Paylaş
YAKLAŞIK on beş yıl öncesinin, tam tarihiyle 10 Nisan 1986 gününün Milliyet'inde haberle karışık bir yazı: Uzaya gönderilirken düşüp parçalanan, teknik harikası bir roketle ilgili.
‘‘Amerika'yı mateme boğan Challenger faciası ile Etibank Genel Müdürü Muammer Öcal'ın görevden alınması arasında bağlantı var mıdır?’’
İlk akla gelen cevap, ‘‘Ne bağlantı olacak?’’ biçiminde. Oysa İstanbul piyasasında güçlü antenlere sahip dostumuz, ‘Bağlantı vardır’ diyor ve anlatıyor: ‘‘Her tarafı paramparça olan uzay aracı Challenger'in parçalanmayan tek bölümü neresidir biliyor musun? Kabini. Bu kabin, Türk boraksı kullanılarak yapılmıştır. Amerika'da da zengin bor yatakları var. Üretim yüksek düzeyde. Fakat Amarikan borunun tenörü, bizim Eskişehir ve Balıkesir borları kadar zengin değil. Kritik alanlarda Türk boru kullanılır.’’
‘‘Muammer Öcal'ın bu işle ilgisi?’’
‘‘Muammer Öcal, Türk borunu üreten Etibank'ın başındadır. Yani, başında idi. Son aylarda Genel Müdürlük'te sarışın uzmanlar belirdi. Bunlar KİT'lerin özel sektöre satışıyla ilgili raporları hazırlayan Morgan Guaranty'nin adamlarıydı. Etibank'la özel olarak ilgileniyorlardı. Özel ilginin baş nedeni ise, bor yatakları ve üretimiyle ilgili sırlardı.’’
‘‘Muammer Öcal, kendilerine güçlük mü çıkarttı?’’
‘‘Evet...’’
* * *
Son yılların Türkiye'sinde benzer nedenlerle görevinden uzaklaştırılmış kimbilir kaç kişi var. Onun gibi, devletin dışarıda okuttuğu, onun gibi yurduna dönerek ulusal kaynakları değerlendirip korumak için yıllarca çırpınan, yabancılara ve iç uzantılarına kul köle olmayınca da harcanan.
Adları unutulmayacak Şanbaşoğlu'lar, Yalabık'lar, Topaloğlu'lar...
Şimdi niçin azaldı o çeşit insanlar? Niçin, ulusal kaynakları ve kamunun varlıklarını elden çıkarmakta birbiriyle yarış eden, neredeyse ‘‘ekonomik ihanetler’’in sınırlarında gezinen gençler türedi?
* * *
Maden ve Metalurji Mühendisleri Odaları'nın son feryatlarını duyunca, yapılmak istenenleri ‘‘ekonomik ihanet’’ diye nitelendirmeden durmak zordur.
Biliyor musunuz ki, dünyadaki bor rezervlerinin yüzde 63'ü Türkiye'dedir. Amerika ise, aynı yüksek kalitede olmayan yüzde 13,7'lik rezervleriyle ancak ikinci sırada. Türkiye, elindeki zenginliğin sadece üçte birini işletip değerlendirirken bile yeryüzündeki toplam üretimin yüzde 31'ini gerçekleştirip dünya bor pazarının yüzde 38'ine egemen. Yılda 300 milyon dolar kazanıyor.
Şimdi, en uzun resmi tatilin hemen arifesinde, 20 Aralık günü, mühendislerin anlatımıyla ‘‘yangından mal kaçırırcasına’’ çıkarılmış bir Özelleştirme Yüksek Kurulu kararıyla yapılmak istenen, Eti Holding adlı kamu şirketinin elinde bulunan en değerli madenin gelirini, önce sözde yerli-yabancı karma şirketlere, sonra da Osmanlı'dan beri buna göz diken yabancılara, örneğin en iri madencilik tekeli ‘‘Rio Tinto Zinc Corporation’’a aktarmaktır.
Nasıl isyan etmezsiniz?
Paylaş