Paylaş
ÇÜRÜME, nihayet onu da başardı: nüfus enflasyonu.
Kitaplarda olmayan, doğumdan kaynaklanmayan bir enflasyon: İzdüşümlere göre 66-67 milyon civarında beklenen nüfus, sayım sonucunda 72 milyon çıktı.
Kaç gündür yazılanlara bakın: Kimse ne diyeceğini bilemiyor. Zihinler, kalemler şaşkın. Böyle bir şeyin bu boyutlarda olabileceği hiç akla gelmemişti. Olsa olsa, nüfusa göre yapılacak para yardımları dolayısıyla birkaç belediye bazı şişirmelere girişebilir, onlar da mutlaka öğrenilip düzeltilebilirdi.
Ama böylesi? Beş-altı milyona varan fazla yazılma? Yetmiş küsur bin görevli birden mi yaptı bu işi? Neresinden, nasıl düzelteceksiniz? Harcanacak vaktin, emeğin, paranın karşılığını kimden alacaksınız? Şişirmeleri yapanlar da, onlara emir verenler de kamu görevlisi. Kokuşmayı önlemek için bel bağlanan kamu yönetimi de, geneliyle ve yereliyle, çürümüştür.
Tuz kokmuş.
Şu daha da önemli: İstatistiklerin sağlamlığıyla övünürken, şimdi hangi sorunu hangi istatistiğe dayanarak çözeceksiniz? Böylesi, gerçekten ne cumhuriyetin tarihinde görüldü, ne de dünyanın. İşin kötüsü, bilinen enflasyon nasıl para biriminin değerini düşürürse, nüfus enflasyonu da bireyler olarak hepimizin değerini hem kendimizin, hem de dünyanın gözünde müthiş düşürmüştür.
Kendi elimizle kendi değerimizi düşürten ve sorunları daha da güçleştiren enflasyon çeşidi, yalnız nüfus sayımında rastladığımız mı?
Örneğin, vakıf üniversiteleri enflasyonuna ne dersiniz?
Amerika'daki örneklerden heveslenip Anayasa'ya da hüküm konarak kurulan vakıf üniversiteleri, bugünkü durumlarıyla, temelsiz ve geleceksiz bir yüksek öğretim ticareti doğurmakla kalmamış, gitgide bollaşan kötü örnekleriyle akademik anlamda üniversiter mesleği de kemiren bir enflasyon yaratmıştır. Öğrencilerden ve devletten alınan büyük paralarla hazır kaliteli öğretim elemanını hemen bulabilen ve devlet üniversitelerinin uzun kariyerler boyunca yetiştirdiği insanlardan yararlanan vakıf üniversiteleri kendi elemanlarını yetiştirmek için ne yapmaktadırlar? YÖK döneminin sözde reformlarıyla bütün üniversiteler için zaten köküne kibrit suyu dökülmüş olan ‘‘asistanlık’’ kurumunun bir de vakıf üniversitelerindeki ‘‘hal-i pürmelal’’ini bilen var mı?
Öyle bir enflasyon ki, sayıdaki artışla hem gitgide daha çok paralı bir yüksek öğrenim düzeni doğurmakta, hem de akademik mesleğin geleceğini körletmektedir.
Ekonomik enflasyonun pahalılık ve yatırımsızlık yaratması gibi.
Televizyon kanallarından eğlence yerlerine kadar bu çeşit ‘‘enflasyon’’lara bakıldığında, şu sonuca varmadan edemiyor insan: Çürüyen toplumda çokluk, iyileşmeye doğru daha geniş bir yarışmayı kamçılamak ve dolayısıyla daha iyi sonuçlar doğurmak yerine, genellikle sadece çürümeyi yaygınlaştırmış oluyor.
Paylaş