Paylaş
Konuyla ilgili her iki taraftan da herhangi bir açıklama gelmedi ama herkes bu ayrılışta Caner’in uyuşturucu bağımlılığının başrolü oynadığını düşünüyor.
Bir ara narkotik tarafından gözaltına da alınan Caner medya için güzel bir malzeme ama onun konuşmaya hiç niyeti yok.
Bence Caner konuşmalı ve bir bağımlılık sorunu yaşadığını anlatmalı. Tıpkı Amy Winehouse, Kate Moss, Britney Spears, Lindsay Lohan gibi... Onlar da uyuşturucu ya da alkol bağımlısı ama ayda bir rehabilitasyon merkezine yatıp konserlerine çıkıyorlar, çekimlere katılıyorlar, talk show’larda boy gösteriyorlar. Kısacası normal hayatlarına ve star’lıklarına devam ediyorlar.
Biliyorum burası Türkiye, adama belgeselde Atatürk’ü sigara içerken gösterdi diye bile dava açıyorlar ama medyanın da bu konuda kendi klişelerinden kurtulma zamanının geldiği düşünüyorum. Sanatçıların alkol ve uyuşturucuyla olan sorunlarını ‘skandal’ mantığıyla haber yapma refleksinden kurtulmamız gerekiyor. Caner’e akıl verenler çok bildik bir taktikle sahaya çıkıyorlar. Nedir bu taktik?
Caner bir yıl belki daha da fazla bir süre sessizliğini koru-yacak ve hiçbir şey olmamış gibi bir diziyle ekranlara dönecek. Biz de “Aaa Yaprak Dökümü’nün Şevket’i geri döndü” nidalarıyla onu karşılayacağız. Garanti bir taktik ama ‘unutulma’ gibi bir geri tepme olasılığı da var.
Bence bu noktada Caner’in kamuoyundan kaçmak yerine daha samimi hareket etmesi gerekiyor.
40 yaşında Ermeni olduğunuzu öğrenirseniz
Uzunca bir süredir gündemimizde “Özür Diliyoruz” kampanyası var. Mevzu, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün Ermeni olup olmadığı tartışmasına kadar dayandı. Gül, “Ailem, Müslüman ve Türk’tür” dedi ama CHP milletvekili Canan Arıtman, ırkçılığın doruklarına çıkarak Gül’ü DNA testi yapmaya davet etti. Biliyorum bunlar bizim ek için ağır mevzular ama olayın sanatçı cephesi var, tabii bir de insani boyutu...
Şimdi size çok ilginç bir örnek vereceğim: “Korkuyorum anne” nakaratıyla hafızalara kazınan anti militarist şarkıcı Yaşar Kurt, Taraf gazetesinde verdiği röportajda Ermeni olduğunu 40 yaşında öğrendiğini açıkladı.
Yaşar Kurt’un yaşadıkları hayli ilginç: “Bir gün Arto’yla (Tunçboyacıyan) aramızda çok ilginç bir diyalog geçti. Arto’ya babama çok benzediğini söyledim o da ‘Sen de benim babama benziyorsun’ dedi. ‘İyi de Arto Ermeni aramızda akrabalık da olmaz’ düşünceleri geçiyordu aklımdan. Küçüklüğümden beri babama Rize’ye nereden geldiğimizi sorardım ama o hep konuyu değiştirirdi. Arto ile tanıştıktan sonra bu konuyu tekrar araştırmaya başladım...”
Ünlü şarkıcı daha sonra çok yaşlı bir akrabasına “Biz Karadeniz’e nereden geldik” diye sormuş ve “Dedelerimiz Osmanlı ile araları bozulmuş, Van’dan Karadeniz’e gelmişler” yanıtını alınca da soy ağacını bir dedektif gibi araştırmaya başlamış şu gerçeği öğrenmiş: Kurt’un dedesinin ebeveynleri öldürülmüş ve bu olay başına geldiğinde 10 yaşlarındaymış. Sonra yürüye yüreye Rize’ye gelmiş, bir ailenin yanına sığınmış. Sonraki nesiller de hep kendileri gibi kimliğini gizleyerek yaşamak zorunda kalmışlar. Bunun nedenini Kurt “Çünkü her şeyden evvel hayatta kalmaları gerekiyordu” sözleriyle özetliyor. Kurt, şimdilerde Ermenice öğrenmeye başlamış. Fazla söze gerek yok aslında.
Biz de çocukken “Kuzucuklarım” demesini beklediğimiz Adile Naşit’in Ermeni olduğunu büyüyünce öğrendik!
Okan Bayülgen: Şefkatli bir erkek
Şirin Ediger, Milliyet’te yayınlanan röportajında Okan Bayülgen’le evliliğe uzanan ilişkilerinin temelini “Kültürel ve entelektüel olarak çok iyi anlaşıyoruz. Ortak noktalarımız çok” gibi duymaya alıştığımız cümlelerle özetlemiş.
Benim röportajda dikkatimi çeken ise Ediger’in Okan’dan bahsederken hep kendi babasından örnek vermesi.
Ediger, “Okan çok çok iyi bir insan... Hatta babamdan sonra gördüğüm en mükemmel erkek Okan... Gördüğüm en düzgün insan o diyebilirim” diyor ve bir başka soruda şu açıklamayı yapıyor: “Babam Okan’ı çok seviyor, çok iyi anlaşıyorlar. Onlar öyle iyi olunca ben de keyifleniyorum.” Ediger’in açıklamaları bana “Kadınlar erkeklerde babasını arar” varsayımını hatırlattı. Okan’ın o sert, marjinal profilinin altında galiba şefkatli bir erkek yatıyor.
Paylaş