Paylaş
Cumhurbaşkanı'nın Adana yakınlarındaki Çatalan Barajı'nı törenle açarken söyledikleri otuz-kırk yıl önce söylendiğinde derin heyecan yaratırdı: ‘‘Bugün 500 milyon dolar sarfederek bir büyük projeyi daha hizmete açıyoruz. Bunun anlamı şudur; güçlü, kudretli, demokratik Türkiye'yi yapmaya çalışıyoruz. Bunları yaparsanız, benim çocuklarım iş-güç sahibi olur. Benim ülkemin insanları iş bulur, ekmek bulur.’’
Ama, ‘‘benim ülkemin insanları’’, otuz-kırk yıl önce, yani 1950'lerde ve 1960'larda bu çeşit sözleri bol bol duyduktan sonra, büyükçe bir bölümü şimdiki Cumhurbaşkanı'nın iktidar yıllarına rastlayan dönemler boyunca öyle şeyler görmüş ve öyle şeyler yaşamışlardır ki, aynı sözler artık ‘‘benim çocuklarım’’da heyecan yaratmaz olmuştur.
Üstelik, herkes hâlâ ‘‘iş güç sahibi’’ ya da ‘‘iş ve ekmek bulmuş’’ değildir. Sayın Demirel'in ‘‘kalkınma kavgamız’’ dediği dava için harcanan çabalardan ve emeklerden tam sonuç alınamamakta, sistemin bir yerlerinde fireler, sızmalar, kaçaklar olduğu izlenimi yaygınlaşmaktadır.
Demek ki, duygu ve olgu olarak bir şeyler var ki, insanların bu çeşit sözleri artık dudak bükerek, kaş kaldırarak, yüz ekşiterek kuşkuyla dinliyor.
O ‘‘bir şeyler’’in ne olduğunu açık yüreklilikle araştırmak gerekir.
İnsanları sevindirip coşturmak için başka neler diyor Cumhurbaşkanı?
‘‘Bu elektriği herkes kullanacak. Buradan su çıkacaksa, bu suyu herkes tarlasında kullanacak. Aşk olmayan yerde meşk olmaz’’ diyor.
Elektriği ve suyu kullanacak insanların niçin ‘‘aşksız’’ hale geldiklerini anlamak için, böyle coşku yaratmaya yönelik sözlerin edildiği törende neyin nasıl açıldığını biraz daha yakından incelemek yararlı olabilir.
Resmi töreni yapılan Çatalan Barajı, baraj ve santral olarak, geçen nisan ayında açılıp üretime başlayan bir tesis.
Ama, 1996 yılı Kasım'ında, yapımının yüzde 97'sinin tamamlandığı bir sırada, ‘‘yap-işlet-devret’’ modeliyle bir özel şirkete kiralanmasına karar verilmişti.
Tuhaf değil mi? Devlet, 500 milyon dolara yakın para harcayarak yaptığı ve bitirmek üzere olduğu bir hidroelektrik santralı niçin kiralasın?
Hele kilovatı 5.7 cent'e, yani yaklaşık 70 liraya üretilip 10 bin liraya satılan elektriğin alıcısı her zaman hazırken ve tesisin çok kısa zamanda kendisini amorti edip büyük gelir getireceği belliyken?
Yanıt belli: Bütçe açığını kapatmak için ivedi ve kolay tarafından para bulmak.
Böyle olduğu için, koca tesisin 250 milyon dolar karşılığında yirmi yıllığına kiraya verilmesi yoluna gidilmiştir.
Bu kadar para hemen devlet kasasına girse, yine iyi. Ama, sadece 150 milyon doları peşin ödenecek, gerisi taksitlenecek.
Böylece, kamu, 150 milyon dolarlık taze para karşılığında, yıllık en az 40 milyon dolarlık, yani 20 yılda 800 milyon dolarlık gelirden yoksun kalıyor.
Ama, konunun en ilginç yönü başkadır: Bu çok kârlı yap-işlet-devret ihalesini almak üzere olan şirket, beş yılda bitirmek sözüyle üstlendiği barajı tam 15.5 yılda bitiren şirkettir.
Dahası var: Ayıplar üst üste bindiği ve hele yüzde 97'si tamamlanmış bir işin, yapılacak çok az yanı kaldığı halde ‘‘yap da işlet’’ diye kiralanması tuhaf kaçtığı için, buna da kılıf bulunmuş ve son anda barajın projedekinden 15 metre daha yükseltilmesi kararlaştırılmıştır!
Bütün bunlar bilinince, insanlar da aşk ve meşk kalır mı?
Paylaş