Paylaş
Anayasa kuralları, siyasal yaşamın çapraşıklaştırılması için değil, bu yaşamın belirli temel ilkelere uygun olarak sürüp gitmesi için vardır.
Daha doğrusu, böyle olmalıdır.
Hem siyasal yaşamı güçleştiren, hem de temel ilkeleri zedeleyen anayasa kuralı olmaz. Varsa, değiştirilmelidir.
Bugünlerde erken seçim sorununu, hatta genel olarak bütün seçim konusunu sağlıklı düşünebilmenin ve bu konuda doğru karara varmanın önündeki engel, bir anayasa hükmünden ibaret. Yahut, tersine çevirirsek, aynı konuda alınabilecek sağlıksız, hatta art niyetli kararlara hizmet eden de bu anayasa hükmü: Anayasa'ya göre beş yılda bir yapılması gereken yerel seçimler, 1995 Temmuzu'nda yapılan bir değişikliğe göre, ‘‘milletvekili genel seçiminden önceki veya sonraki bir yıl içinde yapılması gereken genel veya ara yerel seçimler milletvekili genel veya ara seçimleriyle birlikte yapılır’’.
Temmuz 1995'teki Anayasa değişiklikleri paketi içinde önceden bulunmayan bu değişiklik, başka konulardaki değişiklikler konuşulurken apar topar getirilip çıkarıldı. Böylece, yaklaşan yerel ara seçim zahmetinden kurtulmak gibi pratik bir kolaylık da sağlanmış oldu.
Ne gibi güçlüklere doğru gidildiğini iyice düşünmeye vakit bırakmadan.
Aslına bakarsanız, yanlışlık, daha önceki yıllarda yerel ara seçimleri altı ayda bir hep birlikte yapıvermek için kabul edilen saçma bir yasa değişikliğinden ileri geliyordu. Çünkü, falanca köyün belde olması, filanca belediye başkanlığının boşalması gibi nedenlerle bir kasabada yerel ara seçim gerekiyorsa, bunu oranın yerelliği içinde çözüvermek varken, biriken durumları toplayıp altı ayda bir toptan yerel ara seçimlere kalkışınca, on-on beş küçük seçim ister istemez bir ‘‘genel mini seçim’’ havasına bürünmekte, genel başkanlar ve parti örgütleri oralara seyirtip büyük kampanyalara öncülük etmekteydiler. Oysa, yerel olan yerel kalmalı, genele dönüşmemeliydi.
Ama, orada başlayan yanlışlık zamanla Anayasa maddesine de sıçradı ve böylece, yalnız ara ile geneli değil, genelle de yereli birbirine karıştıran çorba meydana geldi.
Şimdi, herkes bu çorbayı değişik nedenlerle içmek niyetindedir.
Sonradan ‘‘Niçin içtik biz bunu?’’ diye soracaklarını bile bile.
Kimi, genel seçimde güçlü olacağını düşündüğü yerde yerel seçimi de kazanmak, kimi yereldeki gücünü genelde kullanmak peşindedir.
Bu arada, ‘‘Yerel seçimler beş yılda bir yapılır’’ diyen ve geriye yahut ileriye doğru herhangi bir kayma kabul etmemesi gerektiği Anayasa Mahkemesi'nce hükme bağlanan bir temel ilkenin gölgelenmiş olmasına kimse aldırış etmiyor.
Salim kafayla düşünecek olursanız, şu anda yapılacak iş, ilk bakışta çok basit: Yerel seçimleri Anayasa'daki temel ilkenin emrettiği tarihte, yani 1999 Martı'nda yapmak için Anayasa'daki yanlış hükmü düzeltmek ve milletvekili genel seçimini de, kendi boyutlarıyla, yeniden düşünmek. Erken mi, zamanında mı, hangi düzeltme ve ayarlamalardan sonra?
Güçlük, parti liderlerinin küçük hesaplarla göze alamadıkları böyle bir yeniden düşünüşe devlet başkanının öncülük etmeyişinden kaynaklanıyor.
Oysa, o makam bu gibi durumlar için vardır.
Paylaş