Paylaş
HER şey Karadeniz’in farklı kentlerinden üniversite için İzmir’e gelmeleriyle başlar. Yolları, Dokuz Eylül Üniversitesi Denizcilik Yüksekokulu’nda kesişir. Kenan Yalavaç, Ömer Cürebal, Ateş Okta ve Hakan Özel, 90’lı yıllarda başlayan arkadaşlıklarını üniversitenin ardından Armada Gemi Acenteliği çatısı altında ortaklığa taşır. Denizcilikle başlayan serüven dış ticarete kayar ve Nijerya’ya çimento satarlar. Bu girişimleri onlara çok para kaybettirse de Nijerya pazarından çekilmek yerine, salçadan battaniyeye, bardaktan terliğe birçok şey satarlar. O ülkeden de Türkiye’ye başta susam olmak üzere çeşitli bitkiler ithal ederler. Sürekli yenilik, farkındalık ve girişimci bir ruhla hareket eden dörtlü, bugün İzmir ve Nijerya’da lojistikten inşaata, dış ticaretten keresteciliğe birçok alanda faaliyet gösteriyor. Kara Kıta’da mucizeler yaratan ekip, şimdi de Japonların milli oyuncağı gibi lanse edilen Laq’ın Türkiye distribütörlüğünü alarak Sumo Oyuncak’la güçlerine güç katmaya hazırlanıyor.
Onlara, “Girişimin 4 atlısı” dersek yanlış olmaz. Üniversiteyi okumak için geldikleri kentte hayatları kesişen Kenan Yalavaç, Ömer Cürebal, Ateş Okta ve Hakan Özel, bugün İzmir’in ortaklık ruhuna aykırı önemli bir başarının mimarları. Hem bu başarının sırrını, hem de ortaklığın ortaya çıkış öyküsünü Yalavaç’tan dinledik.
Kenan Yalavaç, tüm ortakların memur ve işçi ailelerde büyüdüğünü belirterek, şöyle devam etti:
Hiç iş yapmadan kapandı
“Ömer’in babası tarımla uğraşıyor. Hakan’ınki astsubay, Ateş’inki ise Ereğli Demir Çelik’te işçiydi. Benim babam Zonguldak’ta Türkiye Taşkömürü Kurumu’nda müdür yardımcısıydı. Yani hiçbirimizin ailesinde müteşebbis yoktu. Benim lise yıllarından itibaren ticarete yatkınlığım vardı. Güveç ve karpuz satmıştım. Hatta işgüzarın biri beni babama şikayet etmiş. O da geldi bizden 4-5 güveç aldı, benim girişimciliğimi teşvik için. 1988’de üniversite için İzmir’e geldim. Ömer Cürebal ile tanışıklığımız burada başladı. Sınıf arkadaşımdı. Ateş Okta ve Hakan Özel ise iki dönem alt sınıfta. Hepimiz Dokuz Eylül Üniversitesi Denizcilik Yüksekokulu’ndan mezunuz. O döneme dayanan iyi bir arkadaşlık vardı. Ben ve Ömer mezun olduktan sonra profesyonel olarak kariyerimize yön verdik. Ben Mersin’de çalışıyordum. Ömer ise Nijerya’da büyük bir çimento firmasının satış sorumlusuydu. Tabii benim 3’üncü sınıfta İzmir’in ilk denizcilik şirketlerinden birini kurma gibi de bir maceram oldu. Bir firmanın İzmir şubesini açtık. Brokerlik yapmaya çalıştık ama tutmadı. Hiç iş yapmadan kapattık. Biz profesyonel olarak çalışırken Hakan ve Ateş 1995’te Armada Gemi Acenteliği’ni kurdu. İkisinin dışında başka ortakları da vardı. Daha sonra o ortaklarla dost bir şekilde yollar ayrıldı ve önce Ömer Cürebal istifa edip Armada’ya ortak oldu. Ben bir süre bekledim. Çünkü korumacı bir felsefeyle bir şey olursa arkada biri durumu kurtarsın mantığı vardı. Ben de dışarıdan destek verdim. Daha sonra ekibe katıldım ve dört ortak birlikte yola devam etme kararı aldık.”
ÇOK PARA KAYBETTİK
Dört ortak, ilk başta Ömer Cürebal’ın daha önceki deneyiminin de etkisiyle Nijerya’ya çimento satar... BU satış pek istedikleri gibi olmaz. Kenan Yalavaç, çimento satışından çok zarar ettiklerini, para kaybettiklerini ve kazıklandıklarını söyleyerek, “Bu aşamadan sonra geri çekilmek yerine pazarı gördük. Büyük bir pazar. 250 milyon kişinin yaşadığı bir ülke. Biz de çimento dışında yeni ürünlere yöneldik ve makarnadan bardağa, battaniyeden lamba ile terliğe kadar birçok ürün Türkiye’den Nijerya’ya götürdük. Dış ticarete ağırlık verdik. Bu ülkede kalıcı olalım dedik ve yıllardır orada yaşayan bir Lübnanlı ile ortak olduk. Daha sonra ise Nijerya’dan Türkiye’ye ne getirebiliriz araştırmasına girdik. Ve susam başta olmak üzere çeşitli tarımsal ürünleri getirmeye başladık. Tamek Salça’yı ilk Nijerya’ya biz sattık. İlk başta ambalajlı götürüyorduk, ama sonra koruma tedbirleri nedeniyle gelen vergiler bizi o ülkede tesis kurmaya itti ve Tamek markasının lisanslı üreticisi olarak orada tesis kurduk. Ama bir süre sonra Çin ile rekabette zorlanınca bu tesisi kapatmak zorunda kaldık. Yine Güral Cam’ın temsilciliğini yapıyorduk. Ama yine Çin ile rekabette bu işten de çıktık. Çin ile yaşadığımız rekabet bizi yeni arayışlara itti. Şu an Nijerya’da anahtar teslim tesis kuruyoruz. Fabrikanın personeline kadar her konuyu biz çözüyoruz. Tesisi kurarken de ekibi Türkiye’den götürüyoruz. Hem Türkiye’ye, hem de İtalya ve Belçika’ya odun kömürü gönderiyoruz. Yine Nijerya’da bir kereste fabrikamız var. İroko ağacını işleyip Türkiye ile Avrupa’ya ihraç ediyoruz. 500 dönümlük arazide buğday, mısır ve soya üretiyoruz. Bunu Nijerya’ya veriyoruz. Ve bugün Nijerya’da birçok alanda faaliyet gösteren ekonominin önemli bir aktörü konumuna geldik” diyerek Kara Kıta’da yarattıkları başarının detaylarını paylaştı.
TESİS YATIRIMI
Nijerya’dan getirdikleri susamı bir süre sonra işleme kararı aldıklarını ifade eden Kenan Yalavaç, 2002’de İzmir Güzelbahçe’de simitlik susam, tahinlik susam ile tahin üretimine başladıklarını belirterek, “Bu iş de bize iç başta para kaybettirdi. Sonuçta biz ticareti biliyoruz, ama üretim farklı bir şeydi. Zamanla öğrendik, para kazanmaya başladık. Önce fabrikayı Torbalı’ya taşıdık. Şu anki tesisimiz kira. Biz genelde her kriz döneminde bir yatırım yaparız. Şimdi de tesisi büyütme kararı aldık ve kendi fabrikamızı inşa etmeye başladık. 2 bin 500 metrekarelik kapalı alanda modern bir üretim tesisi kuruyoruz. Yine Torbalı’da olacak. Bu alanda Genta Tarım olarak faaliyet gösteriyoruz” bilgisini verdi.
YENİ OYUNCAKLARI
Dört ortak hiç durmuyor. Sürekli yeni bir iş, yatırım, ticaret ve üretimin peşinde. Bu alandaki son hamleleri ise Japonların milli oyuncağı olarak lanse edilen LaQ’ın Türkiye distribütörlüğü. Bunun için Sumo Oyuncak’ı kurduklarını dile getiren Kenan Yalavaç, yeni oyuncaklarıyla ilgili şu bilgiyi paylaştı:
“2 ana, 5 yan toplamda 7 parça ile birçok şey yapabileceğiniz bir sistem. Beynin hem sağ, hem de sol lopunu çalıştırıyor. Japonya’da çok yaygın, festivalleri düzenleniyor. Biz de şimdi Türkiye distribütörlüğünü aldık. Şu an internetten satış yapıyoruz. Satış kanalıyla ilgili de çalışmalarımız sürüyor. Yavaş yavaş büyütmek istediğimiz bir iş bu. Piyasada hırpalansın istemiyoruz. 7’den 77’ye herkesin kullanabileceği bir oyuncak aslında. 100, 500, bin ya da 2 bin parçayla dilediğiniz her şeyi yapabilirsiniz.”
AĞABEYLİK MAKAMI
Bu hikayenin 4 kahramanı var. Üniversitede başlayan ve ortaklıkla bugünlere gelen bu dörtlünün başarısındaki sır ise güven... ‘Kimsenin gizli ajandası yok” diyen Kenan Yalavaç, “Ana dörtlü dışında da bizim ortaklıklarımız var. Ve hepsinde de güvene dayalı bir iş ahlakıyla yol alıyoruz. Bir de bir ağabeylik makamı var. Dörtlünün en büyüğü benim. Bu ağabeylik makamını kimse suistimal etmiyor. Geleneksel bir yapıyla yol alıyoruz. Ömer Nijerya’da yaşıyor. O bölgeden sorumlu. Bir dönem Nijerya’da yaşayan ve bugün Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) Türk Nijerya İş Konseyi Başkanı olan Hakan ise dış ticaretten sorumlu. Ateş tarım ayağına bakıyor. Ben ise Türkiye’deki işlerden sorumluyum. Herkes yerini biliyor. Kimse kimsenin sevgisini, saygısını sömürmüyor. Ortaklardan kimse kendi başına iş yapamaz. Ya diğer ortakları ikna edecek ya da bu hayalinden vazgeçecek” diyerek ortaklık kültürünün formülü aktardı.
KISA KISA
* Nijerya’nın zor bir ülke olduğuna dikkat çeken Kenan Yalavaç, “Bu ülkeye gittiğimizde tüm beyazların orada olduğunu gördük. Bir biz yoktuk. O pazarda çok mücadele ettik. Çok badireler, hastalıklar atlattık. Sıtma, tifo olduk. İlaç bulamadık” diyerek yaşadıklarını aktardı.
* Nijerya’da 300, İzmir’de ise 27-28 kişilik bir ekiple çalıştıklarını söylüyor Kenan Yalavaç...
* Hem Türkiye’de hem de Nijerya’da birçok yatırımları ve şirketlerinin bulunduğunu aktaran Yalavaç, mevcutların yanında yine bir ortakla Armada Lojistik olarak dünyanın birçok noktasına taşımacılık yaptıklarını kaydetti.
Paylaş