Paylaş
SON ayların Türkiye'sinde dillere sakız edilmiş bir kavramı derinliğine deşmenin tam zamanıdır.
Çünkü, ne anlama geldiği, daha doğrusu ne anlama kullanıldığı tam bilinmeyen bir ‘‘dürüstlük’’ sözüdür gidiyor. ‘‘Şu dürüst, bu değil’’; ama hangi anlamda? Kavramın deşilmesi, ustaca oluşturulmuş sahte dürüstlük maskelerinin gerisini görmeye yarayabilir.
Dürüst politikacı, yalnızca ‘‘yolsuzluk şaibesi olmayan’’ demek mi? Öylelerinin bile, doğrudan yiyicilik etmeden, çevrelerindekilerin yiyiciğine göz yumup yolsuzluğa bir anlamda ortak oldukları çok görülmedi mi?
Kavramlar iyi tanımlanmaz ve doğru kullanılmazsa, yanlış suçlamalarla aklamalar da birbirine karışır. Diyelim, tersine bir örnekle, dürüstlüğün zaman zaman belden aşağı ‘‘namus’’la karıştırıldığı bir toplumda, kendisinin ya da başkalarının namusunu on paralık etmiş bir kişi hiç yolsuzluğa bulaşmamış olmaktan gelen ‘‘dürüst’’lüğünü bu çeşit bir namussuzluğu örtbas etmek için kullanırsa?
Kavram kargaşası her durumda tehlikelidir.
Büyük tehlike, etkili yerlerde bulunanlar yıllar boyu özel çabalarla kendileri için sahte bir dürüstlük imgesi yaratmışlarsa ortaya çıkar. Yalancılığı çeşitli olaylarla açıkça ortaya çıkan bir lideri, sırf çalıp çırpmadığı için ‘‘dürüst’’ saymaya devam edebilir ve hálá peşinden gidebilir misiniz? Yalan söylememek de dürüstlüğün önemli parçası değil midir?
Yahut, sürekli entrika çeviren, aklı fikri oyun kurmak ve pek dürüst olmayan oyunlarla başkalarını kullanmak peşinde olan bir kişi, yolsuzluk konularında edindiği dürüstlük ününü bu entrikacılığını kamufle etmek için kullanıyorsa, yine ‘‘dürüst’’lüğüne kanıp entrikalarına kurban gitmeye devam etmeli misiniz? Dürüstlük, entrikacılığın tersine, açıklık demek değil midir?
Hele, sözünü tutmamak, bir gün ak dediğine ertesi gün kara demek, dün ‘‘mutlaka olmalı’’ saydığını bugün ‘‘pekálá onsuz olabilir’’ saymak dürüstlüğe ne kadar sığar? Dürüstlük, sözünde tutarlılık değildir de nedir? Çalıp çırpma hikáyelerine karışmamış olmak, sözüne güvenilmezlik biçiminde oluşmaya başlayan bir genel kanıyı örtbas etmeye yeter mi?
Nihayet, ikiyüzlülüğün de dürüstlükle bağdaşmaması gerekir. İlle de doğrucu davut olmaya, en olmayacak sözleri olmayacak zamanlarda etmeye gerek yok. Ama, dürüstlüğün bir ölçütü de, insanların yüzlerine gülüp arkalarından hançerlemekten, hainliği ve kinciliği sahte bir kibarlıkla örtmekten uzak durmak olmalıdır herhalde.
Özellikle kişilerin ölçüldüğü, karşılaştırıldığı ya da koca toplumların kişilerin sözleriyle yönlendirildiği günlerde, insanlara yakıştırılan sıfatların gerçek yüzünü görebilmek ve hele dürüstlük konusunda aldanmamak büyük önem kazanır.
Paylaş