Sergen Yalçın, daha futbolculuk zamanında bu tür bir sürü esprili, naif açıklamalar yaparak ileride çok iyi bir futbol yorumcusu olacağının sinyallerini veriyordu aslında... NTV Spor’un yeni transferi Sergen, müthiş EURO 2008 yorumlarıyla daha şimdiden Rıdvan Dilmen’e rakip olacağa benziyor.
İzlemeyenler için birkaç örnek verelim de iddiamızı sağlamlaştıralım.
n Ercan Taner: Arda, ligde maçın sonuna doğru hep yorulurdu. EURO 2008’de nasıl son dakikaya kadar ayakta kalıyor?
Sergen: Bizimkiler ilk 60 dakika hiçbir şey yapmıyor da ondan...
n Hakan Ünsal: Bence Yunan takımının ’B’ planı yok...
Sergen: Bence Yunanlıların ’A’ planı bile yok...
n Ercan Taner: Evet Sergen, Çek maçıyla ilgili görüşlerini alalım...
Sergen: Valla 70. dakikaya kadar iki a4 kağıdı not aldım. Ancak 70. dakikadan sonra, yazdıklarımın üzerini birer birer çizmeye başladım.
Sergen Yalçın, tıpkı futbol sahalarındaki gibi kimseyi takmıyor, esprili ve bir o kadar da samimi. Rıdvan kadar olmasa da teknik analizlerinde doyurucu. Daha Portekiz maçı başlamadan, kadroya bakıp bizi kötü sürprizlerin beklediğini açıkladı. Fatih Terim’i en başından beri eleştirme cesareti gösterdi. "Gökhan Zan’ın ne yapacağı belli olmaz" dedi, aynen çıktı. Tıpkı Rıdvan gibi turnuvanın başından itibaren Hamit’in orta sahada oynaması gerektiğini söyledi. O da Çek maçında doğru çıktı.
Hataları yok mu? Var... Bir kere çok hızlı konuşuyor, laflarını yutuyor.Depresif konuştuğu için zekice tespitleri yeterli etkiyi yapmıyor, yorumlarının sonunu getiremiyor. Ama bunlar zamanla aşılacak hatalar. Sergen’in en çok zorlanacağı mevzu ise genel kültür galiba. Urugay’ı Avrupa kıtasına taşıması affedilir gibi değildi.
Yeni trend halk gazeteciliği
Mobil teknolojideki baş döndürücü gelişmelerin, bizim basında yarattığı etki ne yazık ki, "Haberi cep telefonundan mı yoksa gazeteden mi okuyacağız?" sorusundan öteye geçmiyor... Peki ya yurtdışında durum nedir?
Efendim yurtdışında durum; atı alan yine Üsküdar’ı geçti hesabı... Gaste’den Umut Eroğlu’nun haberine göre Msnbc.com, CNN’nin kurduğu iReport.com ve Cyberjournalist.net, cep telefonu ya da kamerasıyla video, fotoğraf ve ses kayıdı yapan herkesi ’halk gazeteciliği’ yapmaya çağırıyor.
’Halk gazetecisi’ olmaya karar veren kişiler de, kendi lokal çevresindeki gelişmeleri haber yapıp bu sitelerde yayınlıyor. Hortum, kasırga gibi doğal felaketlerden tutun da, siyasi gelişmelere kadar her şey bu sitelerde haber oluyor. Bu sitelerde de Youtube’daki gibi bir mantık söz konusu. Haberinizi özgürce yayınlıyorsunuz. Eğer metinde ya da görselde sakıncalı bir durum söz konusu ise sonradan yayından kaldırılıyor.
Hatırlarsınız Bülent Ersoy’un eski eşi Armağan Uzun’un kaçamağının görüntülerini mekan sahibi çekmişti. Sanem Çelik-Kudret Sabancı’nın cip macerasında gazetecileri çaycılar çağırmıştı. Bunlar gibi daha bir çok örnek var. Hazır bu kadar haberci olmaya meraklı insan varken ’halk gazeteciliği’ne soyunacak bir haber portalı Türkiye’de çok tutar diyorum, özellikle de magazin basınında.
Terim’in gençliğini bilirim
EURO 2008 vesilesiyle ailecek Selçuk Manav hayranı olduk... Manav’ın sorularını dönüp dolaştırıp ’soyunma odasında neler yaşandı’ klişesine bağlamasını, Arda’yı ağlatma çabasını, "Blick gazetesi, ’Türkleri kebap yapıp yeriz’ diyor ne diyeceksin Volkan" vari zorlama provokasyon çalışmaları bayağı eğlenceliydi. En eğlencelisi ise Kazım Kazım’la yaptığı röportajdı.
Sıkı durun, Manav’ın çevirisiyle Kazım’ın sözlerini aynen aktarıyorum: "İnanılmaz bir maçtı, artık bundan sonrasını düşüneceğiz. Hırvatistan’ın çok iyi bir teknik direktörü var... Bilic, bana Fatih Terim’in gençliğini hatırlatıyor. O yüzden işimiz hiç kolay değil." Tamam, canlı yayın heyecanı, stresi diye bir şey var. Her türlü çeviri hatasına eyvallah da... 22’lik Kazım, 55’lik Fatih Hoca’nın gençliğini nasıl hatırlar, sevgili Manav! Yoksa yeni bir Bülent Karpat, Orhan Ayhan efsanesi mi doğuyor?