Paylaş
İnternete, küreselleşmeye karşın, yerellik hâlâ önemli.
Gurur duygusu, özgünlük, kolaylık veya ekonomik kaygılar gibi sebeplerle yerel ürünlerin ve hizmetlerin her zaman daha çok sevileceği öngörülüyor.
Zaten son birkaç yıldır gastronomiden modaya, seyahatlerden dekorasyona yaşam tarzı bu eğilimler doğrultusunda tasarlanıyor.
Özellikle de yeme-içme kültürü üzerinde yerelliğin etkisi hissedilir derecede artış gösterdi, göstermeye de devam ediyor. Dünya mutfağı, füzyon gibi akımlar yerini yöresel yemeklere bıraktı.
Doğal ve organik ve mevsiminde ürünler de bu trendin olmazsa olmazları arasında. Türkiye’de de durum farklı değil. İstanbul başı çekti ama farklı kentlerden de güzel haberler gelmeye devam ediyor.
Tirmis Restaurant
Türkiye turizminin amiral gemisi Antalya’da kısa bir süre önce bir ilke imza atıldı. Barut Grubu’nun oteli Barut Lara’da sadece yöresel ve mevsiminde malzemelerle hazırlanan bölgenin geleneksel yemeklerini sunan “Tirmis” adlı bir restoran açıldı.Tirmis Restaurant adını yörede çok tüketilen çerez, bir cins baklagil (delice bakla) olan “tirmis”ten alıyor. Konuklara önce buz üzerinde tirmis ikram ediliyor. Ardından da yöresel yemeklerin birbiri ardına sunulduğu şölen başlıyor. Susamlı tahinli hibeş, şakşuka, tahinli kemer patlıcanı ezmesi, kömbe, Yelten tarhanası, bulgurlu cive, ıstanazı usulü ev yapımı erişte, tahinli piyaz eşliğinde şiş köfte, elmalı leblebisi üstünde püreli kuzu silkme ve Arap kadayıfı yanında Korkuteli yanık dondurması... Tirmis’in mutfak ve servis ekibi gerçekten çok başarılı. Yemeklerin hepsi lezzetli. Antalya’nın ünlü yaz yemeği “bulgurlu cive” bu seyahatte tadı damağımda en kalan yemek oldu, şimdiden unutulmazlarım arasına girdi. Tirmis’te yemeklerin yanında sadece yerel rakı, bira ve şarap sunulması da çok ama çok isabetli. Eğer her şey dahil paketindeki şarabı içmek istemezseniz yemek eşleşmeli önerilen şarap fiyatları da makul. Alış fiyatının üstüne yarısı koyuluyormuş. Umarım tüm turizm bölgelerinde bu anlayış yerleşir. Her tesiste en az bir yöresel yemeklerin sunulduğu restoran açılır. Ve en önemlisi çeşit azaltılıp, kalite çıtası yükseltilir...
Butik anlayışla kitle turizmi
Barut Lara bugüne dek beş yıldız da olsa ‘her şey dahil’ kitle turizmi hakkındaki tüm olumsuz önyargılarımı yerle bir etti. Burası şimdiye dek gördüğüm örneklerden farklı bir yer. Otelin çevresine yürüyüş alanı yapılmış. Küçük bir korusu var, nereye baksanız bir ağaç bir çiçek görüyorsunuz, her taraf yemyeşil. Sokak kedileri için ev yapmışlar, o bile beş yıldız konforuna sahip. Otelin, turizmin zorda olduğu bir dönemde ve henüz sezon açılmadığı halde yüzde 60 dolu olması boşuna değil. Konukların büyük bir bölümü Alman, ardından da Ruslar geliyormuş. 30 yıl önce Side’de Cennet Motel’i açan Barut’lar bugün bölgenin en saygın turizmci ailelerinden. Ve bugün Fethiye Side arasında biri Antalya’daki kent oteli Akra Barut olmak üzere 11 tesisleri var. Ahmet Barut “Antalya’da butik anlayışla kitle turizmi yapılabileceğini göstermek istedik” diyor. Türkiye turizminin geleceği de sanırım bu ayrıntıda yatıyor...
45. yaşın kutlu olsun İKSV
1973 yılında Müzik Festivali ile yola koyulan İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı, 45 yıl içinde birbirinden değerli etkinliklere imza attı. Dile kolay, 135 festival, 18 bienal ve 41 özel etkinlik. 10 milyon izleyici ve sanatsever, İKSV sayesinde belki de hayal bile edemeyeceği isimleri, grupları, sanatçıları İstanbul’da izleme fırsatı buldu.
İKSV 45 yılı anlatan özel bir film serisi de hazırlamış. Serinin ilk filminin gösterimi Nejat Eczacıbaşı Binası’nda Yönetim Kurulu Başkanı Bülent Eczacıbaşı’nın ev sahipliğinde 15 Mayıs’ta düzenlenen gecede yapıldı.
Eczacıbaşı’nın vurguladığı gibi İKSV “45 yıldır kültür ve sanat aracılığıyla hem Türkiye’yi hem de dünyayı daha iyi bir hale getirmek için çalışıyor”. İyi ki varlar...
Sultanahmet’te Ege Rüzgarı
Four Seasons Sultanahmet’te bir süredir devam eden “Yöresel yemekler ve şefler” konseptinin mayıs ayı konuğu Ege yemekleri ve Şef Zeliha İrez’di.
Eski milli atlet, Sapanca’daki Zeliş’in Çiftliği’nin sahibi ve Alaçatı’da restoranı olan Zeliha İrez, otelin
mutfak ekibiyle birlikte geleneksel Ege mutfağına kimi zaman sadık kalarak, kimi zaman yerel ürünleri yorumlayarak lezzetli ve yaratıcı yemeklere imza atmış.
İrez’in hazırladığı Ege mutfağına özgü erik soslu pancar, sinkonto, havuçlu fava, zeytinyağlı çağla, çalkalama, tahinli patlıcan salatası, sıyırma, çığırtma, yabani otlu börek, sarhoş sardela, Rum usulü dana dil gibi yemekleri denemek istiyorsanız bu akşam ya da bir pazar akşamı fırsat yaratın derim.
Hatta önden
küçük bir “Tarihi
Yarımada” turu yapın...
Paylaş