Mümtaz Soysal: Bulanıklık

Mümtaz SOYSAL
Haberin Devamı

Bu ülkenin önemli dertlerinden biri, bulanıklıktır. Dipte yatan bir büyük soruna tam erişeceğiniz sırada su bulanır, asıl sorunu gözden kaçırırsınız.

Ne var ki, bulanıklığı yaratan da bir başka büyük sorundur. Sorunlu ülkenin bir durulup bir bulanan kısır döngüler denizinde yüzüşü hep bundan.

Son örnek, telekulak olayının yarattığı bulanıklıkta Fethullah sorununun yeniden görünmezleşmesidir. O hareket, gerçekten ‘‘takiyye gerisinde gizlenen şeriatçı bir hedef’’e mi yöneliktir? Dış uzantıları ve iç yakınlıkları nelerdir? Konunun soruşturulmasında niçin en yüksek devlet makamlarındakilerin telefonlarını dinleme gereği duyulmuştur?

Ama öte yandan, bulanıklığa neden olan olay da haberleşmenin gizliliği gibi önemli bir ilkeyle ilgili. Dolayısıyla, bulanıklık denizinde asıl sorulacak soru, o özgürlük alanındaki özensiz uygulamaya tepki göstermenin şeriatçı tehdidi gözden kaçırmaya yol açıp açmayacağı olmalıdır.

Bir başka örnek, yıllardır özelleştirme konusunda yaşanıyor. Ekonominin düze çıkarılması için başlıca çarenin özelleştirme olduğu söylene söylene zihinlerde öylesine bir bulanıklık yaratıldı ki, bir süre bu alandaki yağmalar, kapışmalar, hukuksuzluk ve yolsuzluklar hiç görülmez oldu.

Ama öte yandan, özelleştirme masalı başlangıçta halk yığınlarının, hatta işçi ve memur kuruluşlarının bile zihinlerini kolayca bulandırabilmişse, bunun temelinde kamu işletmeciliğini ruhsuzlaştıran, körleten, verimsizleştiren ve çökerten tutumlar yok mudur? Dolayısıyla, yaratılan zihin bulanıklığında, yalnız siyasilere değil, halka ve çalışanlara da asıl sorulacak soru, ‘‘Siz kapışmanın kitaba uydurulmasına seyirci kalmak ya da yalnız karşı çıkmak için mi varsınız, yoksa kamu malını sahiplenmek, düzeltmek, yararlı duruma getirilmesine yönelik çözüm üretmek için mi?’’ sorusu olmalıdır.

Bulanıklığın yeni örneklerinden biri, elektrik enerjisi alanında.

Bir süredir bu konuda öyle bir panik yaratıldı ki, her kışa karanlıkta kalma korkusuyla sokulan Türkler bütün söylenenlere inanıp ülkelerinin yargı yetkisini bile dış mahkemelere teslim etmeye hazır duruma geldiler. Bulanıklıkta, TEK'i karpuz keser gibi bölüp dilim dilim satmanın, bol keseden imtiyaz dağıtmanın, borusu bile konmamış doğalgaza dayalı santral kurdurarak olmayan elektriği satınalma yükümlülüğüne girmenin çeşitli oyunları hemen kabul görüp geleceğe dönük enerji hesaplarının doğruluğu hiç sorgulanmıyor.

Ama öte yandan bu bulanıklığa yol açan temel etkenin ülkedeki başıboşluk, hesapsızlık ve ‘‘plan değil, pilav’’ anlayışıyla insanlarda yaratılan gelecek güvensizliği olduğu da bal gibi biliniyor. Dolayısıyla, o anlayışın bugünkü mirasçılarına dönüp ‘‘Devletin tepesindekilere düşen, panik yaratmada başrolü oynamak değil, planlı yaklaşımla ülkenin kaynaklarına, bağımsızlığına ve geleceğine sahip çıkmaktır’’ demek, temel bulanıklığın asıl sorumlularını teşhir etme ve kısır döngüleri kırma bakımından yapılması gerekli ilk iştir.



Yazarın Tüm Yazıları