa ve dağınıklık ortamında herkes konuyu bir ucundan tuttuğu ve araya kişisel çıkarlar da girdiği için, hesaplamalar ve tahminler iyice güvenilmez olmuştur. Bakanlıkların ve bakanların ettikleri kriz laflarıyla DPT ve mühendis odalarının hesapları birbirini tutmamakta.
Amaç yabancı yatırımcı çekmekse, o bakımdan da şunu unutmamak gerek: Engel denen hukuk kurallarını kaldırmak, uluslararası haremlik falan getirmek yetmiyor; işin hesabını kitabını ve geleceğini bilmek isteyen yabancı, ne istediğini bilmeyen ve hesapsızlık içinde saçmasapan işler yapan insanlardan hoşlanmaz. Hoşlanmış gözükmekteyse, bilin ki, büyük kazık atmıştır.
Paylaş