Paylaş
İSTANBUL Hava Yolları'ndaki sıkıntı kaç gündür gazetelerde. Bir zamanlar çok başarılı görünen ve hatta tarifeli dış sefer aşamasına geçen bir yerli şirketin, vergi ve havalimanı borçlarını ödeyemez duruma düşmesi, 24 uçağa kadar çıkmış filosunu iki uçağa indirmesi, 1.100 kişiyi işten çıkarmak zorunda kalarak iç ve dış uçuşlarını durdurması gerçekten üzücüdür.
Ama, olay aynı zamanda, büyük çapta hava taşımacılığının ne kadar zor ve rizikolu olduğunu, konunun mutlaka ulusal bir sorun olarak bütünüyle ele alınması gerektiğini göstermiyor mu?
* * *
Böyle bir örnekten sonra, Türk Hava Yolları'nın kısa görüşlü hesaplarla yabancı ellere kaymasını önlemek ve onu kamu şirketi olarak ayakta tutmak kaçınılmaz bir zorunluluk olmuştur.
Evet, bir kamu kuruluşu. Siyasal kayırmalardan uzak ve özerk bir anlayışla işletilen, ama gerektiğinde ulusal savunmanın ve dış politikanın amaçları doğrultusunda da kullanılabilen, ücret politikasında kimseden geri kalmayıp personeliyle bütünleşen verimli bir kamu şirketi.
Dünyaya bakıldığında görülecektir ki, ‘‘çartır’’ denen kiralık uçuşlar dışında, düzenli hava seferleri için ulusal bir kamu kuruluşuna sahip olmayan ülke hemen hemen yok gibidir. Büyük ya da küçük, zengin ya da yoksul.
Sorun, sanıldığı gibi bir bayrak gösterme ve prestij konusu olmaktan öteye, ulusal ekonomi ve turizm politikalarıyla yakından ilgili, hatta büyük gelir kaynağı olarak ele alınması gereken ciddi bir sorundur.
Bu gerçek ortadayken, THY gibi son yıllarda büyük gelişme göstermiş bir kamu kuruluşunu, acele para bulma uğruna yabancı şirketlere kaptıracak kapıları açmaya ne gerek var? Olsa olsa, şirket hisselerinin bir bölümü daha borsada satışa çıkarılabilir, o kadar.
Hele Swissair gibi bir yabancı şirketle bazı konularda girişilmiş işbirliği flörtlerinin bile ne gibi olumsuz sonuçlar verdiği açıkça belliyken.
Ayrıca, yer hizmetleri ve ikram örgütlenmesi bakımından şimdiye kadar yapılmış özelleştirme hatalarından dönme yolları da araştırılamaz mı? Bunlar yine THY'ye bağlı, ama aynı özerklik anlayışıyla yönetilen yan şirketler olarak yeniden düzenlenerek toplam verimi ve kárı artırmak niçin denenmesin?
* * *
Kısacası, başka alanlarda olduğu gibi, dünya çapında bir hava taşımacılığı kuruluşunu kendi başına verimli biçimde işletebilme konusunda da Türkiye'nin artık komplekslerden kurtulup özgüven sahibi olma zamanı gelmiş olmalıdır.
Birinci sınıf pilot, yetenekli teknik eleman, ehil kabin personeli ve iyi yetişmiş işletmeci açısından birçok ülkeden iyi durumda bulunan bir devletin, elindeki kuruluşu daha da iyileştirmek yerine başkalarına kaptırması kadar akıl dışı bir tutum olamaz. O yöndeki hevesler akıl dışı olduğu içindir ki, bu konuda zaman zaman çıkan haberlerin ardından karanlık bağlantılara, komisyon ve rüşvetlere ilişkin söylentiler de hemen ve kolaylıkla ortalığa yayılıyor.
Akılcı gerekçesi olmayan tutumların dedikodu doğurmasına şaşılır mı?
Paylaş