Üç Maymun Oscar’ı kazanacak

"A.R.O.G"un ilk üç günde 1 milyon 350 bin kişi tarafından izleneceğine dair hayli riskli bir iddiada bulunmuştum.

Sevdim bu işi. Şimdi yeni iddiamı açıklıyorum: "Üç Maymun", bu yıl En İyi Yabancı Film dalında Oscar kazanacak.

Ey okur, sakın bu kuluna ’totocu yazar’ yaftası yapıştırma. İşte "A.R.O.G"da olduğu gibi "Üç Maymun" için de sağlam gerekçelerimi sıralıyorum.

Oscar ödülleri, bizdeki Altın Portakal gibi jürinin keyfine göre dağıtılmıyor. Kazananlar 5 bini aşkın Akademi üyesinin oylarıyla belirleniyor ve genelde de açıklanan ödüllere kimsenin itirazı olmuyor. Çünkü hak eden kazanıyor, çünkü Oscar’a gelene kadar filmler iki-üç festivalden geçiyor, gişe başarıları ortaya çıkıyor ve filme dair kamuoyunda ortak bir görüş oluşuyor.

Bu ortak görüş meselesi çok önemli.

Akademi üyeleri, halkın ve medyanın nabzını tutmaya çok önem veriyor. Yani filminiz ne kadar iyi olursa olsun, bir şekilde isminizi ABD kamuoyunda ve medyasında duyurmanız lazım.

İşte tam da bu noktada lobi ve PR çalışmaları devreye giriyor.

"Üç Maymun"un ödül almadığı festival kalmadı. Avrupalı eleştirmenler "Üç Maymun"u yere göğe sığdıramıyor.
Nuri Bilge Ceylan da Cannes’daki zaferiyle bir dünya markası olduğunu kanıtladı.

Şimdi yapılması gereken "Üç Maymun"un adının ABD medyasında, kamuoyunda ve sinema çevrelerinde etkili bir şekilde duyurulması.

Tamam, Ceylan’ın "İklimler" filmi, ABD’de gösterime girdi ama yeterli değil.

Filmin yapımcısı Zeynep Özbatur, şimdilerde zor olanı başarmak için kolları sıvadı. Özbatur, çok farklı bir taktikle sahaya çıkıyor. Öyle ABD’de şatafatlı tanıtım partileri düzenlemeyecek. Özbatur, Akademi üyelerinin çok değer verdiği blog yazarları ve sinema eleştirmenlerine filmini tanıtmak için uğraşıyor. Ve en önemlisi PR işlerini Block-Korenbrot şirketiyle yönetiyor.

Bu şirketin başında bulunan Melody Korenbrot’un Akademi üyelerinin üzerinde büyük bir etkisi var. Sıkı durun en önemli ayrıntıyı açıklıyorum: Son iki yıl En İyi Yabancı Film dalında Oscar kazanan "The Lives of Others" ve "Die Falscher" filmlerinin PR’ını da Korenbrot yaptı. Korenbrot, inanmadığı bir iş için hayatta devreye girmez. Çünkü Korenbrot bu işi para için değil, prestij için yapıyor ve "Üç Maymun"la üst üste üçüncü kez Oscar kazanmayı çok istiyor.

"Üç Maymun" büyük bir başyapıt. Ben Zeynep Özbatur’un zeki PR çalışmalarıyla "Üç Maymun"un Oscar’ı kazanacağına inanıyorum.

Satanist evlat Arif’in dramı

Samanyolu TV’de gerçek hayatta yaşanan aile içi sorunları amatör oyuncularla dramatize edip, izleyicilere öğütlerde bulunulan "Hayat Dersi" adlı bir program var.

Muhafazakár kişisel gelişimci Muhammed Bozdağ’ın sunduğu programda geçtiğimiz haftalarda gözü yaşlı anne Fatma ile yoldan çıkmış satanist evladı Arif karşı karşıya getirildi.

Bu üçlünün arasında geçen diyaloglar birçok sitcom’dan daha komikti.

"Sen satanist misin?" sorusuna Arif’ten "Hayır" yanıtını alan Bozdağ, "Her satanist gibi satanist olduğunu inkar ediyorsun, çok üzüldüm..." filan diyordu. Arka fonda acıklı bir müzik çalıyordu, Fatma anne gözyaşlarına boğuluyordu ve metal müzik dinleyen, siyah giyinen, tütsü yakan her genç satanist ilan ediliyordu.

Arif’i canlandıran arkadaşın parmağında Polat Alemdar yüzüğü vardı. Belli ki, Samanyolu TV’de çalışan bir elemandı.

Program sona doğru daha da absürd bir hál aldı. Bozdağ, Arif’e bir kitap uzatıp "Oku" diyordu. Arif de aşka gelip kitabı okudu. Sonra bir de baktık ki, kitap, Bozdağ’ın "Sonsuzluk Yolculuğu" kitabı çıktı. Ne yani şimdi tüm bu şeyler kitabın PR’ı için mi yapılmıştı. Bitmedi, sıra en önemli yere, Arif’e doğru yolu göstermek için yayınlanan gizli kamera görüntülerine geldi.

Görüntülerde iki genç kafalarına maske geçirip, bir kediyi kesiyorlardı. Acaba bu iki genç niye maske takmıştı? Yoksa gizli kamerayla görüntülenecekleri mi içlerine doğmuştu! Odanın duvarındaki "Slayer", "Demon" yazıları da fazla sırıtıyordu.

Samanyolu TV’yi aradım. Görüntülerin gerçek olduğunu, 10 yıl önce çekildiğini söylediler ama bana yine de inandırıcı gelmedi. Çünkü gizli kamera çekimin yapıldığı mekanda yerde Samanyolu TV logolu çanta gibi bir şey vardı.

Muhammed Bozdağ, Arif’e "Kendine gel. İleride o kestiğin kedi senden davacı olacak" diyordu.

Ben de aynı şeyi söylüyorum.

Eğer gizli kamera görüntüleri sahteyse, ileride o kedi sizden davacı olacak.
Yazarın Tüm Yazıları