Paylaş
ÇOK boyutlu yaşamın sorunu da çok olur. Biriyle başedemezseniz öbürüne geçersiniz. Ama, bu arada, ülkenizin temel sorununu düşünmeye vaktiniz olmaz.
Hele, dünkü Hürriyet'te belirtildiği gibi beş kişiden birinin ruhsal sorun yaşadığı bir ülkedeyseniz, sorundan soruna geçe geçe ya da başedemediğiniz sorunun ardından hangisine geçmeniz gerektiğini düşüne düşüne ruhsal sorununuz kesin ruh hastalığına dönüşebilir. Habere göre, on kişiden biri böyleymiş.
Temmuzdaki enflasyon rakamı beklenenden çok yüksek çıkar çıkmaz şeriatçı memurlara ilişkin KHK sorununun ortaya atılışı ilginçti. Böyle bir temizlik, 28 Şubat 1997'den beri istenmekte. Temmuz sonundaki MGK toplantısında tekrar istenmiş olması, ille KHK çıkarılsın anlamına gelmiyordu; gerekeni yapmaya yürürlükteki mevzuatla başlanabilir, yetmezse yasa çıkarılırdı.
Ama, KHK tartışması, ekonomi genel valisi Cottarelli'nin ‘‘Temmuzda havalar aşırı sıcak gittiğinden sebze fiyatları düşmedi de böyle oldu’’ dediği enflasyon sorununu unutturmak ve gündemi değiştirmek için idealdi. Ülke, ağustos boyu, tam bir ay bu ‘‘başka sorun’’la meşgul edildi.
O sorun Çankaya'yla bilek güreşine dönüşüp Sayın Başbakan için fiyaskoyla sonuçlanınca, gündem ‘‘cumhurbaşkanının yetkileri’’ne çevrildi. Oysa, aynı Sayın Başbakan daha birkaç ay önce, gönlünde başkanlık sistemi yatan ve ‘‘Beni yine seçin de yetkili ve etkili devlet başkanlığı nasıl olurmuş göstereyim’’ diyen birini Çankaya'ya çıkartmak için çırpınmış ya da öyle görünmüştü.
Demek ki, çok boyutlu yaşam, çoktan aşılmış bir tartışmayı şimdi değişik bir boyutla yeniden açmayı gerektirmekteydi.
Sonra bakıldı ki, medyanın bütün çarpıtmalarına ve yeni cumhurbaşkanını ayakta durma yorgunu yahut pahalı otel düşkünü gösterme çabalarına karşın halk bu tip devlet başkanlığından hoşlanmaktadır, bu sefer de ona karşı damdan düşercesine bir ‘‘ombudsman’’ sorunu ortaya atıldı.
Doğrusu, Kuzey Avrupa'nın uzak ormanlarından ve barbarlık döneminin hukuksuz karanlıklarından çıkarılıp Türkiye'nin gündemine fırlatılan bu ‘‘yepyeni’’ boyutun gündem değiştirme gücüne diyecek yoktu. Bereket, Marko Paşa hikáyelerini çok dinlemiş bir toplum, Kuleli Sokağı'ndaki ‘‘eski baba’’dan başlayıp Fenerbahçe'nin babasına kadar bütün babaların adlarını sıralayarak, bu boyutu hemen alaya aldı da temel gündem fazla şaşmamış oldu.
Çünkü, kim ne yaparsa yapsın ve ne derse desin, bu ülkenin temel ve hep güncel kalan sorunu, ne yazık ki, savaşla ve devrimle kurulmuş bir cumhuriyeti yaşatma sorunudur. Bunca yıldan sonra, hálá.
Devrimlerin getirdiği demokratik, laik, sosyal ve hukuksal boyutlarıyla.
Fethullahçılık konusu beklenmedik biçimde gündeme gelince ‘‘yaşamın başka boyutları’’ndan söz etmek, pek derin bir felsefi sözmüş gibi görünse de, bu ülkeye yönelik temel tehdit olan cumhuriyet düşmanlığının hastalıklı boyutlarından birine düpedüz ve açıkça kanat germekten farksızdır.
Paylaş