Etkinlikler ve festivaller ayı

Çünkü tarih boyunca farklı uygarlıklara ev sahipliği yapmış bu toprakların mirasının taşıyıcıları olarak kendimizi anlatmak, sahip olduğumuz zenginliği, insan kalitesini gösterebilmek önemli. Gastronomi kültürümüzle marka bir ülke olmak, hak ettiğimiz değeri görmek de istiyoruz.

Ama en önemlisi de bu etkinliklerin tanıtım kadar yerele teşvik ve destek amacıyla yapılıyor olması. Bugün büyük ya da küçük her birinin katkısının önemli olduğunu düşündüğüm etkinlikler ve haberler var sizlerle paylaşmak istediğim...

GIDANIN BEŞİĞİ

Türk mutfağında malzemenin önemini anlayıp Anadolu’nun dört bir yanından ürünleri menüsünde kullanmanın öncülerinden, kurucu şefi olduğu Mikla’yı dünyanın en iyi restoranları listesine sokan Mehmet Gürs, araştırmacı-yazar Cemre Torun ile birlikte Londra’da ‘Yemek konferansı ve bağış etkinliği’ düzenliyor.
12 Haziran Pazartesi günü yapılacak ‘Cradle of food’ ‘Gıdanın beşiği’ diye de çevirebileceğimiz etkinliğin amacı 23 Şubat depremiyle büyük hasar gören Güneydoğu Anadolu ve Kuzey Suriye coğrafyasının mutfak mirasını korumak ve bölgedeki küçük üreticilerin kalkınmasına destek olmak...
Konferansın önceliği bir yandan uygarlığın beşiği olarak adlandırılan, çok kültürlü bu bölgenin mutfak zenginliğini tanıtırken, diğer yandan da yerel üreticileri destekleyerek maddi ve manevi bir sürdürülebilirliğe katkıda bulunmak.
Londra’nın eski balık pazarı olan tarihi Old Billingsgate’de gerçekleşecek etkinliğin öğlen yemeğinde bölgeden ve dünyanın dört bir yanından gelen şefler mutfağa girerek bu yemekleri hep birlikte hazırlayacaklar. Tüm katılımcıların bir sofrada buluşması yemeğin toplumları birbirine yakınlaştırıcı rolünü hiç kuşkum yok bir kez daha gözler önüne serecek.
Biletlerden elde edilen tüm gelir ve bağışlar, İngiltere’de kayıtlı yardım kuruluşu Turkey Mozaik Foundation ve Türkiye’de Hayata Destek Derneği aracılığıyla deprem bölgesindeki kadın üretici kooperatiflerini, küçük ölçekli yerel üreticilere ve çiftçilere katkı için kullanılacakmış.
Şimdilik bu kadar, dünyaca tanınmış şeflerin, yeme-içme yazarlarının katıldığı etkinliğe ilişkin izlenimlerimi, ilgi düzeyini, katılımcılara dair izlenimlerimi Londra dönüşü paylaşacağım...

ÇANAKKALE GASTRONOMİ FESTİVALİ

Son yıllarda Türkiye’de neredeyse her kent mutfağını, yemeklerini tanıtmak için festival düzenlemeye başladı. Bunlardan biri de yöresel ürünler ve yemeklere dikkat çekmeyi hedefleyen ve bir ilk olan Çanakkale Gastronomi Festivali.
‘GastroKale Yöresel ve Etnik Mutfaklar Derneği’ Yönetim Kurulu Başkanı Bahadır Yasa önderliğinde organize edilen etkinliğin ana teması Seferad mutfağı ve yemekleri.
İvet Acu Güney ve Hayim Behmoaras’ın mutfaklarına özgü yemekleri hazırlayıp sunacağı, restoranların, küçük üreticilerin kendilerine ait stantlarda yöresel yemekleri servis edeceği, çocuklara yönelik atölye çalışmalarının da yer alacağı, bugün başlayan festival 4 Haziran Pazar günü klasik müzik dinletisiyle sona eriyor.

Dünyanın en iyi restoran kitabı

Bir başka güzel haber de İsveç’ten geldi. Mehmet Akdağ’ın Sinan Hamamsarılar’la birlikte hazırladığı “7 Mehmet: Hikayeler, Ürünler ve Tarifler” kitabı Gourmand World Cookbook Award’a layık bulundu.
Antalya’nın Türkiye’ye armağanı 7 Mehmet Restoran’ın adını taşıdığı dedesinden başlayarak hikâyesini anlattığı çalışma, ‘Restoran Kitabı’ kategorisinde birinci sıraya oturdu.

Böylesi özenli, tarihiyle, anılarıyla ve yemek tarifleriyle tam bir arşiv niteliğinde olan kitabı hayata geçiren ikiliyi kutluyorum. Güzel bir rastlantı bugün ‘programımızın Antalya’da 7 Mehmet’te çektiğimiz son bölümü yayınlanıyor.
Bir geleneği sürdüren üçüncü kuşak Mehmet Akdağ ve ATSO Yönetim Kurulu Başkanı Ali Bahar’la yaptığımız sohbetimiz saat 14.00’de Kanal D’de.
Bu keyifli sohbeti kaçırmayın...

Antalya’nın Göz’ü

Antalya’nın restoran kültürü turizm anlayışı ve turistlerin beklentileri doğrultusunda yönleniyor denebilir. Yeme-içme eğilimlerine ve restoran çeşitliliğine baktığınızda daha çok Akdeniz ya da dünya mutfağı, et restoranları, meyhane, pub tarzı yerlerin çoğunlukta olduğunu görüyorsunuz.

Deniz kıyısı bir kentte daha çok balık ya da deniz ürünleri lokantası beklesek de Akdeniz’in deniz ürünleri ve çeşitliliği konusunda pek zengin olmadığını akıldan çıkarmamak gerekiyor. Bu yüzden de balık restoranlarının sayısı çok fazla değil ve olanlar da balıktan çok meze ve ardından deniz ürünü ara sıcaklara yoğunlaşıyor.
Bir yıl kadar önce açılan ve ilk kez gitme fırsatı bulduğum Göz Balık da bu tarzı benimsemiş bir restoran. Hardallı levrek marin, peynirli mantarlı karides, ıspanaklı, kremalı şarap soslu karides, karides mantı, köz patlıcan yatağında ceviz ve süzme yoğurtlu atom, istiridye soslu ahtapot gibi mezeleri, ara sıcakları yedikten sonra zaten balık yemeğe yeriniz kalmıyor.
Ancak isteyenler için menüde mevsim balıkları ve et çeşitleri de var. Lara Caddesi üstünde bulunan, Seyhan Polat’a ait mekân 1960’lar 70’lerden kalma müzikleriyle de çok hoş bir yer. Dekorasyon, sunum ve servis de başarılı...

Karayipler’de bir Türk restoranı

Onur Binerbay, Bilkent Üniversitesi Turizm ve Otelcilik mezunu genç bir aşçı. Yurt içinde ve dışında birçok önde gelen restoranda deneyim kazandıktan sonra bir yıl kadar önce de Karayipler’de Akdeniz-Türk Mutfağı ağırlıklı ‘Ada’ isimli bir restoran açmış.
Hindistan, Küba gibi ülkelerin devlet başkanlarını dahi ağırlamış.

Bu yıl ise 1-12 Haziran tarihleri arasında Türk mutfağı farklı yönleriyle tanıtacak pop-up yemekler düzenliyormuş. Soho House Canuan ve Uruguay’da Manzanar Restoran’da etnik sokak yemeklerden örnekler hazırlayacak, Buenos Aires’in en iyi et restoranlarından Cor-Te’de kebap kültürünü anlatan bir sofra kuracaklarmış.

Londra’da ‘Başka Bir Işık

20 yıla yakın bir süredir İstanbul’un değişen çehresini kentin dönüşümünü resmeden, Evin Sanat Galerisi sanatçılarından Setenay Alpsoy’un son dönem çalışmaları ‘Bir Başka Işık Altında’ başlığıyla Londra’da Notting Hill Portobello Road’da bulunan J/M Gallery’de 6 Haziran’a dek sergileniyor. Türkiyeli bir sanatçı özlemi yanı sıra Londralı sanatseverler özellikle de güncel figüratif sanatla ilgilenenler kaçırmasın.