Bir anne bir evlatla kolkola geldiğinde

Haberin Devamı

Eve gidip annemi acı içinde, saçları dökülmüş, ameliyat izleriyle kaplı gördüğümde bir evlat olarak çaresizliği kalbimin derinliklerinde hissettim. Ben de bir masal mırıldanmaya başladım. Ya ne yapacaktım ki?


Kıpkızıl saçlı, bembeyaz tenli çilli bir çocuktum. Annem ve babam benim ayrı bir odam olması gerektiğine karar vermiş ve beni onlardan ayrı yatmam için ikna etmeye çalışıyorlardı. Ben ise annemin yanından ayrılmak istemiyordum. Işıklar kapandığında hayal gücüm beni en büyük korku senaryolarına sürüklüyordu. Bu durum biraz uzamış ailem endişelenmeye başlamıştı. Yatağın üstünde değil altında uyumayı seven, karanlıktan korkan, parmak emen, garip hayaller kuran bu çocukla ilgili sorunlar olabileceğini düşünmüşlerdi. Beni bir psikiyatriste götürdüler. Herhangi bir sorun yoktu. ‘Hayal gücü fazla yüksek’ bir çocuk olduğum anlaşıldı. Tek başıma yatağa uzandığım anda tavan benim sinema perdem olurdu. Orada uzay gemileri gezer, hayvanlar dolaşır, yıldızlara dokunabilir mesafede olurdu... Bazen ziyaretime korkunç yaratıklar, öcüler, katiller geldiğinde sol başparmağımı emmeye başlar sıkı sıkı kapatırdım gözlerimi...

Haberin Devamı

Deniz biraz deniz


Yazları tek istediğim denize girmekti. Güneş bedenime çarptığı anda kızarmaya ve derim su toplamaya başlıyordu. Defalarca hastaneye gitmiş dayanılmaz acılar çekmiştim. Bir gün sırtım o kadar kötü yanmıştı ki annem krem sürdükten sonra yatağa bile yatamıyordum. Anlaşılan o ki, ne karanlık ne aydınlık bana yaramıyordu. Annem beni koynuna alıp kulağıma bir masal fısıldamaya başladı. Bütün acım yavaş yavaş dinmeye başlamıştı. Ağlamaktan şişmiş gözlerim, yavaş yavaş kapanıyordu. Bir masalın bir hakikati yenebileceğini o zaman anladım.
Yıllar geçti bir seminere girmeden evvel babam telefon açtı bana. Annem kanser olmuştu... Dünyamın başıma yıkıldığı andı. Sahneye çıkmadan evvel derin bir nefes aldım, gözyaşlarımı sildim ve sahneye öyle bir yürüdüm ki.... O sahneyi fethettim. Sonraki günlerde annem kusmaya başladıkça ben anlattım. Annem güçsüzleştikçe ben insanlara güç verdim. Annemin saçları döküldükçe ben karşımdakilere ne kadar güzel olduklarını haykırdım. Annemle yaşadığım hayat beni karanlığa ittikçe ben aydınlık bir geleceğin masalını anlattım insanlara.
Eve gidip annemi acı içinde, saçları dökülmüş, ameliyat izleriyle kaplı gördüğümde bir evlat olarak çaresizliği kalbimin derinliklerinde hissettim. Ben de bir masal mırıldanmaya başladım. Ya ne yapacaktım ki? 25 yaşında ufacık bir çocuktum eninde sonunda. Benim acımı tek geçirebilen şey bir masal olmuştu. Ben de acz içinde annemin acısını geçirmeye çalışıyordum.
Aldım annemi koynuma, ona bir masal anlatmaya başladım. Bambaşka bir dünya masalını... Kılıçlı, lazerli, tüfekli kahramanları yoktu bu dünyanın... En büyük kahramanı annemdi. Üzerimize her karanlık çöktüğünde annem ve ben bütün öcüleri def ederdik beraber. Zaman geçti. Annem defalarca kanserini yendi. Bir masalın bir hakikati yenebileceğini o zaman anladım.
Artık karanlıktan korkmuyorum anne! Bizim masalımızda bembeyaz tenli kızıl saçlı bir çocuk, kahraman annesiyle çıktığı serüvende bütün karanlığı yenecek. Sırf örnek olmak için... Başka evlatların masallardaki kahraman anneler asla vazgeçmesin diye!

Haberin Devamı


Haftanın kalp adımı:


Bir masal anlat annene. Kahramanı o olsun... Asla pes etmeyin karanlığa karşı savaşınızda. Çünkü bir anne bir evlatla kol kola verdiğinde dünyada cennet yaratılır.


Haftanın Gönül selamı:


Bir süre önce bir can üflenmiş bana...
Bir hamur yoğurulmuş evrenin bir köşesinde
İsmi de ‘Metin’ konmuş
Hep borçlu hissetmiş kendini bu dünyaya
Sazlıktan kopan bir ney olmuş
Ödünç aldığı bir ‘can’la
Anlam üflemeye çalışırmış yaşamına
İşte o hamuru yoğuran
Kanseri yenen, beni yetiştiren,
Kahramanım anneme...
Sana söz veriyorum anne!
Başka bir dünya yaratılacak...

Yazarın Tüm Yazıları