Hakan Şükür’den yorumcu olmaz

Hakan Şükür, büyük bir futbolcu olduğu kadar enteresan da biri.

Kendi kişisel meselelerini ülke gündemine sokmakta üstüne yok.

Kariyer planlarına, hatta özel hayatına bile bizzat başbakanlarla yaptığı görüşmelerle yön veriyor. Hatırlarsınız, Hakan, rahmetli ilk eşiyle evlenebilmek için araya Tansu Çiller’i sokmuştu. Şimdi de "Siyasete mi atılayım, futbola mı devam edeyim" sorunsalını Başbakan Tayyip Erdoğan’la paylaşıp, sonunda "Stadyum" programına futbol yorumcusu olmakta karar kıldı.

Hakan’ın yorumcu olması ilk bakışta akla yatkın gelebilir.

Galatasaray camiasının bilinmeyen kodlarının şifresi onda... Polemik dersen en kralı vardır.

Ancak bu özellikler Hakan’ı yorumcu değil, spor medyasının tartışma malzemesi yapar.

Futbol yorumculuğu ise farklı bir meziyet.Dikkat ettiyseniz Hakan, futbol kariyeri boyunca, Sergen Yalçın gibi "Niye koşmuyorsun? / Yoruluyorum." vari zeka pırıltısı gösteren beyanatlar yerine hep "İyi oynadık kazandık" benzeri basmakalıp açıklamalar yapmıştır. Bu da onun sıkıcı bir yorumcu olacağının işaretidir.

Hakan’ın başarılı yorumcu olamayacağına dair inancımı güçlendiren en büyük veri ise ünlü futbolcunun yaptığı soğuk espriler.

Hakan’ın espri anlayışı değişti mi bilmiyorum ama Televole’nin spor magazin yaptığı ilk yıllarında insanı çıldırtacak derecede kötüydü.

Hatırlayın... Hakan, Torino’da uzatmaları oynadığı günlerde bir muhabirin Türkiye’ye ne zaman döneceksiniz sorusuna, "Çift okey gelirse dönerim" demişti.

Daha kötüleri de var:

Hakan Şükür: Seni şu suya atsam, batmazsın, niye biliyor musun?

Muhabir: Niye?

H.Ş: Çünkü tipin kayık.

H.Ş: Futbol oynayan kertenkeleye ne denir?

Muhabir: Hııı!

H.Ş: Kertenpele"

H.Ş:
Köfte ile möfte arasında ne fark vardır?

Muhabir: Ne?

H.Ş: Biri kıymadan, öbürü mıymadan yapılır.

Ömer Üründül’ün "Kolektif oyun, tandem, bloklar arası bağlantı" sayıklamalarına bir de Hakan’ın buz gibi esprileri eklenirse "Stadyum" hiç çekilmez.

Erotik ağaçlara ölüm

İran’ın Rezvanşahr bölgesinde erkek ve kadın cinsel organına benzetilen bu 200 yıllık dut ağaçları kesiliyor. Gerekçe ise ağaçların uygunsuz pozisyonda büyümesiymiş, cinsel ilişkiyi hatırlatıyormuş.

Buyurun buradan yakın.

Ağaç bu! Nereden bilsin cinsellik çağrıştıracak pozisyonu.

İnsanın fikri neyse zikri de odur demiş atalarımız. Ancak İran halkı bu ağaçlara bakıp uyarılacak kadar kendinden geçmiş olamaz.

Tabi insanoğlu bu... İstisnalar her zaman mevcut. Misal: İngiltere’de bisikletle cinsel ilişkiye girerken yakalan bir adamın haberi çıkmıştı bir ara.

Bir de bakmaktan bakmaya fark var.

Bu yasakçı zihniyet yeri gelince kütükte, havadaki bulutta dini simgeler gördüklerini iddia edip dünyayı ayağa kaldırır.

Peki bu haberin ana fikri ne? Tabii ki, İran’a bakıp halimize şükredeceğiz.
Yazarın Tüm Yazıları