Paylaş
Kargaşayla açılıp kargaşayla kapanan CHP Kurultayı'nın niçin öyle açılıp kapandığını biraz daha derinliğine düşünmek gerekiyor.
Belki, partinin kurtuluşu da buradadır.
Adaylar, kendilerine göre partiyi kurtaracak görüşlerinin neler olduğunu anlatmaya çalıştılar. Ama, söylenenlerde, programın bir yanını şöyle ya da böyle tekrardan öteye fazla bir şey yoktu. Kimi, programa uyulmadığından söz etti, kimi de programdaki şu ya da bu noktaya daha fazla veya daha az ağırlık verildiğini söyledi. Şimdi iktidara hazırlananların niyetleri karşısında somut olarak nasıl davranmak gerektiği pek gündeme getirilmedi. Getirildiyse de, laiklik, eğitim ve Ülkücü şiddet dışına çok çıkılmadı.
Ağırlık, daha çok partinin örgütlenişi, üyelik yapısı, organların işleyişi, liderliğin ve yönetimin tutumu üzerindeydi.
Adaylardan hiçbiri çıkıp da ‘‘Başkanlık istiyorum; ama, yalnız parti sorunları konusunda değil, ülke sorunları konusunda da düşüncelerim şunlar ve bunların geliştirilmesinde, ortaya konmasında ve öbür partilerle siyasal mücadele alanına sürülmesinde bana destek olacak takımım da şudur’’ demedi.
Başka bir deyişle, Genel Başkan'ın Parti Meclisi ve hatta onun içinden çıkacak Merkez Yürütme Kurulu için önerdiği tutarlı adlarla birlikte Kurultay önüne gelmesi ve seçimin öyle yapılması gerekirdi. Olağan kurultaylarda uygulanan seçim sırasının böyle bir kritik kurultay için değiştirilmesi elbet doğru olabilirdi; ama, yasa ve tüzük sınırlamaları bu çeşit bir değişik yönteme elvermese bile, hiç olmazsa her adayın ortaya öyle çıkması, seçilmiş olmayı ancak kendi ekibiyle birlikte kabul edeceğini belirtmesi gerekirdi.
Böylesi, aşağı yukarı SHP-CHP çizgisiyle ortasından çatladığı hálá belli olan bir partiyi, en azından şu yeniden kuruluş ve diriliş süreci boyunca, belirli bir düşünce ve ona uygun bir ekip çevresinde bütünleştirmeye yarardı.
‘‘Emanetçi’’ tartışmalarına son vermeye de.
Düşünce perişanlığı ve takım dağınıklığıyla nereye gelindiği meydandadır.
Söyleminde ‘‘sosyal demokrat’’lıktan geçilmeyen bir ‘‘sol’’ parti bunları yaşarken, adında ‘‘sol’’ sözcüğü bulunan bir başka parti de, ‘‘Özelleştirmeden vazgeçemeyiz’’ diyerek sağ ortaklarıyla birlikte önemli Anayasa ve yasa değişikliklerine hazırlanıyor.
Gündemde, milletvekili dokunulmazlığının yeniden düzenlenmesi ve denetim kurumlarının güçlendirilmesi gibi akla yakın konulardan öteye, uluslararası tahkimin kabul edilmesi ve enerji yatırımlarında ulusal yargının dışlanması gibi, yalnız solun değil, ulusalcı sağ çevrelerin de karşı çıkmaları gereken noktalar var.
CHP, gerekli bütünleşmeyi ve dirilişi, emeğiyle geçinen halk yığınlarıyla birlikte ulusal davalara sahip çıkarak sağlayabilir. Parlamento dışında kalmış olması, bu çeşit mücadelelerin de dışında kalması demek değildir.
Bitip bitmediğini belli edecek olan da budur.
Paylaş