Mümtaz Soysal: Denizde çöküş

Mümtaz SOYSAL
Haberin Devamı

Artık her şey ayan beyan meydana çıktı. Özelleştirmenin ne demek olduğu açıkça itiraf edilmekte: Hazine, dışta 105 milyar, içte 40 milyar olmak üzere 145 milyar dolar borca battığı için, bırakın başka iş yapmayı, yalnız doğrudürüst borç faizi ödeyebilmek bile kamunun elindekileri satmak gerekiyor. IMF'ye verilen Niyet Mektubu'nda özelleştirme gelirleri ile kamu borçlarını aynı başlık altına sokmanın başka anlamı yoktur.

Oysa ne deniyordu başlangıçta? Hazine'nin kara deliği sayılan KİT açıkları durdurulacak, kamu beceriksizliğinin yerini özel verimlilik alacak, yatırımlar çoğalıp istihdam artacaktı. Fakat gelinen nokta, bu hedefler yerine, Petrol Ofisi, Petkim, Tüpraş, THY ve Telefon gibi kamuya büyük gelir getiren, ama hemen para edebileceği düşünülen büyük varlıkları apar topar satma noktasıdır.

Gelecek yılları hiç düşünmeden.

Bu arada, satılacak diye ‘‘kapsam’’a alınıp bekletilen, yatırım yapılmayan ve çürütülen kamu işletmeleri de yok pahasına elden çıkarılıyor.

Çökertilişte rol oynayıp değer düşüşüne yol açanların yakasına yapışmadan.

Deniz Nakliyatı A.Ş.'den daha açık bir örnek bulunamaz.

Uzmanca değerlendirmelere göre, bu haliyle bile gemilerinin toplam değeri en az 135 milyon dolar. Cumhuriyet'ten Hazal Ateş Çakır, hepsinin birden 140 milyonluk dolara sigortalı olduğunu yazdı. 1997'de 129 milyon dolara ihaleye çıkılmıştı; o zaman 42 milyon dolar teklif verip kaybeden Armatörler Ortak Girişim Grubu şimdi 59 milyon dolara 28 gemiye sahip olmak üzereymiş. Oysa, ‘‘Yalnız iki sağlam ro-ro ile biri bitmek üzere olan yapım halindeki dört yük gemisi bile 110 milyon dolar eder; arsalar, binalar da cabası’’ diyenler var.

Ne olup bittiğinin, dünya gemi piyasasında fiyatlar düşse de bu noktaya kadar niçin inildiğinin açıklanması gerekmez mi? Haydi Özelleştirme Yüksek Kurulu bir yana, Rekabet Kurumu ve Kurulu niçin vardır?

Ama, daha önemlisi bu noktaya niçin gelinmiştir?

Birkaç yıl önceye kadar Türk deniz taşımacılığının yüzde 12'sini karşılayan, düzenli yük seferleriyle ülkedeki çağdaş işletmeciliğin temelini atan ve başlarda bir okul niteliği taşıyan koskoca işletme nasıl çökertildi? Batış döneminde hiçbir düzeltme çabası göstermeyen, yönetim kurullarına ve makamlarına atamalarda yeteneksizlik tercihinden vazgeçmeyen siyasal sorumlular kimlerdir? Kapsama alış, çürüyüşü hızlandırıp satışı kolaylaştırma yöntemi olarak mı kullanılmıştır? Ortak Grup, şirket bütünlüğünü sürdürecek midir? Yoksa, bir büyük paylaşımın ilk aşaması mıdır?

En önemlisi, deniz taşımacılığında istikrar sağlayıcı ve özellikle askeri açıdan ulusal çıkarları kollayıcı rol oynayacak bir kamu kuruluşu olan gereksinme büsbütün mü ortadan kalkmıştır? Eski gemileri satarak biraz daha küçülme pahasına da olsa, dinamik bir yeni yönetimin elinde Deniz Nakliyatı A.Ş.'yi diriltmek hiç mi mümkün değil? Çapraz çapalı ve ayyıldızlı gemilerin el değiştirmesi, bu sorular bile sorulmadan mı olacaktır?

Yazarın Tüm Yazıları