Paylaş
“Muhammet Bey, burası Yıldırım Belediyesi Piramir Keyruvan Parkı. Parkın onarım mazisi altı aylık değil. Böylesine güzel bir park buraya kazandırıldı. Çimler ekildi; sulandı ve uzamaya başladı. Derken 25 Ekim 2020’de canım alan komple kazıldı.”
BU NASIL PLANLAMA
Bu parkı yapanlar; mimarıyla, mühendisiyle, başkanlarıyla… Nasıl bir planlama yaptılar ki böylesi üzücü ve acı duruma geri döndüler. Gerçekten çok büyük israf ve çok büyük ayıp bu! Milli servetimizin ziyan edilmesi ve çalışan emekçi kardeşlerimizin emeğinin boşa gitmesi yani vergilerimizin çarçur edilmesini şahsım olarak kabul etmiyorum. Birileri bunun hesabını sormadığı içindir bu; ve hiç bitmedi bu yaşıma geldim.”
UMARIM NİLÜFER BELEDİYESİDE OKUR!
Adının açıklanmasını istemeyen üst düzey devlet yöneticisi okurumuzun e-postasını özetimle aktarıyorum: “Nilüfer Belediyesi önündeki heykelin paslı kaidesi ve zamanı yanlış gösteren saatlerin kusurlarına dikkat çeken birçok yayımınız oldu. Ancak Nilüfer Belediyesi’nin ne kusurlarının giderilmesi yönünde çalışma yaptığını ne size ulaşmış olan ‘gereği yapılacaktır’ açıklaması görememek (size açıklama gelseydi yayımlardınız diye düşünüyorum) gerçekten çok büyük yanlış! Bu yanlışı da gerçek bir hikâye ile bağdaştırarak anlatmak istiyorum. Umarım bu hikâyeyi Nilüfer Belediyesi de okur. Saygılarımla:
KISSADAN HİSSE
“Mimar Sinan, ‘ustalık eseri’ Selimiye’nin inşaatı sonrasında karşısında oyun oynayan küçük çocuklardan birinin arkadaşına “Şu minare eğri yapılmış” dediğini duyar. Çocuğa “Göster bakalım hangi minare eğri olmuş” dediğinde, çocuk “Şu sağ taraftaki minare eğri” diye gösterir. Mimar Sinan çocuğun yanında ustalara talimat verir ve “Bize bir halat getirin” der. Sonra halatın bir ucunu minareye bağlattırır. Küçük çocuğu yanına çağırır ve şöyle söyler: “İşçiler şimdi halatı çekerek minareyi düzeltecekler. Minare düzelince sen de tamam diyerek bizleri uyar.” İşçiler halatı çekmeye başlar ve biraz sonra küçük çocuk, “Tamam düzeldi!” diye bağırır. Mimar Sinan çocuğa “Şimdi tamamen düzeldi mi?” diye sorunca, çocuk da “Evet düzeldi, şimdi daha güzel oldu, bak” diye cevap verir. Ustalar bu olaya anlam veremez. Bunun üzerine Mimar Sinan’ın ustalara söylediği şey neden Osmanlı’nın en büyük mimarı olduğunu küçük bir detayla kanıtlar niteliktedir: “Bu küçük çocuğun kafasındaki minarenin eğriliğini düzeltmeseydik, çocuk caminin yanından her geçerken güzelliğini göremezdi. Kafasındaki minarenin eğriliğine takılırdı. Önlem alınmazsa, dedikodular aslı astarı olmasa bile iz bırakırlar. Böylece caminin adı da eğri minareli cami olarak yayılırdı.”
BU NASIL İŞTİR?
Okurlarımızdan İnci Darenli, özetimle bakınız ne diyor: “İki gün önce Hürriyet Bursa gazetesindeki köşenizde bir okurunuzun Güzelyalı Mahallesi’nin toplanmayan çöplerine değindiği yazınızı okumuştuk. Bunu ben de destekliyorum. Şikâyetlerimizin muhatabı olan Mudanya Belediyesi, özellikle çevre temizliği konusunda cidden çok duyarsız. Bakınız çocuğumun yürüyüş yolunu kesen çöp dağı da Güzelyalı Siteler Mahallesi Ertuğrulgazi Caddesi üzerindedir. Soruyorum; bu nasıl iştir?”
KOL KIRILIR YEN İÇİNDE KALIR!
Hürriyet Bursa abonelerinden Leman Uzamaz, diyor ki: “Yıllar önce Kent Meydanı’nın ortasına bir reklam tabelasını sabitlemek için etrafı tuğlayla kaplı içi de toprakla doldurulmuş duraç yapılmıştı. Siz, o tabelanın devrileceğini sonra da duraçın tarihi eser olarak orada kalacağını yazmıştınız! Aynen öyle oldu. Özellikle yılan hikâyesinden beter zemin taşlarıyla Bursa’nın en bakımsız meydanı olan Kent Meydanı’nın tarihi eserine de kavuştuğunu görüyoruz. Çok mutluyuz!”
Leman Hanım. “Kol kırılır yen içinde kalır” atasözümüzü aklıma getirdi bu hikâye…
Paylaş