İstanbul’da 400 köşe yazarı var Ya Amerika’da...

40’a yakın ülkeden 169 yabancı gazeteci her gün ülkelerine Türkiye’den haber geçiyorlar. Çok önemli kalemler! Türkiye’nin yurtdışındaki imajı onların geçtiği haberlerle belirleniyor.

Peki kim bu gazeteciler?

Vs. dergisi şık bir araştırma dosyası hazırlayıp Türkiye’de çalışan yabancı gazetecilerle konuşmuş. Biz Türkiye’yi haber cenneti bilirdik ama onlar aynı fikirde değil. Genelde 301. madde, türban tartışmaları, Avrupa Birliği, Kürt sorunu ve Kıbrıs meselesi haber oluyormuş.

Ama burada da sorun bizdeymiş, simgesel kavgalara takılıp kalıyormuşuz. Today’s Zaman Yazarı Andrew Louis Finkle’ın bu konudaki görüşleri hayli ilginç: "Türbanın bu kadar büyük bir dava haline gelmesini dünyaya anlatmaya çalışıyorsunuz ama anlamıyorlar. Bu simgesel kavgaların yanında insanların gerçek hayatlarını etkileyen eğitim ve sağlık gibi en önemli konuları kimse tartışmıyor..."

Bu noktada kendilerini eleştirenler de var. Turkish Daily News Genel Yayın Yönetmeni David Judson, "Cihangir’de herhangi bir kafeye gidin. Orada genç yabancı muhabirler olur. Bu muhabirler paslaşırlar, yaptıkları işleri kıyaslarlar. Onlara 301 dediğin zaman üç isim biliyorlar: Hrant Dink, Elif Şafak, Orhan Pamuk! Ama şu anda 150’ye yakın 301 mağduru var. Yurtdışında kimse onların isimlerini bilmiyor!" diyor.

Doğrusunu söylemek gerekirse bizim medyada da bu üç isim biliniyor.

Peki yabancı meslektaşlarımız Türk medyasını nasıl değerlendiriyor?

Bu soruya verdikleri yanıtları okuyup özeleştiri yapmakta fayda var diyorum.

İşte o yanıtlar:

Yunanistan Alpha TV Muhabiri Maria Zacharaki: "Medya üzerinde çok ciddi bir baskı var. İfade özgürlüğü konusunda da sıkıntılar var. Yergi içeren karikatür yapılması bile hemen dava konusu oluyor."

Andrew Louis Finkle:
"Türkiye’de mizanpaja çok önem veriliyor. Haberi bir resim gibi görüyorlar. Yazının devamının okunmasını beklemiyorlar. Bu çok kötü!"

David Judson: "Bu ülke, gazetecilik kültürü içerisinde hiyerarşiye çok düşkün. Asker rütbeleri gibi genel yayın yönetmeni, haber koordinatörü, yazı işleri müdürü, şef, muhabir gibi hiyerarşik rütbeler var... Türkiye’de köşe yazarı enflasyonu var. Sadece İstanbul’da 400 tane köşe yazarı var. Tüm Amerikan medyasında bile 400 köşe yazarı yok."

Köşe yazarı enflasyonunda Türkiye’ye rakip ülkeler hangileri acaba?

Onu da haftaya ben yazarım...

Göksel G.’nin filmi çekilmeli

Sekiz market soyan Göksel G.’nin öyküsü, üçüncü sayfa haberi olarak kalmamalı, gündeme damgasını vurmalı, hatta filmi bile çekilmeli. Tabii Göksel G. ifadesinde dürüstse.

Göksel G. Latince öğrenmek ve Yunanistan’da yaşamak için soygun yapmış.

Ben kendisine inandım. İnanmamın iki nedeni var: Birincisi Göksel G.’nin Türkiye’nin sayılı üniversitelerinden birinin sanat tarihi bölümüne girmiş olması. İkincisi ise her sanat tarihi bölümü öğrencisi gibi Yunanistan’da yaşamayı hayal etmesi.

Göksel G.’nin öyküsünde asıl tartışılması gereken bölüm ise eşcinsel olduğu için ailesinin onu evlatlıktan reddetmesi ve bu yüzden maddi sorunlar yaşayıp üniversiteden ayrılmış olması.

Göksel G. birçok eşcinsel gibi iş bulamadığı için fuhuşa başlamış. Fuhuştan kazandığı parayla ancak karnı doyuyormuş ama hayallerinin peşinden gitmek istemiş.

Hayallerini gerçekleştirecek parayı biriktirmeyi o kadar çok istemiş ki, soygun yerinden kaçarken yol masrafını bile beleşe getirmiş. Yüzüne ameliyathane maskesi takıp taksicilere "Ben doktorum, acil hastaneye yetiştir" diyormuş.

Aslına bakarsanız verdiği ifade asılsız çıksa da Göksel G.’nin filmi yapılır. "Olağan Şüpheliler"deki Roger gibi kahvesini yudumlayıp büyük bir senaryo uydurmuş olabilir. Kim bilir...
Yazarın Tüm Yazıları