Paylaş
Önce dil eğitimi alır. Ardından da merak saldığı Fransız peynirlerinin yapım tekniğini öğrenir. İzmir’e döndüğünde ise evinin mutfağında öğrendiklerini uygulamaya başlar, ürettiği peynirleri yakın dostlarına tattırır. Bu işi profesyonelce yapmaya karar veren ve Fransa’daki mandıralarda staj yapan Canan Urhan, 2015’te ev kadınlığından girişimciliğe resmen terfi eder. Miralem’i kuran Urhan, bugün butik olarak ürettiği 4 çeşit peynirle yoluna devam ediyor. Gündemde yeni peynirler var.
CANAN Urhan... Mutfağa olan merakını farklı boyuta taşıyan ve bu kulvarda kendine yeni yollar açan bir girişimci. İzmir Menemen’deki çiftliğinde başlattığı hobisini markaya dönüştürmeyi başaran Miralem Süt ve Et Ürünleri’nin kurucusu Canan Urhan ile hem peynircilik serüvenini hem de gelecekle ilgili planlarını konuştuk. Aslında her şeyin 2005 yılında oğlunun Fransa’da üniversite kazanmasıyla başladığını söyleyen Canan Urhan, hikayenin devamını şöyle anlattı:
Önce dillerini öğrendi
“O döneme kadar ev kadınıydım. Herhangi bir iş deneyimim yoktu. Birçok Türk kadını gibi benim de en büyük merakım mutfaktı. Üniversite için Fransa’ya giden oğlumun yanına gittiğimde de o ülkenin lezzetlerini tatmaya başladım. Bu sürede Fransız peynirler üreten bir komşum oldu. Onunla dilimi geliştirmek için kurduğum diyalog ile Fransız peynirlerin merak saldım. Ama dil sorunu sıkıntı yaratıyordu. Fransızca bilmediğiniz zaman markete gitmek bile sorun. Komşumun yönlendirmesiyle bir dil okuluna gitmeye karar verdim. Burada da 2 yıllık eğitimin ardından hedefim Fransız peynirlerinin yapımını öğrenmekti.”
Fransız mandırasında staj
Canan Urhan, hedefine ulaşmak için dilin ardından Fransız peynirlerinin yapım tekniklerini öğrenmek için ikinci eğitim turuna başlar. Eşinin de desteğini alan Canan Urhan, burada öğrendiklerini İzmir Menemen’de bulunan çiftlik evinin mutfağında uygulamaya geçer. Canan Urhan, “O dönem Menemen Emiralem’de bulunan çiftlikte keçilerimiz de vardı. Onların sütünden peynir yapıp, aile dostlarımıza tattırmaya başladım. Bu denemeler bir süre hobi olarak devam etti. 2008’de ise Miralem’i kurdum. Bir süre de amatörce devam ettik. Ama daha sonra bu işi profesyonel olarak yürütmenin doğru olduğuna karar verdim. İşi daha da iyi öğrenmek adına Fransa’daki mandıralarda stajlar yapmaya başladım. 2015’te ise gerekli üretim izinlerini aldık ve yola çıktık” diyerek Miralem’in doğuş öyküsünü anlattı.
ÖZGÜN VE BUTİK
CANAN Urhan, bir yerde Fransız tipi keçi peynirlerinin İzmir temsilcisi gibi. Urhan, “Şu an keçi sütünden ürettiğimiz 4 çeşit peynirimiz bulunuyor. Tamamen özgün ve butik ürünler. Fransız peynirlerin bire bir aynısını yapmak gibi bir iddiamız olmadı. Doğal peynir mayası ve tuz dışında da hiçbir katkı maddesi bulunmuyor. Keçi sütünün kendi kremasıyla yapılıyor” diyerek ürünleri hakkında bilgi verdi.
PEYNİRİN SANCAKTARI
MİRALEM’İN üretim yeri Menemen Emiralem. Marka da ismini burada alıyor. Canan Urhan, “Osmanlı İmparatorluğu döneminde bu köyden bir sancak beyi çıkmış. O nedenle buranın asıl adı sancak beyi anlamına gelen Miralem. Biz de peynirimiz orijinal bir isim koymak için bu yolu seçtik. Ürünlerimizin de özel isimleri var. Aşiran, Canrüba, Endamı Nur ve Tarzı Siyah. Bular keçi sütünden elde ettiğimiz peynirlerimiz. Buna yakında inek sütünden üreteceğimiz Aydilge eklenecek. İlerde farklı peynirlerimizde olacak” diyerek gelecekle ilgili de planlarını aktardı.
KENDİ KEÇİLERİ SENEYE
PEYNİRLERİN yapımı için kullanılan keçi sütünü şu an tek bir noktadan tedarik ettiklerini anlatan Canan Urhan, şöyle devam etti:
“Tamamen bizim kontrolümüzde olan bir çiftlikten süt alıyoruz. Günlük 400-500 kilo süt işliyoruz. Şu an ikinci tesisimizin inşaatı sürüyor. Onunla birlikte hedefimiz en fazla günlük 1 ton işlemek. Öyle yüksek tonajlarla işimiz yok. Lezzet ve kalite adına bu butik yapımızı korumak istiyoruz. Ayrıca, önümüzdeki yıl kendi keçilerimiz olacak.”
MARKET RAFLARINDA
MÜŞTERİLERİNİN büyük kısmının İstanbul’da olduğuna dikkat çeken Canan Urhan, “macro centerların tamamında varız. Burada daha olgun peynirlerimizle yer alıyoruz. Önümüzdeki sezon daha yumuşak peynirlerimizle de bu raflarda yerimizi alacağız. Bunun dışında İstanbul’da özel şarküteri ve restoranlar da yer alıyoruz. İzmir’de ise sadece üretim tesisinin olduğu yerden satışımız var. Tabii internet kanalından da satış yapıyoruz. Türkiye’nin dört bir yanına kargoyla ürün gönderebiliyoruz” diyor.
KÜFSÜZÜ DEFOLU SAYILIYOR
ÜRETTİKLERİ peynirlerin küflü olduğuna dikkat çeken Canan Urhan, “Tabii bu zaman zaman bozuk mu algısı yaratıyor. Biz bir yerde bu algıyı da kırmaya çalışıyoruz. Aslında bizim peynirlerde küfün olmaması bir defo olarak görülüyor. Sonuçta bu çok sağlıklı bir küf. İklimlendirme dediğimiz sıcaklık ve nem ortamında bekleterek peynirimizi küflendiriyoruz” diyor.
ÇOCUKLARA ÖZEL
CANAN Urhan’ın hedef kitlesi arasında şimdi çocuk ve bebekler var. “Ben aslında anne hassasiyetiyle bu işe girdim diyen” Urhan, şunları paylaştı: “Biz anneyiz ve ürünümüzü kendi çocuk ya da sevdiklerimiz yiyecek gibi üretiyoruz. Şimdi hedefimiz bu peyniri çocuklara da sevdirmek. Ürettiğimiz ürünün içinde katkı maddesi yok. Yüzde 100 keçi sütünden yapılıyor. Çocuk ve bebekler için tuzsuz ve küfsüz peynir de üretmeye başlayacağız.”
KISA KISA
* Canan Urhan, peynirlerin el yapımı olduğunu söyleyerek, üretimde kendisi ve ablasının yanı sıra iki kişinin daha çalıştığını söylüyor.
* İlerleyen yıllarda Canan Urhan’ın yok olmaya yüz tutmuş geleneksel peynirleri tekrar ortaya çıkarmak gibi bir hedefi bulunuyor.
* Peynirseverlere yönelik tadım günleri de yaptıklarını söyleyen Canan Urhan, “Bunun için çiftlik evinin bahçesini kullanıyoruz” diyor.
Paylaş