Halkın fabrikaları

Mümtaz SOYSAL
Haberin Devamı

Türkiye'yi yönetenler bir gerçeğe gözlerini yumarlarsa büyük hata işlemiş olurlar.

Bu gerçek, ulusal sınaileşmeyle KİT denen kamu işletmeleri ve KİT'lerle yerel halk arasındaki bütünleşmedir. Özellikle bu sonuncu nokta, belki de ülke varlığına sahip çıkma yoluyla ulusal bütünleşmenin ve bir ulus yaratmanın önemli unsurlarından biridir.

Pek farkına varılmayan, şimdiye kadar üzerinde derinliğine düşünülmeyen.

Ortaca, adına uygun olarak Köyceğiz'le Dalaman'ın tam orta yerinde kurulmuş orta boy bir ilçe. Yeni ve çağdaş.

Ortaca halkı, yakınındaki SEKA Kâğıt Fabrikası'na sahip çıkmış durumda. Kapatılmasına da, satılmasına da karşı.

Fabrikanın yanıbaşındaki Dalaman halkı gibi.

İki kasaba da biliyor ki, fabrika kapanırsa, işsizlik artacak, çarşılar sönecek. Satılırsa, güzelim arazisinin bir bölümü imara açılacak, yeşillik kaybolacak, yerine beton apartmanlar yükselecek. Pazar günkü ‘‘büyük yürüyüş’’ün bir nedeni de buydu.

Aslında, her iki ilçenin insanları da, geçinmek için fabrikaya muhtaç durumda değil. Doğa zengin ve Sarıgerme'de, Dalyan'da turist bol.

Ama, KİT demek, başka bir şeyler demek. Özel kesimin büyük sanayi tesislerinde bile olmayan bir şeyler.

Örneğin, çağdaş yaşam; yalnız, şımarık, küçük bir kesimle değil, kamu çalışanlarıyla, memur tipli insanlarla birlikte gelen bir çağdaş yaşam.

Sonra, sahiplenme duygusu; ‘‘Filancanın değil, bizim!’’ diyebilmek.

Dünya Bankası'nın, Ulusalararası Para Fonu'nun uzmanları bunları bilmez, anlamaz. Hele tek fabrikayla canlanan, onunla bütünleşen, başka bir şeyi olmayan küçük kasaba insanlarının duyduklarını onlara anlatmak zordur.

Yalnız küçük kasabalar mı?

Kapatılmak istenen, ama işçi ailelerinin ve halkın tepkisi üzerine kapatılamayan SEKA fabrikasının bulunduğu İzmit'te de öyle. O İzmit ki, Gebze'yle birlikte Türkiye'nin en yoğun sanayi bölgelerinden birini oluşturur. Orada bile, Selüloz-İş Sendikası'nın yaptığı hesaplara göre, böyle bir fabrikanın il ekonomisindeki payı yılda 6 trilyon lirayı bulmakta, işçilerin kent taşımacılığına katkısı 600 milyar lira civarında olmaktaymış.

Ama, hepsinden daha önemli olanı, o fabrikanın yöredeki sınaileşmeye öncülük etmiş ve sanayi işçisi denen yeni insan tipini yetiştirerek özel girişimciliğin önünü açmış olmasıdır.

Yanlış hesaplar Bağdat'tan döndüğüne göre, artık akılları başlara devşirmek ve KİT'ler konusuna yeniden ciddi olarak eğilmek zamanıdır. ‘‘Satarak bütçe açığı kapatır, borç öder ve peşkeşlerle yeni yatırımcı yetiştiririz’’ düşüncesi yerine, kamunun elinde olanı düzeltmek, daha verimli duruma sokup ekonominin ulusal güvencesi olarak doğru dürüst çalıştırmak ve çevrede dolaşan ekonomik bunalım tehditlerini onlarla göğüslemek.

Eksik olan, ne yetişmiş insan gücüdür, ne işletmecilik bilgisi, ne halk desteği, ne de kaynak.

İnançtan başka eksik yok.



Yazarın Tüm Yazıları