Eski ve yeni canlar

Mümtaz SOYSAL
Haberin Devamı

Züğürdün çenesini, yalnız zenginin malı değil, başkalarının mutlulukları da yorar.

Daha doğrusu, mutlu olup olmadıkları.

Bugünlerde dünyadaki bütün çeneler Diana'nın mutluluğunu ya da mutsuzluğunu konuşuyor.

Ölmeden önce mutluluğu tadarak mı gitti, yoksa hep mutsuz muydu?

Hürriyet yazarı Serdar Turgut'a göre Diana, kadın avcısı bir Arap playboy'uyla gerçek mutluluğu tatmış olamazdı. Son sevgilisinin gerçek bir sevgili olmadığını bal gibi bilerek gitti.

Daily Mail Gazetesinin muhabiri Richard Kay ise, ‘‘mahzun prenses’’ le ölüm gününden önceki akşam saatlerinde yaptığı son telefon konuşmasını anlatırken, ‘‘Hayatımda ilk kez onun bu kadar mutlu olduğuna tanık oldum’’ diyormuş.

Ama yine aynı yazardan öğreniyoruz ki, Lady Diana hayatında ‘‘köklü değişiklikler’’ yapmaya hazırlanmaktaymış. Liderlik ettiği kampanyaları ve hayır işlerini önümüzdeki Kasım ayına kadar belli bir noktaya getirip toplumsal yaşamının resmiliğine son verecekmiş.

Oysa Serdar Turgut gerçek mutluluğun bütün eski giysilerin ve takıların bir New York açık arttırmasında satıldığı gün yaşandığını yazıyor. Geçmişle hesabını kapatırken prensesin içi huzur doluymuş.

Ne tuhaf: Lady Diana'nın can verdiği gün, Türkiye'nin eski başbakanı Tansu Çiller de Hürriyet yazarı Yavuz Gökmen'i telefonla arayıp ‘‘İçimde yeni bir can var’’ demekteydi. Önce ‘‘Acaba bir hamilelik müjdesi mi?’’ demiş olabilirsiniz ama, yazının sonunu beklemeden de, Çiller Türkçesine aşinalığınız yoluyla çıkarmış olmalısınız ki, müjdesi verilen olay Bayan Çiller'in yepyeni bir mücadeleye, yepyeni bir canlılıkla atılmakta oluşudur.

Bir başka deyişle, yeni bir ‘‘beyaz sayfa’’ daha açılıyor demektir.

İster saray yaşamını bırakmış bir mahzun prenses, ister iktidar mahzunu bir politikacı ya da sıradan bir kişi olun, yaşamda ‘‘yeni bir sayfa açmak’’ her insan için avuntuların en aldatıcısıdır.

Açtığınız sayfanın yeni olduğunu söyleyen sizsinizdir; başkaları onu okumakta oldukları kitabın bir sayfası saymakta devam ederler.

Okuduklarıyla ve okuyacaklarıyla.

Lady Diana'nın saray debdebesini bırakıp playboy lüksüne sıçrayışı gerçekten yeni bir sayfa açmak mıydı? Yoksa, aynı tutkuların devamı mı? Temmuz sıcağında eski giysilerin ve takıların satılışı prenseslikten külkediliğine dönüş müydü? Yoksa yeni giysilere ve takılara hazırlık mı?

Bayan Çiller Teke Dağlarının yörük köylerine tırmanıp ‘‘Bacınızın başına çorap örüyorlar’’ derken yeni bir canın diliyle mi konuşmaktaydı? Yoksa, eski demagojilere bir yenisini mi eklemekteydi?

Değişebilmek, elbette bir erdemdir.

Değişmeler arasında da bir anlamlılık ve tutarlılık olmak koşuluyla.

Başka türlüsü, çıkarcı ya da hesaplı dönüşlere ‘‘değişim’’ gibi şık bir ad bulmaktan farksızdır.

Ama, daha da kötüsü, değişmeden, özde aynı kalırken, ‘‘Değiştim’’ diyerek beyaz sayfa masallarıyla insanları aldatmaya kalkışmaktır.

Bereket, bütün yeni canları eskiten tarih, isteğe göre çıkarılıp takılabilen delikli dosya kağıtlarıyla değil, sağlam ciltlenen kitaplarla yazılır.

Yazarın Tüm Yazıları