Muharrem Sarıkaya: Sendikaların kaybı

Muharrem SARIKAYA
Haberin Devamı

Bayram sonrası belediyelerde yaşanacak toplusözleşme savaşının ilk sinyalleri dünden itibaren veriliyor. Türk-İş'in rakamlarına göre, bayram sonrası 305 bin 930 işçi için toplusözleşme masasına oturulacak.

Bunun 90 bin kadarı belediyeleri kapsıyor.

Türk-İş Genel Eğitim Sekreteri Salih Kılıç, özel sektör açısından çok büyük bir sorunla karşılaşmayacaklarına inanıyor.

Türk-İş'in sıkıntısı belediyelerle yapacakları toplusözleşmeler.

Özellikle son dönemde İstanbul, Ankara gibi büyükşehir belediyelerinin toplusözleşme konusunda takındıkları tavırdan yakınıyor.

Kılıç, 1999'da toplusözleşmelerini tamamlayan işçilerin, bu yılbaşından itibaren ikinci yıl zammı olarak ortalama yüzde 42 aldıklarını belirtiyor.

Oysa toplusözleşmeleri bu yıl yenilecek olanlara önerilen rakamın, hükümetin de uyguladığı politika doğrultusunda yüzde 25'i geçmediğini vurguluyor.

İkisinin arasındaki çelişkiye dikkat çekiyor.

Kılıç, yenilenecek toplusözleşmelerde, yıllardır süregelen sistem gereği, geçmiş yıl enflasyonuna yüzde 5 refah payı eklenmesi pazarlığından geri adım atmayacaklarını da vurguluyor.

‘‘Önemli olan gerçekleşen enflasyon. Gelecek hesabına dönük toplu sözleşme olmadı, olamaz da’’ diyor...

Yani toplusözleşmelerde arzu ettikleri rakam, DİE'nin son açıkladığı enflasyon oranı baz alındığında yüzde 72'ye ulaşıyor.

Yüzde 72 ücret artışını, bırakın belediyeleri, özel sektörden hangi kurum karşılayabilir?

Nitekim, Ankara Sanayi Odası Başkanı Zafer Çağlayan'ın önceki gün açıkladığı ‘‘Ankara Sanayiinde Durum Tespiti’’ anketine bakıldığında bu sorunun yanıtı da ortaya çıkıyor.

* * *

Ankete göre, geçen yıl Ankara'daki işyerlerinden çıkarılan işçi sayısı 15 bin.

İşlerine son verilenlerin yerini ise birçok alanda Balkan ülkelerinden gelen ucuz işçiler almaya başlıyor.

İstanbul Ticaret Odası'nın bir süre önce yaptığı araştırmaya göre, Türkiye'de kaçak çalışan yabancı sayısı 500 bini aşmış.

Belediyelerde yaşanan ise daha farklı.

Örneğin, Ankara Büyükşehir Belediyesi, toplusözleşme dönemi yaklaşan birçok işçisinin kıdem tazminatlarını ödeyip işlerine son veriyor.

Ardından aynı işçiyi, kurduğu yeni bir şirkete daha düşük bir ücretle alıp aynı işi yaptırmaya devam ediyor.

Yani, bir otobüs şoförü, kıdem tazminatını alıp ayrıldıktan sonra, işsiz kalmamak için aynı işte daha düşük ücretle çalışmaya razı oluyor.

Bu noktada sendikalardaki duruma gelince; 1992'de Türk-İş'e bağlı işçi sayısı 700 bin iken, bugün 480 bine düşmüş.

Kendi değerlendirmelerine göre, 2001 yılında 300 bin seviyesine inmesi kaçınılmaz görünüyor.

Bu rakam, on yıl önce, işyeri değerlendirme ve kalifikasyona dönük sisteme karşı çıkıp, ücrete dayalı, özelleştirme karşıtı sendikacılık anlayışının geldiği noktanın da en güzel göstergesi oluyor.

Yazarın Tüm Yazıları