En lezzetli iletişim aracı

Bir ülkenin yemek kültürüne bakarak o ülke hakkında çok şey öğrenmek mümkün.
Zaten bu yüzden gastronomisiyle markalaşma yolunu seçen ülkelerin sayısı her geçen gün artıyor.
Gıdaya, toprağa ve doğaya saygı, küçük ölçekli organik tarım, atıksız mutfak, yerel ve mevsiminde üretim tüm dünyanın kabul ettiği ortak dil ve anlayış haline geldi.
Ülkelerin işbirliği politikaları, turizmi bu ortak dil üstünden de belirleniyor. Yiyecek ve dış politikanın kesiştiği noktada yer alan, sözsüz iletişim aracı mutfak diplomasisi / gastro diplomasi geçmişten bugüne geçerliliğini ve gerekliliğini sürdürüyor.
Hafta başında Kayseri’de tam da bu çerçeveye uyan çok hoş bir buluşma gerçekleşti. Sunolus Boutique Hotel’de, Vinolus’un kurucusu Oluş Molu ve JRE Slovenya temsilcisi Gasper Puhan işbirliğiyle Slovenya’nın mutfak kültürünü tanıtmak, iki ülkeyi yakınlaştırmak ve ekonomik ilişkileri güçlendirmek amacıyla yemek daveti verildi.

Ljubljana’daki Michelin yıldızlı Atelje’nin şefi Jorg Zupan’ın yemek yaptığı geceye iki ülkeden iş insanları, turizmciler ve gazetecilerin yanı sıra Slovenya Büyükelçisi Primoz Seligo’nun davetiyle Hırvatistan, Karadağ ve İrlanda Büyükelçileri de katılmıştı.
Zupan’ın restoranında sunduğu yemeklerden bir seçki yaptığı hem yaratıcı hem de lezzetli tadım menüsüne Vinolus bağlarında üretilen organik şaraplar eşlik etti.

Şef Zupan’a yemekleri hazırlarken restoran ekibinin yanı sıra İstanbul’dan gelen Altınbaş Gastronomi Bölümü Şefi ve öğrencileri de yardım etti. Baştan sona yer aldıkları etkinlik onlar için de büyük bir deneyimdi.
Büyükelçiler ve Slovenya’dan gelen konuklar Arkeoloji müzesi, Talas ve Erciyes’e gittikleri küçük Kayseri turundan ve Sunolus’un mutfağında yapılan su ve yağ mantısı gibi yöresel yemeklerden çok etkilenmişler.

JRE/ Jeunes Restaurateurs, genç şeflerin dahil olduğu, bugün 16 Avrupa ülkesinde 180’i Michelin yıldızlı olmak üzere 350 restoranın yer aldığı bir sistem.
Oluş Molu’nun davetiyle Türkiye ile de bağ kurmuş oldular. Buluşmanın Slovenya’da yine bir butik otelde yapılacak ayağına Türkiye’den de genç bir şefin katılması planlanıyor...

BİLİMDE KADIN OLMAK

Eczacıbaşı Topluluğu’nun 62 yıldır verdiği Tıp Onur Ödülü’nü bu yıl Özlem Türeci ve Uğur Şahin almıştı, ancak ödüllerini almak üzere Türkiye’ye gelememişlerdi.
Hafta içinde BionTech’in Kurucu Ortağı ve Tıbbi Araştırmalar Baş Yöneticisi Dr. Özlem Türeci, topluluk çalışanları ile çevrim içi bir toplantıda bir araya geldi, “Bilimde Kadın Olmak” üzerine düşüncelerini paylaştı. Kadın gazeteciler de bu sohbete davetliydi.
Özlem Türeci’ye göre bilimde kadınlar henüz yeteri kadar temsil edilmiyor. Cinsiyet eşitliği yok. Ancak bunun ötesinde inovasyon yaparken çeşitliliğin çok önemli olduğunu, buna cinsiyet çeşitliliğinin de dahil olduğuna dikkati çekiyor.
Bu arada BionTech’te çalışanların yüzde 45’ini kadınlar oluşturuyormuş. Ama bu planlı değil doğal gelişmiş.
Türeci’nin çalışan kadınlara önerisi “Öncelikle sevdiğiniz işi yapın. Varmak istediğiniz hedefe ulaşmak için her ne türlü olursa olsun karşılaştığınız engeller sizi yıldırmasın, yolunuza devam edin...”

ÖZEL BİR KADIN GİRİŞİMCİ

Vinolus markasının ardındaki isim Oluş Molu’yu uzaktan tanırdım. Kayseri’de organik üretiminin öncüsü olduğunu bilirdim. Ama gerçekleştirdiklerini görünce saygım daha çok arttı.

Oluş Hanım, Kayseri’de tekstil ve enerji sanayisinde yatırımları olan Molu ailesinin üçüncü kuşağı. Hacettepe Üniversitesi Biyoloji Bölümü’nde eğitim aldıktan sonra aynı bölümde asistan olarak görev yapmış. Ardından Tarım ve Orman Bakanlığı’nda çalışmış.
14 yılın ardından Ankara’dan ayrılarak doğduğu topraklara dönmüş. Ailenin 2500 dönümlük çiftliğinde, yaz tatillerinde gittiği yayla evinde yaşamaya başlamış. Ve hayal ettiği organik tarıma yönelmiş.
Yerli buğday cinslerinden ekiyor, hayvan yetiştiriyor. Unlarını, ekmeklerini, peynir, yoğurt gibi süt ürünlerini de kendisi yapıyor. Ayrıca 250 dönümlük bağda sofralık ve şaraplık üzüm üretiyor; bir de 45 bin şişe kapasiteli şarap üretim tesisi var.
Oluş Molu, 10 yılı aşkın süredir üretim yapmasına, yurtiçinde ve dışında organik şaraplarıyla madalyalar almasına karşın henüz yolun başında olduğunu düşünüyor. Kendisi için rol model olan, çiftliğin yarıdan fazlasını hatıra ormanı yapan dedesinden, babasından, at yetiştiricisi olan annesinden devraldığı bayrağı tam anlamıyla ileriye taşıyor.
Oluş Hanım, aynı zamanda bir sivil toplumcu. Rekabete değil işbirliğine dayanan bir sistemin yararına inanıyor. Organik Pazar’ın kurulmasına öncülük etmiş.
Kapadokya Organik Tarım Üreticileri Birliği Derneği’nin (KAPTAR)kuruluşunu gerçekleştirmiş. Beş yıl da başkanlığını üstlenmiş.
En büyük dileği de organik ürünlerin restoranlarda da kullanılmaya başlaması.
İki yıl önce de Sunolus Boutique Hotel projesini hayata geçirmiş. İçinde restoranı da olan 8 odalı tesisin gastronomi turizminin önemli ayaklarından birini oluşturan Bağ Yolu rotaları için çok değerli olduğunu düşünüyorum.
Hem Kayseri hem de bölge için çok önemli olduğuna inandığım bir diğer projesi ise hayata geçirmek istediği Molu Çiftliği’nin içinde ailenin üyelerine ait sanat yapıtlarının sergileneceği, etkinliklerin yapılacağı bir kültür sanat kompleksi açmak...

KADIN DAYANIŞMASI

Molu çiftliğinde cinsiyet eşitliği de sağlanmış görünüyor. Erciyes Üniversitesi Çevre Mühendisliği Doktora öğrencisi, organik üzüm üretiminin çevresel etkileri üzerine çalışan Kübranur Birtek, Vinolus’un üretim müdürlüğünü yürütüyor. Sunolus Otel’in başında ise yine bir başka kadın Tuğba Tek var. Mutfakta da kadınlar çoğunlukta...