Paylaş
Cumartesi akşamüstü, Körfez kararırken İzmit'teki SEKA fabrikasının girişine birikmiş olan insanların yüzlerindeki ifade, son yıllarda satılan ya da kapatılan kamu işletmelerindeki işçilerinkinden farksızdı: Üretimin niçin durdurulmak istendiğini, işyerinin niçin kapatılacağını veya birilerine peşkeş çekileceğini, niçin kapıya konmak üzere olduklarını anlamayan yorgun yüzlü adamların ifadesi. Onların yanında, evdeki çoluk çocuğu düşünen, bebesini kucaklayıp gelmiş solgun ve üzgün yüzlü kadınlar, içleri kararmış memureler...
Dickens ya da Zola romanlarındaki sahnelerin 21. yüzyıl eşiğindeki bir Türkiye'de tekrarlanışı.
Özelleştirme Yüksek Kurulu, İzmit'teki kâğıt fabrikasının kapatılması konusunda Özelleştirme İdaresi Başkanlığı'nca aldatılmıştır.
SEKA İzmit Müessesesi'nin ‘‘ekonomik ömrünü tamamladığı ve hurdalık haline geldiği’’ iddiası yanlıştır. Fabrika ölmemiş, ‘‘özelleştirmeciler’’ tarafından ölüme mahkûm edilmiştir; ama, yine de diriltilmesi pekala mümkündür.
Gerçeği çarpıtmayalım.
Teknolojisinin yenilenmesi için, 1984-94 yılları arasında istenen yatırımların ancak yüzde 2.5'ine izin verilmiştir. Son üç yılda, fabrikaya bir çivi bile çaktırılmamıştır. 1998 için yatırım talebi 6 milyon dolar iken, verilen izin tutarı 1.5 milyon dolar. Müessese, kendi elektriğini makinelere eklenecek yan üniteyle üretebilseydi, yalnız bu konuda, yani maliyetteki payı yüzde 40 olan enerjide 1 trilyon 800 milyarlık bir iyileştirme sağlanacaktı.
Öte yandan, kamu işletmeciliğini öldürmeye yönelik bu kasıtlı çabalara karşın, 1988'de yıllık ortalaması 23 ton olan kişi başına işgücü verimliliği 1995'te 46 tona çıkmıştır. İşçi fazlalığı da bir büyük yalandır: Çalışanların sayısı, 1988'deki 3.336'ten yüzde 40 azalarak 1995'te 1.671'e inmiştir.
Üstelik, Körfez kirliliği diye bir hikâye de kalmadı: Fabrika, Kocaeli Sanayi Odası'ndan 1996 yılının ‘‘En İyi Arıtma Tesisi Ödülü’’nü alan kurumdur.
Ekonomik ömrünü uzatacak teknoloji yenileme yatırımı için 26 milyon doları, yani 7.5 trilyon lirayı bulmanın güçlüğünden söz etmek ise, herkesi aptal yerine koymaktır. Daha iki ay önce Ford yatırımcılarına bedelsiz verilen 1.600 dönümlük ve 20 trilyonluk SEKA arazisinin üçte birini bile satarak bu parayı bulmak işten değildi. Akıl mı sonradan geliyor, kötü niyet mi önden gidiyor?
İnsanlar, kamu görevlerinin başına siyasal karar organlarını yanıltmak ve böylece kamu varlığını çarçur etmenin ihanetine başkalarını da ortak etmek için mi gelir? Özelleştirme İdaresi'nin İzmit'ten başlayarak Türk kağıt sanayii için uygulamaya niyetlendiği dahiyane planlar hangi ekonomik analizlere ve hesaplara dayanmaktadır?
Sendikanın direnişi üzerine Türk-İş Genel Başkanı'yla Başbakan'ın huzurunda yapılan tartışmanın ayrıntıları ve Özelleştirme İdaresi Başkanı'nın oradaki tavrı yazık ki basına yansımadı. Yansısaydı, Junior College of Albany'nin kredilerine Ankara Tevfik Fikret Lisesi'ninkiler eklenerek girilen New York Eyalet Üniversitesi'nin Stony Brook kampusunda edinilmiş bilgilerle nasıl olup da öylesine büyük iddialarla konuşulabildiğine şaşardınız.
Ama asıl şaşılacak olan, koskoca bir ekonominin ve milyonlarca çalışanın kaderini böylesine bir donanımsızlığa teslim eden siyasetçilerin tutumudur.
Paylaş