Paylaş
GEÇEN hafta Süper Lig’de uyarılara rağmen ısrarla teknik ekibini ve futbolcularını asgari ücretten gösteren 11 takım ile ilgili yazımız paniğe neden olmuş. Hemen, vergi düzeltme başvuruları başlamış. Doğal olarak ülkeye vergi girdisi sağladığımız için sevindik tabii ki.
Tam bu sırada, Prof. Şükrü Kızılot aradı. Çok ilginç bir konuyu gündeme taşıdı. Konu Fatih Terim ile ilgili. Bakın aynı zamanda yazarımız olan ve koyu Fenerbahçeli olduğu da bilinen Şükrü Hoca neler anlattı:
“Hatırlarsanız bir ara aldığı ücreti ve ödeyeceği vergi ile Terim gündemde idi. Ama futbolcularla teknik direktörlerin vergi statüleri birbirinden farklı. Futbolculara yapılan ödemeler, ‘yüzde 15’, teknik direktörlere ve antrenörlere yapılanlar ise ‘en yüksek oranda yani yüzde 35’ oranında gelir vergisine tabi. Fatih Terim’e yıllık 2.5 milyon Euro (yaklaşık 5.7 milyon lira) ücret ödeniyor. Bundan 2 milyon lira gelir vergisi kesiliyor. Maliye Bakanlığı’nın son açıkladığı, “En Çok Gelir Vergisi Ödeyen 100” kişi sıralamasında 100. sıradaki mükellefin bile 1 milyon 989 lira vergi ödediği gözönüne alınırsa, bu da, Fatih Terim’i aslında dereceye sokuyor. Ancak, ücret gelirleri, yıllık beyanname ile bildirilmediği için listede gözükmüyor.”
“Asgari ücretten gösterilen diğer 10 teknik direktöre yapılan ödemeler de en yüksek orandan yani yüzde 35’den gelir vergisine tabi. Yüz milyonlarca lira kazanç sağlayan büyük şirketlerin, kurumlar vergisi oranının yüzde 20 olduğuna, borsada kazanılan milyonlarca liranın vergisinin “yüzde sıfır” olduğuna, 1’e aldığı arsayı 8 yıl sonra katına satanın “sıfır vergisine” baktığımızda, Fatih Terim’e ve diğer teknik direktörler ile antrenörlere vergi yönünden bir haksızlık edildiği göze çarpıyor.”
Abdullah Avcı bilmem hatırladı mı?
TÜRKİYE’de taraftarın ya da yönetimin istediği oyuncuyu oynatmayan teknik direktörlerin nasıl bir topçu ateşi altında kaldığını geçen hafta yazmıştık. Aykut Kocaman’a Alex ve Baroni nedeniyle yaşatılan sürecin aynısının daha ilk maçta Milli Takım’ın hocası Abdullah Avcı’nın da başına gelebileceğini söylemiştik.
Bugün Estonya ile falan önemli bir maçımız var ama kimsenin umrumda değil. Hala, televizyonlarda ince bıçaklarla “Abdullah Avcı kuşbaşı sotelerin” tariflerini izledim. “Neden Selçuk İnan’ı oynatmadın Hocaaa” diye kendisine ayar veriliyordu. Sanki Selçuk oynasa, Hollanda’yı perişan edecektik. Ama ne olur? Bu mahalle baskısına kimse dayanamaz ve bu gece Selçuk’u oynatır. Sonra da yıllardır bildiğimiz malum yalpalama. O olmadı bu. Bu olmadı o.. Ferguson 1000. maçına çıktı, biz daha 1. önemli maçında hocamızı doğradık.
Mesele aynı zamanda ne biliyor musunuz? Hollanda’nın 2. golünde Van Persie’nin yakaladığı gibi pozisyonu aynı zamanda gole çevirebilmek. Hatırlayın, aynı pozisyonda Arda topu dışarı atmadı mı?
Ha, unutmadan, kendimizi dünyanın merkezinde görmekten vazgeçelim. Bahis oranlarına baktım. Bir Türkiye galibiyeti, basit bir matematiksel hesapla Hollanda’ya göre 20-25 kat daha fazla para kazandırıyor. Yani. Hollanda tüm otoriterelere göre, açık ara favori. Tabii ki keşke yenseydik. Ama Peter Pan’ın hayal ülkesi değil burası.
O kadar kendimizi şişiriyoruz ki. Sabırsız başarı nerede görülmüş? Sonra hala Berlin Panteri ile başlayan anılarımızla yaşamaya başlarız. Almanları ne evimizde ne orada yenebildik mi? Hayır. Futbol Türkiye’de taraftarı etkileme sanatından artık biraz da Avrupa’da Türk futbolunu ispata yönelmeli.
Bu arada, bu geceki maçtan açıkçası korkuyorum. Çünkü kuzey ülkelerinin disiplini malum. O nedenle, azami dikkat edilmeli.
Sonuç ne olursa olsun, Avcı için biraz daha sabır. En azından Hiddink’in onda biri kadar.
İstifa saçmalığı
Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç ile ilgili bir süreden beri hala kaynağı belli olmayan çevrelerce “görevi bırakacağı, bıraktığı” yönünde bir spekülasyon pompalanıyor.
Aynı taktik Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu için de geçenlerde denendi. Suat Kılıç’ı yıllardır tanırım. Ne mevki makam ne de başka şeyin peşindedir. AK Parti’de de verilen görevleri eksiksiz ve başarı ile yerine getirdiği için genç yaşta bakanlık koltuğuna oturmuştur. Merak edenlere bizzat söyleyeyim: Suat Kılıç’ın daha yapacak çok işi var ve böyle bir durum Ankara’da konuşulmuyor bile. O nedenle, konu kapanmıştır!
Paralimpiklere adaletsizlik yok
LONDRA’da Paralimpik Oyunları’nda Türkiye toplam 5 farklı kategoride 10 madalyanın sahibi oldu. 1 altın, 5 gümüş ve 4 bronz madalya kazandı. Dünyada tüm ülkeler içinde 43. sırada yer aldık. Olimpiyatların ilk bölümünde 2 altın 2 gümüş 1 bronz ile 32.sırada yer alsak da, Paralimpik ekibimizin aldığı daha parlak bir derece. Yani, başarı için engeller engel değil. Asıl, engelsiz olup olimpiyatlara gidip bir şey yapamamak. Bir süreden beri, madalya alan paralimpik sporcularımıza, diğer sporcuların aldığı aynı ödüllerin verilmeyeceği hatta 1/3’ünün verileceği söylentisi vardı. Bizzat Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç’a sordum. Şiddetle reddetti ve şunu söyledi:
“Kimseden farklı bir uygulama yok. Aksini düşünmek ayıp. Aynısı verilecek. Onların mücadelesi herkese örnek olsun. 10 günden fazla Londra’da orada kaldım, hepsi ile gurur duydum.”
Paylaş