Paylaş
Lisenin sonrasında 10 yıl çekirdeksiz kuru üzüm alıp satar. Mehmet Ali Işık, ailenin tarım arazilerini ipotek ettirerek çektiği krediyle de 1984’te kuru üzüm işleme tesisi kurar. Üç yılın ardından yönünü yurtdışına çevirir. Mehmet Ali Işık, dışarıdan gelen organik ürün talebiyle yeni bir yola girer. Önce İzmir Ören’de kendi arazilerinde başlattığı organik tarım hareketini Türkiye’nin birçok köyüne taşır. Mehmet Ali Işık, 90’ların başında organik tarımda yaktığı ışığı bugün 3 bin 300’ün üzerinde çiftçi ve 250’ye yakın köyle devam ettiriyor. 40’a yakın ülkeye hem kuru hem de dondurulmuş birçok organik meyve çeşidini ihraç ediyor. Gündemde ise inovatif ürünler var.
MEHMET Ali Işık... Herkesin gittiği yoldan gitmek yerine farklı olanın peşinden gidenlerden. Bu yolda da herkesin kazanmasını kendine misyon edinmiş bir girişimci. Organik tarıma gönül veren bir isim. Işık Tarım’ın kurucusu Mehmet Ali Işık ile hem girişimcilik hem organik tarım hem de gelecek planlarını konuştuk. 1957 Kemalpaşa Ören doğumlu olan Mehmet Ali Işık, dedesinin yıllar önce Antalya Akseki’den İzmir Kemalpaşa’ya geldiğini söyleyerek, hikayenin devamını şöyle aktardı:
GENÇ YAŞTA TİCARETE ADIM
“Kemalpaşa Ören’de dedem, önce tarım arazileri alır. Sonra da bir bakkal dükkanı açar. 20 yıla yakın süre bu işi yapar. Daha sonra ise bayrağı babam devralır. O da babasının yolundan devam eder. 40 yıla yakın bakkal dükkanını çalıştırır, toprakları işler. Yani hem tarım hem de ticaretin içinde büyüdüm. 9 yaşından itibaren de okuldan kalan zamanlarda bakkal dükkanında çalıştım. Orada ticareti öğrendim. Lisenin ardında da ticari birikimle yeni bir kulvarda yürüme kararı aldım. Eniştem çekirdeksiz kuru üzüm işiyle uğraşıyordu. Ondan ilham alarak bu işe yöneldim. Hem Ören’den hem de çevre köylerden çekirdeksiz kuru üzüm toplayıp, borsada sattım. Tabii, enişteme de ürün veriyordum.”
ARAZİLERİ İPOTEK ETTİRDİ
10 yıla yakın bir süre çekirdeksiz kuru üzüm ticareti yapan Mehmet Ali Işık, daha sonra bunu tesisleştirmek ister. Yeterli kaynak olmadığı için de bankanın kapsını çaldığını söyleyen Mehmet Ali Işık, “O döneme kadar banka, kuru üzüm işleme konusunda kimseye kredi vermemişti. Ama o dönemin şartlarında hazırladığım kapsamlı fizibilite raporu onları ikna etmeye yetti ve ailenin tarım arazilerini ipotek ettirerek krediyi 1983’te aldık. 1984’te de çekirdeksiz kuru üzüm tesisimiz üretime geçti. 1987’ye kadar da iç piyasa ağırlıklı çalıştım. O tarihten sonra ise yönümüzü yurtdışına çevirdik. İhracatla birlikte organik ürünle ilgili talepler almaya başladık. 90’ların başında farkındalık yaparak bu yöne odaklanma kararı aldık. O döneme kadar da yurtdışındaki firmalar Türkiye’ye gelerek hep kendi projesini yapıp ürünü götürüyordu. Fason olarak çalışan kurumlar vardı. Biz organik tarımı bağımsız yapalım dedik. Önce Ören’deki kendi arazilerimizde bu işe soyunduk” diyerek zamanla komşuları da sürece dahil ederek işi büyüttüklerini aktardı.
ÇOK BÜYÜK BİR AİLE OLDUK
“Işık Tarım bir aile işletmesi, ama çok büyük bir aileyiz” diyen Mehmet Ali Işık, bu tanımı şöyle anlattı:
“Organik tarım tek başınıza yapabileceğiniz bir hareket değil. Ören’de başlattığımız modeli, önce Kemalpaşa’ya, sonra İzmir’e sonra da Türkiye’nin 6 bölgesine taşıdık. Sözleşmeli tarım modeliyle 3 bin 300’ü aşkın çiftçiyle çalışıyoruz. Araziler bölünmesin diye kalkınmayı geniş kitlelerle yapıyoruz. Başlattığımız ‘Happiy Village Organic’ projesiyle 250’nin üzerinde köyde varız. Kuru üzümle başlayan serüvene, zamanla incirden elmaya birçok kuru meyveyi ekledik. Meyve konusunda donmuş ürün talebiyle Afyon Sultandağ’da tesis kurduk. Yılda 10 bin ton ürün işliyoruz. Aynı şekilde Zonguldak Ereğli’de fındık kırma tesisimiz bulunuyor. Kemalpaşa Ören’deki tesiste de 20 bin ton ürün işliyoruz. Amerika ve İngiltere’de de ofislerimiz var. 40 ülkeye ihracatımız var. Burada da 200 müşterimiz bulunuyor. Tüm bunları yüzde 81’i kadın olan bin 500 çalışanımızla yapıyoruz.”
ÜRETİYORUZ AMA
YÖNETEMİYORUZ
ORGANİK tarım devriminin sınırları sadece Türkiye’yle sınırlı kalmamış. Mehmet Ali Işık, “Hava şartları nedeniyle dengeyi sağlamak adına, Kırgızistan, İran gibi ülkelerde de projemizin devamı var. Oradan ürünleri ‘Dahilde İşleme Rejimi’ kapsamında getirip, işleyip ihraç ediyoruz. Bu alanda sıkıntılar var. Türkiye hem tarımda hem de buna dayalı sanayide çok iyi durumda. Ama bunu lehimize kullanamıyoruz. Belçika ve Hollanda örneği ortada. Birçok ülkeden ürünü getirip, işleyip ihraç ediyorlar. Üretici biziz, ama pazarı başkaları yönetiyor. Koruma duvarları koyarak pazar kaybediyoruz. Artık başka ülkelerde kayısı ya da fındık ekimi yapıyor. Potansiyelimizi iyi değerlendirmemiz gerekiyor. Türkiye kuru meyvede stoğunu yönetemiyor. Bir yıl fiyat bin 500, daha sonra ise 3 bin dolar oluyor. Burada çiftçiden ihracatçıya hepsi mağdur oluyor. Türkiye’nin acilen stok konusunun altyapısını yapması gerekiyor” diyor.
GENÇLERE VE
ÇOCUKLARA
KURU MEYE
YILLAR önce 750 metrekareyle başlayan hikayenin bugün üç farklı noktadaki fabrikalarla 50 bin metrekareyi geçtiğini söyleyen Mehmet Ali Işık, “Her yıl yüzde 15 büyüyoruz. 80 milyon dolarlık ciromuz var. Ve ürünlerimizin yüzde 98’ini ihraç ediyoruz. Türkiye’de ise üç büyük market zincirine ürün veriyoruz. Organik ürünler Türkiye’deki raflarda kendine zor yer buluyor. Tüketici hep fiyata odaklanıyor. Gurme marketlerde yer almaya başladık. Gelecek planlarımız arasında ürün çeşidimizi artırmak var. AR-GE merkezi kurarak organik tarımda inovatif ürünlerle fark yaratmak istiyoruz” diyerek gençler ve çocuklara kuru meyveyi sevdirecek adımlar atacaklarını söyledi.
KISA KISA
* Mehmet Ali Işık, dünyada organik ürünlerin bu kadar tutulmasının en önemli nedeni olarak sürecin izlenebilir olmasına bağlıyor. Işık, “Tohumdan rafa kadar süreci izlemek mümkün. Sürekli denetim var” diyor.
Paylaş