Balıkların gizemini çözen adam

Haberin Devamı

ÇOCUKLUK yıllarında başlayıp Kaptan Cousteau’nun kitap ve filmleriyle aşka dönüşen deniz tutkusu, meslek seçiminde belirleyici olur. Ailesine ‘Ben zoolog olacağım’ der ve direnişle karşılaşır. Ve kendisini bir anda ODTÜ Makine Mühendisliği’nde bulur. 2’nci sınıfta tutkusu ağır basar, ODTÜ’yü bırakır. Ege Üniversitesi Okyanus Bilimleri’nde okur. Ardından da Amerika’nın yolunu tutar. Burada balıkçılık üzerine master ve doktor yapar. 1989’da döndüğü Türkiye’de karides yetiştirmek için kıyı kıyı dolaşır. Ama sermayesi yoktur. Tam da bu dönemde su ürünlerine yatırım yapmaya hazırlanan merhum Yüksel Sezginer’le tanışır. Sermaye ve bilginin ortaklığıyla Adana’da karides üretmeye başlar. Ancak, işler istendiği gibi gitmez ve yavru balık üretiminde şansını dener. Akuvatur’un kurucularından Haluk Tuncer, bugün 60 milyon yavru balık üretimiyle Türkiye ikincisi konumunda. 2000’li yılların başında yeni türlerin üretimi için kolları sıvayan Tuncer, Akdeniz’e özel baba sinarit, denizlerin prensesi mercan ve kraliçesi trançayı dünyada üreten tek kişi. Haluk Tuncer, denizde sayıları her geçen gün azalan balık türlerinin gizemini çözmek için yoğun mesai harcıyor.
Balıkların gizemini çözen adam

TUTKUSUNUN PEŞİNDEN YÜZDÜ

Haluk Tuncer, hobisini işe çevirenlerden. Tabii, bu hiç de kolay olmamış. Bugün su ürünleri sektörünün önemli aktörlerinden olan Akuvatur Yönetim Kurulu Başkanı Haluk Tuncer’le sularda geçen girişimcilik öyküsünü konuştuk. Tuncer’in denize olan tutkusu 4-5 yaşlarında ailenin memuriyeti nedeniyle Ankara’da İzmir’e taşınmasıyla başlıyor. Çocukluk yıllarında balık peşinde koşturan Haluk Tuncer’in deniz tutkusu, Kaptan Cousteau’nun kitap ve filmleriyle perçinlenir:
“Film ve kitaplarla birlikte ben dalmaya başladım. Ve meslek seçimim de şekillenmeye başladı. Mühendis ve öğretmen ağırlıklı bir aileye mensuptum. ‘Ben zoolog olacağım’ dediğimde evde şok yaşandı. Onlar mühendislik ve tıp okumamı istiyordu. Ve ben bir anda kendimi ODTÜ Makine Mühendisliği’nde buldum. Herkes matematik, fizik ya da kimya çalışırken ben biyoloji kitaplarında kayboluyordum. Deniz özlemi vardı ve ben makine mühendisliği okumak istemiyordum. O dönemde Ege Üniversitesi’nde Okyanus Bilimleri bölümü açılmıştı. Bölüm başkanına gelmek istediğimi söyledim. O da ‘ODTÜ bırakılır mı?’ diye isteğimi olumlu karşılamadı. Ama ben 2’nci sınıfta ODTÜ’yu bıraktım. Sınava girdim ve Ege Üniversitesi Okyanus Bilimleri’nde okumaya başladım.”
Balıkların gizemini çözen adam

ÇORBADA ONUN DA TUZU VAR

Mezun olduktan sonra da Amerika’ya giden ve mastır için onay beklediği 6-7 aylık dönemde garsonluk ve dericilik gibi işlerde çalışan Haluk Tuncer’i, daha sonra Maryland Üniversitesi’ne kabul eder. Tuncer, “Amerika’daki balıklarla ilgili araştırma yapmaya başladık. Ve o dönem çizgili levrek aşırı avlanma nedeniyle tehlikedeydi ve avlanma yasağı vardı. Biz de özel izinle bu balıkları yakalayıp, yumurtlattıktan sonra yine denize bırakıyorduk. Bu balıktan üniversite bünyesinde üretmeye başladık. Ürettiğimiz balıkları denize salıyorduk. Sonuçta bu çalışmayla çizgili levrek popülasyonu arzu edilen noktaya geldi. Bizimde çorbada tuzumuz oldu. Doktora yaptım. Tabii aklımda hep Türkiye’ye dönmek vardı. Onun için boş kaldığım her an kütüphanede çeşitli su ürünleriyle ilgili araştırmaların fotokopisini çekiyordum. 9 yıllık Amerika macerasının ardından da 1989’da Türkiye’ye kesin dönüş yaptım” bilgisini paylaştı.
Balıkların gizemini çözen adam

60 MİLYON YAVRU

Türkiye’ye gelen Haluk Tuncer, külüstür bir cip satın alır, üstüne de Amerika’dan getirdiği zodyak botu bağlar, ‘nerede karides yetiştiririmin’ peşine düşer. Tuncer’in sermayesi yoktur, o zamana kadar Türkiye’de karides yetiştiren de yoktur. Tuncer, şöyle devam etti:
“Kültür balıkçılığının yeni yeni başladığı yıllardı. Bir akrabamın tanıdığı olan Yüksel Sezginer’le tanıştım. O da su ürünlerine yatırım yapmak istiyormuş. Sermaye ondan, bilgi benden, Akuvatur’u kurduk. Adana’da karides üretimine başladık. Ama işler istediğimiz gibi gitmedi. Karidesi paraya çeviremedik. Yüksel Bey de bana ‘senden bir şey istiyorlar mı’ diye sordu. Ben de ‘yavru balık’ dedim ve bir anda karidesten yavru balık üretimine kaydık. Ve kısa sürede 2,5 milyon adetle Türkiye’de üretim rekoru kırdık. Ürettiğimiz yavru balıkları o dönem, Ege’ye gönderiyorduk. Adana’nın ardından ikinci kuluçkahanemizi Milas’ta kurduk. Daha sonra ise buna Şakran’daki anaç merkezimizi ekledik. Bugün levrek ve çipurada 60 milyon yavru balık üretimiyle Türkiye’de ikinciyiz. Akdeniz çanağında ise ilk beşteyiz. ”
Balıkların gizemini çözen adam

DÜNYADA TEK

Haluk Tuncer, 2000’li yılların başında yavru balık üretiminin yanına yeni bir dal eklemek için kolları sıvadıklarını belirterek, “Biz yavru balığın çoğunu başka firmalara satıyoruz. Çok az kısmını kendimize ayırıyoruz. Özel yemlerimizle yetiştirdiğimiz premium ürünler için. Müşterilerimizle rakip olmak istemiyoruz. Biz de onlara rakip olmadan yeni bir alana girdik. Yeni türlere odaklandık. Şakran’daki anaç kuluçkahanemize ‘Nuh’un Gemisi’ gibi denizlerden balık topladık. 20’ye yakın tür denedik. Çok zor bir iş bu. En sonunda üç türün gizemini çözdük ve ticari ürüne dönüştürdük. Bunlar sinarit, mercan ve trança. Bu üç türde 2 milyon yavru balık üretme kapasitemiz var. Bunların tamamını kendimiz için üretiyoruz. 2 gram olduklarında da Karaburun’daki kafeslerimize taşınıyor. Burada da doğal koşullardaki ortamları sağlanıyor ve doğal yemle besleniyorlar. Dünyada bu Akdeniz balıklarını üreten başka kimse yok” diyor.
Balıkların gizemini çözen adam

KURT KUZU OLDU
Yeni türlerle ilgili çalışmaların devam ettiğini de anlatan Haluk Tuncer, şunları paylaştı:
“Bu konuda ciddi Ar-Ge yapıyoruz. Avrupa’nın en inovatif şirketiyiz. Bunu onlar söylüyor. Barbun ile ilgili çalışmamız da var. Tabii biz bunu yapınca tüketici, ‘bozdular’ gibi bir algıyla yaklaşıyor. Ama birilerinin bunu yapması lazım. Çünkü deniz varlığı her geçen gün azalıyor. Onların sırrını çözmemiz gerekiyor. Bunu yaparken doğadaki ortamına uygun bir yol izliyoruz. Yem olarak da doğada yediği neyse onu veriyoruz. Levrekle ilgili de bir ırk ıslahımız oldu. Levrek için ‘denizin kurdu’ deniyor. Biz kurdu kuzuya dönüştürdük. İyi huylu ırkla ıslah ettik. Çiftlik koşullarına uygun hale getirdik.”

KISA KISA
* 2014’te 40 milyon TL’lik cirosu olan Akuvatur, bu yıl yüzde 10 büyümeyi hedefliyor. Üretiminin yüzde 25’ni yurt dışına gönderen firma, 1 milyon eurluk ihracat yapıyor. Bu yıl ilk kez Tunus’a da yavru balık ihraç etmeyi planlıyor.
* Haluk Tuncer, tüketiciyle Akuvatur markasıyla zincir marketler kanalıyla buluşuyor. Toptan satışı da var.
* Firmanın 1990’da Yüksel Sezginer ortaklığında kurulduğunu aktaran Haluk Tuncer, “Ticareti öğrendiğim ve üzerimde büyük emekleri olan Yüksel Sezginer’in vefatının ardından varislerinden hisseleri devraldım. Şu anda yüzde 98’i bende” dedi.
* Yunanistan’da da bir şirketlerinin bulunduğunu anlatan Haluk Tuncer, “Yunanistan önemli bir balık merkezi. Biz de Avrupa’ya gönderdiğimiz balıkları Yunanistan üzerinde dağıtıyoruz” bilgisini verdi.

Yazarın Tüm Yazıları