Paylaş
Doğaya şükranlarımızı sunuyoruz
Madalı Keçi Çiftliği peynirlerini ortak bir arkadaşımızın önerisiyle keşfettim. Hem ailenin öyküsü hem de son yıllarda tattığım en dengeli, en lezzetli keçi peynirleri olması beni çok heyecanlandırdı.
Filiz Taşköy, birçoğumuz gibi çocuklarının sağlıklı beslenmesini sağlamak için yıllarca doğal beslenme kaygısıyla memleketleri Konya Beyşehir’den İstanbul’a erzak taşır. Öğretmenlikten emekli olmasının ardından da radikal bir kararla Konya’nın Beyşehir ilçesine, doğduğu topraklara döner.
Eşinin 10 yıldır sevdirmeye çalıştığı keçi çiftliği projesini hayata geçirir.
Tabii çok acemilik çeker, pişman oldukları dönemler de olur ama ailece ‘yola devam’ derler.
210 adet Hollanda’dan getirilen Saanen ırkı keçi, 120 oğlakla süt ve peynir üretimine başlarlar. Bu arada GSÜ İşletme mezunu ve Paris’te lisans üstü eğitimini tamamlamış olan kızları ve Amerika’dan dönen kardeşleri de ekibe katılır, bir aile şirketi kurarlar.
Peynir çeşitleri
Madalı Çiftliği’nin salamura beyaz peynir, az tuzlu kuru tuzlama ve sade, cevizli, çörekotlu, fesleğenli, kırmızı biberli olmak üzere tulum peynirleri var. Ben tüm çeşitleri denedim. Bu lezzet ve kaliteyi sürdürdükleri sürece keçi peyniri söz konusu olduğunda fiyatları da çok makul olduğu için başka arayışlara gireceğimi sanmıyorum. Favorilerim ise az tuzlu kuru beyaz peyniri, sade, cevizli ve çörekotlu tulumları...
www.madalikeciciftligi.com
Sadece doğal şirden mayası
Peynir üretiminde doğal olan şirden mayası kullanıyor, sütün hiç yağını almadan, hiçbir koruyucu katkı maddesi kullanmadan, salamurada saklayarak geleneksel yöntemler ile peynir üretiyorlar.
Filiz Hanım “Ne denli başarılı olabileceğiz bilemeyiz ama biraz da kurtuluşu büyük şehirlerde aramak yerine bu şehirlerdeki yığılmayı önlemek, topraklarımızı inşaat alanı olmaktan kurtarmak, üretim yapmak ve bu şekilde doğaya katkı sağlamak üzere yola çıktık” diyor.
Bir öncü
Sekiz yıl önce yaşamında radikal değişiklikler yapmaya karar veren Funda Baltalı aile yadigarı yazlık evlerinin yanında keçi çiftliği kurmaya karar verir. Çanakkale’den yerli keçi alır. Sağlıklı, verimli bir cins elde etme çalışmaları, tesis kurma, üretim derken aradan beş yıl geçer. Büyük bir market zinciriyle anlaşır. Çok zor bir süreçtir. Ama o pes etmez. Geçtiğimiz aylarda Funda Baltalı’nın çiftliğini ve üretim tesislerini dolaşmaya gittim. Funda hanımla uzun uzun sohbet ettik. Yazının başlığı da ona ait...Baltalı’nın tüm peynir çeşitleri sadece keçi sütüyle üretiliyor. Ürün gamında günlük pastörize süt, uzun ömürlü UHT süt, büş, tulum, kaşar armola gibi peynirleri süzme yoğurt, tereyağı ve kefir var. Keçi sütleri alerjisi olan çocuklar için doktorlar tarafından öneriliyormuş.
Birlikte daha lezzetli
Kitchenette, günün her saatinde gidilecek bistro tarzı rahat yemek konseptiyle 11 yıl önce açıldığında ilgiyle karşılanmıştı.
Sonra bu tarz yerlerin birçoğu gibi menüden servise özen ortadan kalkınca cazibesini yitirdi.
Son dönemde D.ream Grubu bu durumun farkında olmalı ki, tüm Kitchenette’lerin mutfağını yaratıcılığına ve pratikliğine çok güvendiğim ünlü şef Hazer Amani’ye teslim etti.
Amani, “Birlikte Daha Lezzetli” sloganıyla menüyü yeniden yorumlamış.
Yemeklerin büyük bölümü ortaya paylaşılacak şekilde tasarlanmış.
Hafta içinde Kitchenette’de ünlü şefle birlikte menüdeki yeni çeşitleri tattık. Üşümüş ve ıslanmış bir halde içeri girdiğimde önüme gelen ‘Fırında domates çorbası’ çok lezzetliydi.
Tam sevdiğim gibi incecik, çıtır, mantarlı pizza da ‘double black burger’ ve ‘lokum burger’i de öyle.
Ama Kichenette Kanyon’da favorim, en büyük yeniliklerden biri olan ‘kızarmış Özbek mantı’ ve ‘ıspanaklı çıtır mantı’ olacak gibi görünüyor.
Menüde ilk açıldığı günden beri büyük talep gören ‘grisinili tavuk şinitzel’, ‘red velvet cake’ gibi klasikler de duruyor.
Onların da lezzet çıtası yükselmiş...
Sürülerin tanrıçası
İstanbullu, bir danışmanlık şirketi sahibi olan Lale Çavuşoğlu, 10 yıl önce Antakyalı bir çiftçi ailesinin oğlu olan Mithat Kuseyrioğlu ile evlenince farklı bir kültürle karşılaşır.
Üç yıl kadar önce de Antakya’ya taşınmaya karar verir. Bölgenin geleneksel peynirlerini çok sever. Ve 2015’te çiftliklerinde yetiştirdikleri yemlerle beslenen ineklerin sütüyle doğal ve katkısız ama bir standardı olan, gelenekselle bilimseli harmanlayan peynir çeşitleri üretmeye karar verir. Markanın adını, Eski Roma İmparatorluğu zamanında sürülerin tanrıçası anlamına gelen Pales koyarlar.
Lale Kuseyrioğlu ve ürünleriyle geçtiğimiz temmuzda Kars’taki Peynir Sempozyu’mu sırasında tanıştım. Lale Hanım’ın amacı sadece Antakya peynirlerini ve süt ürünlerini piyasaya sunmak değil. Yöresel kullanımı da yaşatmaya çalışıyor.
Keçi tuzlu yoğurdu, sürk ve sünme peynirlerinin yanı sıra haşlama peynir, dil peyniri, Duberke, gerçek yayık tereyağı, saf yağ üretiyorlar. Çok heyecanlandıkları ürünlerden biri de raf ömrünü 12 güne çıkardıkları künefelik peynir. Ürünler şimdilik Antakya’nın yanı sıra, İstanbul Sarıyer marketlerde, Nezih Gurme, Eataly Zorlu ve Adana Groseri’de bulunuyormuş.
1000 üniversiteli aranıyor
İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV), 45. yaşını kutladığı 2017 yılına, duyunca çok sevindiğim bir sosyal sorumluluk projesiyle başlıyor.
Gençlerin kültür-sanat etkinliklerine erişimini artırmak amacıyla başlatılan projenin sponsoru Eczacıbaşı Topluluğu.
Öğrenimini Türkiye’de sürdüren 18-25 yaş arası 1000 üniversite öğrencisine, İKSV’nin düzenlediği tüm etkinliklerde kullanabilecekleri 250 TL değerinde İKSV Kültür Sanat Kart hediye edilecek. Başvurular, 23 Ocak-11 Şubat 2017 tarihleri arasında, binuniversiteliaraniyor.com adresi üzerinden yapılacak.
Daha sonraki yıllarda da projeye devam edilecek.
Hedef on binlerce gencin sanata ilgisini artırmak...
Paylaş