Paylaş
GÜL TANTİK EV YEMEKLERİ
Adını damak tadına güvendiğim arkadaşlarımdan duyduğum Gül Tantik’e bir türlü gitme fırsat bulamamıştım. Hafta başında Nuruosmaniye’nin ara sokaklarında yer alan Gül Tantik’e öğlen yemek saatini kaçırıp biraz geç gidebildik.
Yemekler tezgahtan kaldırılmıştı ama “Merak etmeyin sizi aç bırakmayız, yemekler aşağı mutfağa indi, neler kaldıysa size ikram ederiz” diye inanılmaz bir içtenlikle karşılandık.
Gül Hanım’ı sorduk. “Aşağıda mutfakta yarının yemeklerini hazırlıyor annem, isterseniz sizi tanıştırırım hem de yemeklerinizi seçersiniz” cevabını alınca soluğu mutfakta aldık. Hem yemeklerimizi seçtik, hem de Gül Hanım’la sohbet ettik. “Öğle yemeği telaşı yeni bitti, kusura bakmayın dağınıklıktan” dese de Gül Hanım, biz o mütevazı mutfağın temizliğine, düzenine hayran olduk.
Mevsim türlü, tas kebabı, taze barbunya, biber dolma, bulgur pilavı ve lavaş. Her birinde annemin yemeklerinin tadını buldum. Hepsi tam da olması gerektiği gibi pişmişti ve çok lezzetliydi.
Bu arada çocukluğumda yaptığım gibi ertesi günün yemeği için hazırladıkları patlıcan kızartmasından isteyip, lavaşa sarıp yedim.
Kortun ailesi Gül Tantik’i 9 yıl önce açmış. Tantik Ermenice’de teyze anlamına geliyor. Burası tam bir aile işletmesi, anne yemekleri pişiriyor. Eşi, bizi karşılayan oğlu Diran Kortun ve gelini malzeme alımından servise her türlü desteği veriyor. Ayrıca yanlarında profesyonel elemanlar da çalışıyor.
Bundan sonra tarihi yarımadaya, Kapalıçarşı’ya daha sık gitmek için bir nedenim daha var. Mantı, misket köfte, sarma beyti menüde görüp de aklımın kaldığı çeşitler.
Umarım hep böyle dürüst, içten ve temiz kalırlar. Fiyat kalite dengesi tam olması gerektiği gibi.
Birkaç çeşit ortaya söyler bölüşürseniz kişi başı 20-25 liraya çıkabilirsiniz.
SALLOURO OĞLU
Aksaray’daki Salloura Oğlu bölgedeki bir diğer Suriye restoranı. Halep mutfağından örnekler var çoğunlukla. Küçük daracık bir mekan. Kapıdan girer girmez onlarca çeşit tatlı tepsisi gözünüzü alıyor. Burada da tüm çalışanlar Suriyeli.
Yemeklerin ortak özelliği rengarenk, bol baharatlı olması. Suriye ile humus, tahinli patlıcan ezmesi, babagannuş gibi ortak birçok yemeğimiz var ancak yapılış yöntemi ve lezzetleri biraz farklı.
Daha çok tatlıları denedik. En beğendiklerim pişmiş süt, irmik ve peynir karışımının yufkaya sarılıp küçük rulo halinde fırınlanmasıyla elde edilen ‘elatu cibil’ oldu. Aksaray’daki Suriye restoranları ilginç bir deneyim, farklı bir mutfak tanımayı seviyorsanız gitmenizi öneririm. Sadece hijyen koşullarını biraz daha iyileştirseler daha iyi olacak...
ZİNNET
Cevizlibağ’da Topkapı Kültür Parkı Türk Dünyası Evleri içinde olan Zinnet Restoran’a dört beş yıl kadar önce gitmiştim. Uygur yemekleri ağırlıklı olmak üzere Orta Asya coğrafyasından yemekler sunuyorlar.
Bu kez de yine önden pirinç makarnası, havuç, kırmızıbiber, tuz ve arpa sirkesiyle yapılan pintoza salatası ile başladık ve ardından da buharda pişmiş Uygur mantısı ‘Pitir manta’ yedik.
İkisi de ama özellikle salata çok lezzetliydi. Mantı içinde satır etin yanı sıra bol iç yağı kullanıyorlar. Alışkın olmayanlara ağır gelebilir. Zinnet hafta arası genellikle boş olmasına karşın servis yavaş. Menü de gereksiz yere kalabalık, biraz sadeleştirmelerinde yarar var.
TARBUŞ
Bir insan ülkesinden uzakta yaşamak zorunda kaldıysa en çok yemeklerini özlüyor. Bir diğer deyişle yemekleriyle geçmişini hatırlıyor.
İstanbul’da yaşayan, sayıları yüzbinlerle ifade edilen, Suriye’den gelen göçmenler, mülteciler, sığınmacılar özlemlerini giderecekleri restoranları yarattılar.
Bunlar arasında ilklerden biri Tarbuş. Mekanı açan Muhammed Nizar Bitar ile iki yıl önce Kadir Has Üniversitesi’nde ‘Sofrada Diplomasi’ başlıklı yemek sırasında tanışmıştım. Daha doğrusu gecenin yemeklerini öğrenciler ve ekibiyle birlikte kendisi yapmıştı.
Humus, mantarlı ıspanaklı börek, tavuklu ve köfteli frig pilavı, içli köfte ve harisa ve Şam tatlısı gecenin yemekleri arasındaydı. Humus ve frig pilavı en çok aklımda kalanlar.
Bugün Tarbuş’un bildiğim kadarıyla beş şubesi var. Ben Aksaray’da ilk açılan şubesine gittim. Küçük bir yer, bir bölümü dönerci, bir bölümü lokanta olarak servis veriyor. Kızartılmış lavaş, nohut ve yoğurtlu bir yemek olan kıymalı fatteh, haşlama et ve pilav söyledik. Yemeklerin hem görüntüsü hem de lezzeti iyi sayılır. Fiyatlar da ucuz. Kişi başı 22 lira hesap ödedik.
Kantin yemekleri Youtube’da...
Hafta içinde Şemsa Denizsel’in Kantin’inde bir araya geldik. Şef bize yeni açtığı Youtube kanalını anlattı. Çocukluğundan beri mutfakta olan Şemsa da eğitimini farklı alanda yapmasına karşın aşçı olmayı seçenlerden.
19 yıldır lokantası Kantin’de Yeni İstanbul Mutfağı adıyla tanımladığı yemekler yapıyor. Yemeklerini bu mutfağın üzerine kurdu. Kimisini çok klasik yapıyor, kimisini değiştirip günümüze uyarlıyor.
Şemsa, “Şimdi sıra bu birikimimi bir arşiv haline getirmeye geldi. Eğer siz de iyi yemek yapmak, iyi yemeğe dair fikir edinmek istiyorsanız mevsimsel malzeme, yerli üretim ve küçük üreticiye destek olmaya çalıştığım Şemsa Denizsel Youtube kanalıma gelin” diyor...
Güzellik için hayvan deneylerine son
Kozmetik sektöründe her yıl dünya genelinde 500 binden fazla hayvan deneylerde kullanılıyor ve zarar görüyor. Bununla ilgili bir yasa hâlâ yok.
Dünyanın en uzun süreli hayvanları koruma organizasyonlarından biri olarak, hayvan deneyleriyle ilgili sorunlar hakkında otorite görülen Cruelty Free International ve 28 yıldır bu konuya emek veren The Body Shop, işbirliğiyle geçen ay dünya genelinde başlatılan yeni imza kampanyasıyla deneylerin tümden yasaklanması isteniyor.
Bugüne dek hayvan deneylerini durdurmak için yapılmış en büyük kampanya olan “Forever Against Animal Testing” (Daima Hayvan Deneylerine Karşı), dünya çapında 8 milyon imzaya ulaştıktan sonra Birleşmiş Milletler’i hayvanlar üzerinde yapılan deneyleri dünya genelinde tümden bitirecek bir anlaşma yapmaya davet edecek. Kampanyayla ilgili https://www.thebodyshop.com/ban-animal-testing adresinden imza verebilirsiniz.
Paylaş