Mümtaz Soysal: İntihal

Mümtaz SOYSAL
Haberin Devamı

Büyük yerin hukukçusu törende konuşuyor. Bazı cümleler müthiş. Arada öyleleri var ki, özdeyiş gibi. Herkes, üslubun vecizliğine hayran.

‘‘İdeolojiler, fanatik özleri nedeniyle demokrasiyle bağdaşmazlar.’’

‘‘Demokrasinin özü özgürlükte yoğunlaşır, iktidarın yürütülmesinde değil.’’

‘‘Çığırından çıkmış bir laiklik, kendi içinde kültürel bir kendini yıkma tohumunu da taşır.’’

Hepsi, birer hikmet yumağı.

Çoğunluk, hatibin edebi ustalığına kapılmış, neredeyse her sözü alkışlayacak. Cümleleri not etmeye çalışanlar bile var.

Oysa, ne hacet: Dağıtılan konuşma metnine baksanız, bütün o sözlerin ünlü düşünürlerden tırnak içinde aktarıldığı, adların dipnotlarında yazıldığı görülecek: Jean-Paul Sartre, Georges Burdeau, Zbigniew Brezinski falan.

Öyleyse, konuşurken niçin ‘‘Falancanın dediği gibi, filancanın yazdığı gibi...’’ demedi? En azından iki elinin ikişer parmağını havaya kaldırıp tırnak işareti de yapamaz mıydı? Elbet ‘‘intihal’’ değil; ama biraz tuhaf.

Büyük partinin başkanı da oradaki dinleyiciler arasında.

Ama, aynı başkan, birkaç ay sonra grup toplantısında, söylemek istediklerine uyan birkaç cümleyi bir gazete köşesinden almış, kendisininmiş gibi tanklı, balanslı müthiş bir nutuk söylüyor. Alkış alkış...

‘‘Falanca sütunda dün yazıldığı gibi’’ diyemez miydi?

Hiç olmazsa, ertesi günkü manevraya gerek kalmazdı. Üstelik, bu yüzden, yenen paparayı yazar da yemiş olmadı mı?

Ferit Devellioğlu'nun Sözlüğü, ‘‘intihal’’i Arapçanın yalınlığından edebiyata doğru incelen bir sırayla açıklıyor: Birinci anlam, ‘‘çalma’’, yahut ‘‘başkasının malını benimdir diye iddia etme’’. İkincisi, ‘‘birinin yazısını veya şiirini kendinin gibi gösterme’’. İntihal türleri ise saymakla bitmez. Akademik álemdekiler ünlüdür: çocuk bakımı bilgisinden hukuka kadar.

Doğru olan, alıntıyı tırnak içinde göstermek, sahibini de açık açık belirtmektir. Bu bile yetmeyebilir; bazı yayınevleri, aktarma birkaç cümlecik de olsa, kendilerinden ya da imza sahibinden izin alınmasını şart koşarlar.

Şöyle bir sorun var: Telekom satışı için Meclis'i gece yarılarına kadar çalıştırıp çıkarılan son yasa tasarısına imza koyan bazı bakanların vaktiyle telefon özelleştirmesine karşı Anayasa Mahkemesi'nde açılan iptal davası dilekçelerini imzaladıkları kürsüden söylenmiş. Şimdi o birkaç yıl önceki dava dilekçelerinden cümle aktarıp tırnak içine koymadan yazı yazsanız, imza sahipleri ve bu arada Özelleştirmeden Sorumlu Devlet Bakanı Yüksel Yalova başta olmak üzere, öbür bakanlar, Mustafa Yılmaz, Nami Çağan, İsmail Cem, İstemihan Talay, Hüsamettin Özkan ve Başbakan Bülent Ecevit, altında imzaları bulunan metinleri anımsayarak intihal suçlamasında bulunurlar mı acaba?

Yazarın Tüm Yazıları