Paylaş
Türkler, milletvekillerini ve yerel yönetimleri seçerken, İtalyanlar da seçim sistemlerini seçecekler. Referandum, yani halkoylamasıyla.
Bugün, hemen hemen aynı saatlerde. Onlarınki, bizimki gibi doğudan batıya değil, kuzeyden güneye uzanan bir ülke olduğu için, bölgeler arasında saat farkı yok. Her yerde saat 07.00'de başlayıp 22.00'de bitecek.
Soru, seçim sistemine ilişkin bir yasa taslağı. Okumaya kalksanız, en az 20-25 dakika sürüyor. Ama yanıt, kısa ve basit: ‘‘Evet’’ ya da ‘‘hayır’’ denecek.
‘‘Evet’’ denirse, hálá nisbi temsil kalıntıları içeren şimdiki sistemden uzaklaşılıp İngiltere ya da Amerika'da olduğu gibi çoğunluk sistemine ve iki kutuplu siyasal yapıya yönelen bir gidiş başlamış olacak.
Şimdiki sistem şöyle: 630 üyeli Milletvekilleri Meclisi'nin 475 üyesi, yani yaklaşık dörtte üçü, tek temsilcili dar çevrelerde tek turlu çoğunluk sistemiyle seçiliyor. Yani, her parti birer aday gösteriyor, en çok oy alan kazanıyor. Üyelerin 155'i ise, bizde 1995'te denenmek istenen ‘‘Türkiye milletvekili’’ uygulamasına benzer biçimde, toplu aday listeleri üzerinden partiler arasında toplam oy oranlarına göre dağıtılıyor. Mutlak nisbi temsil kadar olmasa bile, çok partililiği sürdüren, D'Alema hükümeti gibi sekiz-dokuz partili koalisyonlar doğuran bir sistem. İtalya'da 40 kadar siyasal parti var.
Halkoylamasının sonucu ‘‘evet’’ olursa, şimdiki sistemde 155'lik kotaya ilişkin kısım değişecek: O kotadaki sandalyeler, partilerin aldıkları toplam oy oranında dağıtılmak yerine, öbür kısımdaki 475 milletvekili için yapılan seçimlerde en yüksek oranıyla ikincilikte kalan adaylar arasında, kazanılmış oy sırasına göre paylaştırılacak. Buna isterseniz ‘‘en iyi kaybedenler’’ kotası da diyebilirsiniz. Diyelim, tek temsilcili ve tek turlu çoğunluk sisteminde ikinci gelip de seçim kaybedenler arasında, kendinden önce gelen yüzde 35 oy alarak seçildiği için yüzde 34 oy aldığı halde seçilememiş olan bir aday varsa, ondan başlayarak kaybediş oylarının büyüklük sırasına göre, o 155 sandalye de bu ‘‘ikinciler’’ arasında paylaştırılacak.
Böylece, bazı seçim çevreleri bir yerine iki kişiyle temsil edilmiş olacak.
Görüldüğü gibi, seçim sistemlerinde çeşitlemenin haddi hesabı yok. Hepsi de belli bir mantığa dayanıyor. Yeter ki, yürürlükteki kurallar Allah'ın emri gibi değişmez sayılmayıp üzerlerinde kafa yorulmaya başlansın. Hem parlamentodan şikáyetçi olup hem de kör değneğini bellercesine aynı sistemle seçim tekrarlamak pek anlamlı olmuyor.
İtalya'da halkoylamasıyla kabul edilen bir taslak, sonradan ana çizgileriyle parlamentoca yeniden ele alınıp geliştirilerek kesin bir yargıya dönüştürülebiliyor. Örneğin, bu değişiklikle artık genelleşecek olan dar çevreli çoğunluk sisteminin tek turludan iki turluya çevrilmesi de mümkün.
Ama, bir halkoylamasına seçmenlerin yüzde 50'sinden bir fazlası katılmazsa, sonuç ‘‘hayır’’ sayılıyor ve değişiklik suya düşüyor. Böyle olduğu içindir ki, sistem değişikliği istemeyenler hiç katılmayabilir. Zaten, en iyimser kamuoyu yoklamaları bile katılımın en fazla yüzde 54 civarında olacağını göstermekte.
‘‘Düşük katılım’’ korkusu bugün İtalya'da da yaşanıyor.
Paylaş