Paylaş
O sakinliği, dinginliği, makyajsız doğal hali, hatta hüznü bana çok daha gerçek gelir.
O kasabayı, kenti, köyü daha iyi tanıdığımı düşünürüm.
Bu yılbaşını da ailece Göcek’te geçirmeye karar verdik. Bugüne dek eylül sonrasında Göcek’e hiç gitmemiştim. Birçok yer kışın kapalı ama açık olanlar da yetiyor. Muhteşem bir beş gün geçirdik.
Doludizgin yağan yağmur, kapkara bulutlar, gök gürültüsü ardından pırıl pırıl, ılık bir kış güneşinin birlikteliği tam bir terapi gibi geldi 2017’ye veda ederken.
Yurtdışında okuduğumuz dönemde de arabayla yaz tatillerinde Türkiye’ye dönerken Almanya ve Avusturya Alpleri’ndeki yemyeşil bir cennete dönüşen kayak otellerinde aynı keyifle konaklardık.
Mevsim dışı tatillerin fiyatları neredeyse yarı yarıya düştüğü için ekonomik tarafı da var.
Aynı zamanda tüm yıl kapılarını kapatmayan, ekibini dağıtmayan tesislere de katkısı büyük...
SIRA DIŞI BİR OTEL MÜDÜRÜ
Göcek’te Rixos Premium’da konakladık. Daha önce de bir kez gelmiş, yaz sonunda keyifli bir hafta sonu geçirmiştik. Bir ay kadar önce otelin genel müdürü değişmiş. Yeni Genel Müdür Dr. Serdar M. Baş, uzun süredir büyük otellerde hasret kaldığımız bir anlayış getirmiş, konuklarını ev sahibi gibi ağırlıyor.
Sıcak, ilgili, özenli ve aynı ölçüde mesafeli. Gözü servis elemanları, konuklar arasında gidip geliyor. Belli ki işini tutkuyla yapan özel biri diye düşündüm, yılbaşı gecesi telaşı bittikten sonra da oturup sohbet etme fırsatı bulduk.
Serdar Bey neredeyse 30 yıllık turizmci. İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi’nden mezun olduktan sonra İşletme Fakültesi’nde Turizm İşletme İhtisası Programı’nı bitirir. Mesleğe de Club Aldiana Side’de stajyer olarak adım atar.
Sonra Alarko’nun turizm yatırımlarında denetçi olur. 1989’da doktora yapmak üzere Avusturya’ya gider.
Yaz tatillerinde Royal Caribbean Cruise Line’a ait gemilerin restoranlarında bulaşıkçılıktan garsonluğa her türlü işte çalışır.
Viyana’da bir restoranın müdürlüğünü yapar, 1993’te Türkiye’ye döner. Club Aldiana Fethiye’nin Hillside Beach Club markasına dönüşme sürecini yöneten ekip içinde yer alır.
Daha sonraki yıllarda bölgedeki birçok beş yıldızlı turistik tesisin genel müdürlüğünü yapar.
Fethiye’de Ece Saray ve Ece Marina’yı kurar. 2008’de aldığı bir teklifle 10 yıl sürecek ikinci yurtdışı dönemi başlar. Mısır, Katar gibi ülkelerde çalışır.
Şimdi ise Rixos Göcek’in başında. Burayı yazları olduğu gibi kışları da cazibe merkezi bir buluşma noktası, daha doğrusu yenilenme, arınma mekanı yapmayı hedefliyor.
SPA, masaj, hamam, orman içi yürüyüş, doğal, mevsiminde ve yerel ürünlerle sağlıklı, istenirse kişiye özel menülerden oluşan bir program kent yaşamının mekanikliğinden bunalan insanlara nefes aldırabilir...
YEMEKLER ÇOK İYİYDİ
Rixos Göcek’in baş aşçısı da değişmiş. Restoranların başına deneyimli şef Hasan Hüseyin Taşkıran gelmiş. Yazın açık olan Daidala Balık Lokantası’nın başındayken tanıdığım genç şef Selçuk Avinal ve Ali şef olmak üzere tüm mutfak ekibi de çok iyi.
Şanslıydık, otel kalabalık olmadığı için Hüseyin şef ve ekibi bize özellikle akşam yemeklerinde gerçek bir şölen yaşattı. Sabah erkenden halden alınan, başarıyla ızgara edilen balıkların, taze deniz ürünlerinin, yöresel ot kavurmalarının tadı hâlâ damağımda. Tabii otelin ünlü mantısını da ihmal etmedik.
Yılbaşı menüsü de İstanbul’un beş yıldızlı otellerini aratmayacak denli özenle oluşturulmuştu. Tüm yemekler başarılıydı ama kestaneli pilav üzerinde gelen hindi ise son yıllarda yediğim en yumuşak en lezzetli hindiydi diyebilirim. Servis ekibi de çok iyiydi. 150 kişilik yılbaşı yemeği hiç aksamadan başladı ve bitti.
Özcan Restaurant
Göcek sahildeki restoranların büyük bölümü kapalı ama Rixos’un ön büro görevlisi Kerem Erus’un önerisiyle gittiğimiz balık restoranı Özcan da bu yılın güzel keşiflerinden biri oldu.
Hem balıklar, hem mezeler, hem de otlar çok lezzetliydi. Servisimizi yapan Esat beyin dürüst, içten bir hizmet anlayışı da insanı yemeğin kalitesi kadar etkiliyor. Mekanı Hilmi Özcan 17 yıl önce açmış. İki ay kadar kapatıp, tamir işlerini bu arada yapıp mart ayı içinde tekrar açacaklarmış...
Tam bir kaçış noktası
Didem ve Cem Ergin’in, Göcek’in sırtlarında orman içinde eski Gökçeovacık köyündeki (bugün mahalle) D&C Göcek Hotel de bir diğer kaçış noktasıdır.
Önce kentten kaçıp kendi evlerini yapmışlar. Sonra da birbirinden bağımsız dört odadan oluşan yalın ama türlü konfora sahip butik oteli üç yıl kadar önce açmışlar.
Bahçede yetişen yeşillikler, dağ meyveleri, komşunun balları, keçi peynirleri, yoğurtları, serbest dolaşan tavukların yumurtalarıyla, Didem Hanım’ın elinden çıkan yemekler de mükemmel. D&C Göcek Hotel de yıl boyunca açık.
Urla’nın kış güzelliği
Urla da kışın güzelliğinden hiçbir şey kaybetmiyor.
İskele, Türkiye’de en sevdiğim balık restoranları arasında yer alırdı, şimdi listeye İzmirli arkadaşlarım Hande ve Salim Arslanalp sayesinde keşfettiğim Sahil Restoran da katıldı. Deniz ürünlü şevketi-bostan, tava bebek kalamar, botargalı makarnanın tadı hâlâ damağımda.
Daha ilk gidişte yeniden gitmeyi dört gözle beklediğim yerler arasındaki yerini aldı.
Ve İskele’de karşıma çıkan en güzel sürpriz ise bu yerin sahibinin İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi Devlet Konservatuvarı’nda eğitim gören balerin öğrencim Funda Erboy olduğunu öğrenmem, oğlu Yusuf Erboy ile tanışmam oldu.
1000 üniversite öğrencisi aranıyor
İKSV gençlerin kültür-sanat etkinliklerine erişimini artırmak amacıyla geçen yıl başlattığı İKSV Kültür Sanat Kart projesini bu yıl da sürdürüyor.
Başvurular arasından çekilişle belirlenecek bin üniversite öğrencisi İKSV’nin düzenlediği tüm etkinliklerde geçerli olacak 250 TL değerinde İKSV Kültür Sanat Kart’ın sahibi olacak.
Öğrenimini Türkiye’de sürdüren 18-25 yaş arası üniversite öğrencileri, 8-28 Ocak arasında http://kultursanatkart.iksv.org adresi üzerinden İKSV Kültür Sanat Kart için başvuruda bulunabiliyor.
Paylaş