Bayramda Antalya’da bir otelde verdiği konser öncesi yapılan vergi denetiminden şikayet eden Özcan Deniz, "Her bayram vergi denetmenleriyle kuliste merhabalaştıktan sonra sahneye çıkıyoruz. Sakladığımız bir şey yok." demiş...
Kuliste vergi denetiminden geçmeyi hiçbir sanatçı istemez ama ben yine de maliyecileri haklı buluyorum. Neden mi? İşte yanıtı:
Kelebek’in salı günkü "Reklam arası tahsilat" manşetindeki fotoğrafı hatırlayın. Bülent Ersoy, "Popstar Alaturka"nın reklam arasında yardımcısı olan yaşlı kadınının poşet içinde getirdiği 50 YTL’lik desteler halindeki paraları sayıp, yanındaki saz arkadaşlarına paylaştırıyordu. Ersoy, canlı yayın arasında saz arkadaşlarına bayram harçlığı vermeyeceğine göre, bu paranın bayramda sahne aldığı otelden gelme ihtimali yüksekti. Ki, Kelebek’teki haberde de bu ihtimalden bahsediliyordu ve Ersoy’dan da konuyla ilgili herhangi bir açıklama gelmedi.
Ersoy’un EFT servisinden haberi olmayabilir, belki de çıktığı ekstranın vergisini, parayı getiren yaşlı teyzeyle maliyeye göndermiş de olabilir, bilemiyorum ama bu ülkede ödemelerin artık bankalar aracılığıyla yapıldığını iyi biliyorum.
Bize bu vergi numaralarını boşuna mı verdiler?
Kelebek’in tek bir karede özetlediği gibi manzara ortada; Türkiye’de sanatçılar vergi konusunda yeterince denetlenmiyor, özelikle de çıktıkları ekstralarda. Yani Özcan Deniz’in moralini bozmasına hiç gerek yok.
Maliyeciler az bile yapıyor.
Hakan Can: Futbol eğlence oyunudur.
Ahmet Çakar: Ne eğlencesi kardeşim? Eğlence istiyorsan sirke git!
H.C.: Ben, takımım yenildiğinde bile oynanan futbolla eğleniyorum.
A.Ç.: Bak, eğlence oyunu nedir bilir misin? Eşli piştidir, golftür... Geçen gittim Antalya’ya verdiler elime bi sopa...
n "Fikirlerime ihtiyaç olmadığına göre her şey yolunda demektir."
(Eski MHK Başkanı Ahmet Güvener, görevden ayrılışının isabetli bir karar olduğunu belirtirken...)
n "İnsan eti çok lezzetli. Domuz etine benziyor, ama daha sert."
(Bir bilgisayar uzmanını öldürüp yiyen ve ömür boyu hapis cezasına çarptırılan Alman vatandaşı Armin Meiwes, verdiği röportajda bir gurme edasıyla kurbanının lezzetinden bahsediyor. Meiwes etleri kızartırken baharat eklediğini de açıkladı.)
n "Ukalalık gibi algılanmasın ama kendimi kıymetli bulduğum için, fazla arkadaşım yok."
(Evet, Cansu Dere, ukalalık etmişsin...)
n "Olmaz olsun böyle komşular!"
(22 yıllık karısı komşusuyla kaçan, bir yıl sonra da iftar yemeği getiren bir başka komşusu kızına tecavüz eden Mersinli M. Ali Ş.’nin feryadı...)
n "Arapları benzin istasyonu sandık."
(Eski ABD’li Orgeneral John Abizaid, Irak Savaşı’nı eleştirirken...)
n "Süper sonuç..."
(Özcan Deniz, Türkiye’nin Moldova karşısında aldığı
1-1’lik beraberliği değerlendirirken...)
RTÜK’e rağmen Kurtlar Vadisi
TV eleştirmeni Yüksel Aytuğ, "Kurtlar Vadisi: Terör" dizisinin çekilen ancak RTÜK ve kamuoyunun baskısıyla gösterilmeyen ikinci bölümünü yayınlama kararı alan Show TV’nin genel müdürü Saner Ayar’a soruyor: "RTÜK’ün yeni bir müdahalesi olabilir mi? Kendileriyle bu yayın için görüştünüz mü?"
Ayar da cevap veriyor: "Hayır, görüşme ihtiyacı hissetmedim. Bugünün konjonktürü göz önüne alındığında bir itirazları olacağını sanmıyorum..."
Konuyla ilgili benim de naçizane birkaç sorum olacak:
Bugünkü konjonktür ne?
Yanıt: Her gün bu vatan için şehit düşen evlatlarımızın yarattığı üzüntü ve tepki ortamı.
Ayar’ın bu tartışılan bölümü önceki gün ekrana getirme nedeni ne?
Yanıt: Yayından elde edilecek reklam gelirinin Mehmetçik Vakfı’na bağışlanması.
RTÜK’ün daha önce yayından kaldırttığı ikinci bölümün ekrana gelmemesi için bir girişimi oldu mu?
Yanıt: Bugünün konjonktürü göz önüne alındığında, nitekim hayır...
Mehmetçik Vakfı’na gidecek her kuruş için kimsenin söz söylemeye hakkı yok. Keşke daha çok para toplansa. Ancak Show TV ve Pana Film’in yardım projesini uygulayış tarzı doğru değil. Farklı projeler ve programlarla da bu yardım yapılabilirdi. Olmadı, "Kurtlar Vadisi: Pusu"nun bir-iki bölümünün reklam geliri bağışlanırdı.
Amaç "Bakın RTÜK izin vermedi ama biz yayınlattık" demek mi?
Son soru: Saner’in RTÜK ile görüşme ihtiyacı hissetmeme güdüsü ileride başka konjonktürler için de geçerli olacak mı?