Mümtaz Soysal: Çiğlik

Mümtaz SOYSAL
Haberin Devamı

Depremdeki sonuçların hepsinden bugünkü hükümeti sorumlu tutmak elbet haksızlıktır. Onlar, yaklaşık otuz beş yıllık aşikár bir başıbozukluğun, hatta bilimsellik düşmanı yarım yüzyıllık bir karşı-devrimin ceremesini çekiyorlar.

Kentlerin ve kasabaların yanlış büyümesinden başlayıp sanayiin bir bölgeye yığılmasına kadar varan plansızlığın sorumlusu herhalde bu hükümet değildir.

Dünyadaki modaya uyup ‘‘Kuralları azaltacağız’’ diye kuralsızlığa kadar giden Özalcı yaklaşımdan da onlar sorumlu tutulamaz.

Kamu yönetiminin zayıf bırakılmasından, rüşvetin konut yapımı gibi en yaşamsal bir alanı çürütmesinden, afetler konusundaki hazırlıksızlıktan da.

Kuruluşunun üzerinden henüz birkaç ay geçmiş bir hükümete, olsa olsa, şu suçlama yöneltilebilir: Bütün bunları düzeltmeye vaktiniz olmamış olsa bile, aksaklıkları teşhis etme, hedef belirleme ve program yapıp uygulamaya başlama olanağınız vardı; düzeltirken yarı yolda yakalanmış olsaydınız özrünüz daha kolay kabul edilebilirdi; oysa, eksiklerin bilincinde hiç olmadığınız ve düzeltmeye bile başlamadığınız anlaşılıyor.

Olupbitenlerden, daha doğrusu olmayıp da bitmeyenlerden ötürü, Sağlık Bakanı bir yana, hükümetin toptan istifasını istemek insafsızlık olur; ama bilmek gerekir ki, bu hoşgörü ancak birkaç ay sürer; aksamaların düzeltilmesi için güvenilir bir program ortaya konmazsa, o da biter.

Yapılacakların ciddi olması ve kolaya kaçılmaması gerekir.

Örneğin, önlem yetersizliğindeki ve yangının büyümesindeki sorumluluğunu unutup tek çare olarak ‘‘TÜPRAŞ'ın en kısa zamanda özelleştirilmesi’’ni savunan Yönetim Kurulu Başkanı'nın önerisi ciddi midir?

‘‘Kolları sıvayıp bozulanı düzeltmeye ve yananı onarmaya koyulacağına, sat!’’ anlayışındaki kişiler işbaşında tutulup bu zihniyet KİT'lerin yönetimine egemen oldukça nereye varılabilir?

Beklenen, bu çeşit kaçışlar değil, ne duruma sokulduğu olanca açıklığıyla meydana çıkmış olan devletin restore edilmesi, her alanda ciddiyetin ve disiplinin geri getirilmesidir.

Ne yazık ki, hükümetin son birkaç gün içinde bu bakımdan aldığı not hiç parlak değildir. Her şey, acemilik, hatta çiğlik kokuyor.

İnsanlar yastayken, tartışmalı ve tepkili bir sosyal güvenlik ‘‘reformu’’nu yangından mal kaçırırcasına Meclis'ten geçirmenin ne álemi vardı?

Olanakları en sınırlı olan vatandaşlar bile gönüllerinden kopanı ‘‘deprem yardımı’’ diye cömertçe verirken ve henüz hesap kitap ortada yokken, vergiden söz etmek niye? Eninde sonunda tam da o vatandaşlara yükleneceği veya yansıyacağı belli olan vergilerden? Bu yaklaşımın yardımları bıçak gibi keseceğini tahmin etmek için maliye ya da psikoloji uzmanı olmak mı gerek?

Türkiye kötü yönetildiği için bu noktaya gelmişti; kötü yönetilmeye de devam ediyor.



Yazarın Tüm Yazıları