Paylaş
10 Aralık tarihinde Helsinki'de gerçekleşecek Avrupa Birliği Zirvesi'nde Türkiye 12'nci aday ülke olarak ilan edilecek mi? Dışişleri Bakanı İsmail Cem'in son Brüksel gezisi sonrası yaratılmak istenen havaya bakılırsa bu ‘‘olasılık’’ dahilinde görülüyor.
Ancak, Ankara'da Başbakanlık koridorlarına hákim olan hava bunun tam tersi.
Hatta, Başbakanlık koridorlarında Cem'in Brüksel gezisi de açıkça eleştiriliyor.
Önce şu sorunun yanıtı aranıyor:
‘‘Brüksel'e gitmek ve orada görüşmelerde bulunmak, hükümetin genel politikasını mı yansıtıyor, yoksa Cem'in politikasını mı?’’
Eleştirilere bakılırsa, hükümetin genel politikasını yansıtmıyor.
Söylenen o ki; Cem'in Brüksel'de yapılan AB Dışişleri Bakanları toplantısına katılması konusunda hükümette önceden bir konsensüs aranmamış.
Eleştiri konusu da zaten bu aşamadan sonra başlıyor.
* * *
Öncelikle, DSP'nin de içinde bulunduğu bir önceki hükümetin aldığı şu karara atıfta bulunuyor.
‘‘Avrupa Birliği ile iki tarafı doğrudan ve birlikte ilgilendirmeyen siyasal konular görüşülmeyecek...’’
Cem'in Brüksel'deki temaslarının bu kapsamda yapıldığı söylenebilir.
Ancak, Cem'in Brüksel'deki basın toplantısında, ‘‘Türkiye ile diğer 11 ülke arasındaki ayrımcı değerlendirmeyi anlamak zor olmuştur’’ sözlerine dikkat çekiliyor.
Bu sözler, ‘‘diplomatik özensizlik’’ olarak niteleniyor.
Türkiye'nin başından beri karşı çıktığı Kıbrıs'ın 11 aday ülke arasında gösterilmesini, ‘‘Türk Dışişleri Bakanı'nın da kanıksadığı anlamının çıkacağından’’ çekiniliyor.
AB ile Güney Kıbrıs arasında imzalan Deniz Feneri anlaşmasına, Türk Dışişleri'nden ağırlıklı bir tepkinin gelmemesi de kayda geçiriliyor.
Tansu Çiller hükümetindekine benzer bir şekilde Türkiye'den pompalanan iyimser havanın, sonradan getirdiği sıkıntılar anımsatılıyor.
Kaşların kalkmasına neden olan bir diğer nokta da Yunanistan'ın, deprem dolayısıyla ortaya çıkan iyimserliğe izin veren iklime yaklaşımındaki samimiyet ve iyi niyetin derinliğinin sığ olacağı uyarılarına dikkat edilmemesi.
* * *
Burada şu soru yöneltiliyor.
‘‘Yunanistan yönetiminin terör örgütünün başı Abdullah Öcalan olayında teröre hizmet ederken yakalandığını Brüksel'de unuttuk mu? Bunu unutmamız için Atina somut olarak ne adım attı?’’
Cem'in gezisi süresince sessiz kalan Yunanistan Başbakanı Kostas Simitis'in, önceki gün Türkiye'nin aday üyeliğini yine ‘‘Kıbrıs şartına bağlaması’’ da dikkat çekiliyor.
Bu sözler, Yunan tarafının pozisyonunda aslında baştan beri temel bir değişiklik olmadığı ve olmayacağının teyidi olarak algılanıyor.
KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş'ın dünkü Ankara ziyaretinde de bunlar masaya yatırılıyor.
TBMM'nin geçen dönem Kıbrıs konusunda aldığı ‘‘Konfederasyon’’ kararı bir kez daha teyit ediliyor.
AB'nin Türkiye'ye hiçbir zaman diğer aday ülkelere tanıdığı statüyü tanımayacağı gerçeğinin hafızalara kazındığı bir dönemde Ankara'nın, ‘‘Siz bizi hele bir üye yapın, biz her şeye hazırız, esneklik gösteririz’’ anlayışında olmadığı kayda geçiriliyor.
Brüksel'den yayılan iyimser hava Ankara'da yer bulmuyor. 10 Aralık Helsinki zirvesine kadar Ankara'nın daha çok konuyu tartışması gerektiği de bugünden görülüyor.
Paylaş