Genel ve yerel mafyalar

Mümtaz SOYSAL
Haberin Devamı

Mafya sözünün ağızlardan düşmediği şu günlerde, her zamanki olay, yani kavram karışıklığı yine yaşanmakta. Gazeteler, televizyonlar mafyanın devlete, yahut devletin mafyaya bulaşmasından söz ediyor.

Sanki mafya kavramının tanımında bu yokmuş gibi.

Mafya demek, zaten kamu otoritesine bulaşan, onunla içli dışlı olan, bu nedenle de belli bir dokunulmazlık kazanan çete demek değil mi?

Eskiden deniz haydutluğu ile korsanlık arasında yapılan ayırıma benzer bir fark var çete ve mafya kavramları arasında: Korsanlık, belirli bir devletin koruması altında yapılan deniz haydutluğu demekti ve yabancı bandıralı gemileri soyup soğana çeviren korsan, kendisini kollayan devletin gemilerini soymazdı. Hatta, korsanların, günü geldiğinde resmi filolara katılarak onlarla birlikte savaştıkları bile olurdu.

Belki, bugünle dün arasındaki fark, arada sırada devlet hizmetine girip dış ‘‘operasyon’’lara katılan mafyaların bir yandan da devleti soymaktan yahut devleti soyanları korumaktan çekinmeyişleridir.

Kamu gücüyle mafya gücü arasındaki kaynaşmanın yalnızca merkezi devlet düzeyinde olduğunu da sanmamak gerek. Yakın geçmişin Amerika'sında olduğu gibi, İtalya ve Türkiye benzeri ülkelerde belki daha yaygın olan, yerel mafya olgusudur: Özellikle belediyelerle yerel kabadayılar, ali kıran baş kesenler ya da bunların kibarlaşmış ağaları arasındaki kaynaşma, halk yığınlarını çok daha yakından ilgilendiren bir olgu.

Bu açıdan bakınca, yerel seçimleri ve yerel yönetim reformu diye ağızlarda dolaşan ‘‘demokratik dil alışkanlığı’’nı küçümsememek gerekir.

Son erken seçim kararı bir kez daha göstermiştir ki, seçim sözü edilir edilmez adaylık, liste sırası ve parti içi çekişme ön plana çıkmakta, hangi görevlerde neleri gerçekleştirmek üzere seçim yapıldığı yahut o görevlerde ne gibi düzeltmelere ve yeniliklere gereksinim duyulduğu unutulmaktadır.

Örneğin, ‘‘yerel yönetim reformu’’ sözü dillerde dolaşmaya devam eder; ama bununla ne kastedildiği, yerel yönetimleri güçlendirip yeni yetkilerle donatmanın gerçekten daha fazla demokrasi anlamına gelip gelmediği tartışılmaz olur. Şu veya bu biçimde seçilmek ve genel ya da yerel paylaşım mekanizmaları içinde bir an önce yer almak her şeyden daha ağır basmaya başlar.

Çünkü, ülke yönetimini nimet paylaşımına dönüştüren ve genel seçimleri bunun aracı durumuna getiren yozlaşma yerel düzeyde de olmuştur. Yerel yönetimlere ve özellikle belediyelere verilen yeni yetkiler, çoğu zaman ‘‘demokrasinin beşiği’’nde olumlu bir siyasal yetişmeye değil, başta arazi rantı olmak üzere yerel kaynak kapışılmasını teşvik etmeye yaramaktadır.

Olay, en belirgin biçimiyle ‘‘turistik’’ yörelerde ortaya çıkıyor. Oralarda yeni türemiş yerel güç sahipleriyle belediyeler arasındaki ilişkiler çabucak mafya boyutlarına varabilmekte. Bu olguyu ürkütücü kılan etken, çok büyük değerlerin söz konusu olduğu turistik arazi paylaşımlarında taşra mafyalarıyla ulusal mafyaların, yerel yönetimlerle genel yönetimin birbirine karışmasıdır.

Böyle olunca, geneliyle ve yereliyle neredeyse ‘‘mafya cumhuriyeti’’ne dönüşen bir ülkede, tepedeki liderlerin genel ve yerel seçimleri de birleştirivermiş olmaları hiç şaşırtıcı değildir.













Yazarın Tüm Yazıları