Beşiktaş dur! Türkiye sen de dur!

Mümtaz SOYSAL
Haberin Devamı

Bireyler gibi toplumlar da arada sırada şöyle bir durup düşünmelidirler.

Günlük yaşamın hayhuyunda ve olay sellerinin önünde yuvarlanırken.

Estirilen rüzgârlarla ve moda akımlarla oradan oraya savrulurken.

Durup ‘‘Ne yapıyorum? Nereye gidiyorum? Nereye sürükleniyorum?’’ diye düşünmek her zaman yararlıdır.

Bu akşamki son maç şöyle ya da böyle bitebilir. Normal olarak, ligi orta sıralarda bitirmiş, moralsiz, şaşkın, dağınık ve içi kavgalı bir Beşiktaş'ın yenilmesi beklenirse de, futboldur, belli olmaz, kazanabilir de.

Ama, yense de yenilse de, durup düşünmesi gereken bir noktada olduğu ve şimdiki görüntüden kurtulması gerektiği kesindir.

Türkiye gibi.

Dinci tehlikeyi yenip yenmediğinden, Güneydoğu sorununu bitirip bitirmediğinden, Avrupa'yı gözden çıkarıp çıkarmadığından, ekonomik çıkmazları aşıp aşmadığından, genel seçime gitmek isteyip istemediğinden emin olmayan bir Türkiye'nin de şöyle bir durup düşünmesi gerekmez mi?

Durup düşününce, kendi kendine sorulacak ilk soru, ‘‘Neydim, ne oldum?’’ sorusudur. Yani, kimlik sorusu.

‘‘Kolej takımı’’ sözü, yakın geçmişin Beşiktaş'ı için sık kullanıldı.

Niçin?

Çünkü, uzun yıllar, amatörce coşku, ‘‘özkaynak’’ denen altyapı bağlılığı, oyun disiplini, dayanışma ve arkadaşlık Beşiktaş'a böyle bir kimlik vermiştir. Kimlik bozulunca, takım da bozuluyor. Daha doğrusu, sıradanlaşıyor, başkaları gibi oluyor.

Özgün kimliğe saygı gösteren ve onu profesyonelliğin gerekleriyle bağdaştıran teknik adam başarılı oluyor, bağdaştıramayan randıman alamıyor.

Bunca yılın deneyimli Recep'ini ve renklerine bağlı Oktay'ını belli dönemlerde formsuz bulup oynatmayabilirsiniz; ama, onlara davranışınız takımın öz kimliğine ters düşerse, zarar bütün takımadır. Yönetici, elindeki insan hamurunu yoğururken mayayı iyi bilmek zorundadır. Maya üzerinde kafa yormadan kısa vadeli başarı telaşına düşen ve gözü dıştaki pahalı yıldızlardan başkasını görmeyen yabancının hoyratlığıyla pek bir yere gidilmiyor.

Durup düşünen Türkiye, kendisini yönetmeye soyunanların ‘‘takım’’ anlayışına ters düşüp ortak aklı örgütleyemediklerini, birçok başarısızlıkta kısır hizipçiliğin ve gülünç narsisliğin rol oynadığını mutlaka görecektir.

Ama, görmesi gereken bir şey daha var: Cumhuriyeti yönetmek iddiasını taşıyanların onun özündeki devrimci ve akılcı mayayı anlamadan yola çıkmış olmaları. Bu nitelikte bir cumhuriyeti herhangi bir devleti yönetircesine yönetmeye kalkışmak ve hele sıradan devletlere yutturulmak üzere hazırlanmış yabancı reçetelere güvenmekle olmuyor. Başlangıçtaki mayayı alıp bugünün insanlarına onur ve gurur verici bir hamuru yeniden yoğurmak gerekli.

Türkiye şöyle bir durup düşünse çok şeyi görecek; ama, günü kurtarmaktan kendini kurtaramıyor. Oysa, günün Beşiktaş'a verdiği ‘‘Durup düşün!’’ mesajını onun da algılaması ve durup düşünmesi gerekmez mi?













Yazarın Tüm Yazıları