Balık sandı ana işi oldu

 Babası kendisi gibi doktor olmasını ister. O ise öğretmeninin dediğini yapar ve tercihini kimya mühendisliğinden yana kullanır.

Haberin Devamı

Üniversitenin ardından da kariyerine profesyonel olarak devam eder. Ancak, patronuyla anlaşamayınca 1983’te endüstriyel kimyevi maddelerin pazarlaması üzerine kendi şirketini kurar. Çeşitli yabancı markaların distribütörlüklerini alarak Türkiye’de büyüme rekorları kırar. Cahit Doğan Yağcı, Manisa Salihli’de bulunan palamut ve valeks işletmesini 1998’de özelleştirilmeden alarak üretici olur. Bugün dünyada tek olan tesisiyle çeşitli ülkelere deri sektöründe kullanılan valeks ihraç eden Yağcı, ikinci kuşakla birlikte de katma değerli ürünler için çalışıyor.

 Balık sandı ana işi oldu

CAHİT Doğan Yağcı... Kimya yüksek mühendisliği kimliğine mastır yaparak eklediği işletmeyi harmanlayarak adım attığı her işi sindirerek büyütmeyi başarmış bir iş insanı. Ticarette kazandığı deneyimi sıra dışı bir üretimle taçlandıran AR-TU Kimya’nın kurucusu Cahit Doğan Yağcı ile girişimcilik serüveninden geleceğe dair planlarına birçok konuyu konuştuk. 1953 Trabzon Beşikdüzü doğumlu Cahit Doğan Yağcı, aslen Ispartalı olduklarını söyleyerek, şöyle devam etti:

Haberin Devamı


ÖĞRETMENİNİ DİNLEDİ
“Babam doktordu. Benim doğduğum yıl Beşikdüzü Kız Öğretmen Okulu’nda hem öğretmenlik hem de doktor olarak görev yapıyordu. Daha sonra ise memleketimiz Isparta’ya geri döndük. İlkokulun ardından da ağabeyim o dönem liseyi İzmir’de okuduğu için ortaokul ve lise dönemim bu kentte oldu. Lise öğretmenimin yönlendirmesiyle de İstanbul Üniversitesi Kimya Fakültesi’ni kendime hedef olarak belirledim. Girmesi çok zor bir bölümdü. Tabii, babam onun yolundan gidip tıp okumamı istiyordu. Büyük bir mücadelenin ardından benim istediğim oldu. Kimya yüksek mühendisi olarak mezun olduktan sonra da ‘sudan çıkmış balık olmamak adına’ işletme üzerine mastır yaptım.”


HAYAL KIRIKLIĞI YAŞADI
Üniversitenin ardından Isparta’da bir çimento tesisinde profesyonel iş hayatına ilk adımı atan Cahit Doğan Yağcı, daha sonra o tesis aracılığıyla Almanya’da bir yıl boyunca hem çalışır hem de dil öğrenir. Yağcı, “Bu deneyimlerin ardından rotayı İzmir’e çevirdim. O dönem, petrol krizi nedeniyle çimento sektörünün de duraklama yaşadığı bir sürece denk geldi. Yeni arayışlara girdim. Ve kurulum aşamasında olan bir köpük sünger tesisinde çalışmaya başladım. Tesisi üretime hazır hale getirdikten sonra patronla anlaşamadım ve ayrıldım. Bu bende büyük bir hayal kırıklığı yarattı. Bu kez ‘farklı şirketlerde çalışınca benzer şeyler yaşar mıyım’ diye sorgulamaya başladım. Babam istemese de ben ticarete atılmaya karar verdim. Önce çimento satışıyla ilgili bir hamlem oldu, ama sonuç alamadım. O sırada bir arkadaşıma yüzey hazırlama kimyasalları konusunda iş teklifi geldi. O ilgilenmeyince ben bu işe talip oldum” diyerek 80’lerin başında zorlu bir sürecin ardından kendi işinin patronu olduğunu paylaştı.

Haberin Devamı

Balık sandı ana işi oldu


BU DENİZ PALAMUTU DEĞİL
İzmir’de yüzey kimyasalları konusunda altı ayda ciddi bir müşteri bulduğunu söyleyen Cahit Doğan Yağcı, hikayenin devamını şöyle anlattı:
“Alman firmanın Ege distribütörü olarak önemli başarılara imza attım. Ürün portföyüne zamanla tekstil, deri kimyasallarını ekledim. 90’ların başında ise olmayanı yapma hedefiyle İsviçre merkezli bir firmanın Türkiye distribütörlüğünü alarak otomotiv sanayi montaj bölümünde kullanılan yüksek teknoloji ürünü kimyasal bazlı malzemelerin pazarlamasını yapmaya başladım. Global oyuncuların olduğu bir ortamda Türkiye’de o şirketin pazar payını yüzde 85’e çıkardım. Ama sürekli belli bir markayı büyütmek yerine kendime ait yapıyı geliştirmem gerektiğini düşündüm. Bu süreçte İzmir’den Uşak’a giderken Salihli’de bulunan Sümerbank’a ait Palamut ve Valeks İşletmesi’nin satılık olduğunu gördüm. Ben o ana kadar palamutu denizdeki balık, valeksi ise hiç duymamıştım. Araştırma yaptık, tesisin ihaleyle satıldığını öğrendik. Ama karşı taraf ihale şartlarını yerine getiremediği için tekrar bize döndüler ve Özelleştirme İdaresi’nden 1998’de tesisi satın aldık. Zamanla diğer işleri bırakarak tüm ağırlığımızı bu işe verdik.”

Haberin Devamı

 
BU TESİS DÜNYADA TEK

VALEKS adı verilen palamutun özünün derinin sağlamlaştırılması ve su geçirmesinin önlenmesi için kullanıldığını söyleyen Cahit Doğan Yağcı, valeksin 1914’te İngiliz yatırımcıların İzmir’de açtığı fabrikayla endüstriyel ürün haline geldiğini söyleyerek, şöyle devam etti: “İç ve dış talebin artmasıyla bu fabrikaya hammadde sağlayan Salihlili tüccarlar bir araya gelerek 1955’te bir palamut işleme tesisi kurar. Sümerbank tarafından 1961’de tüccarlardan satın alınan tesis, büyütülerek Sümerbank Salihli Palamut ve Valeks Fabrikası olarak hizmete devam eder. Yıllık 27 bin ton meşe palamudunun işlendiği bu tesis, birçok nedenden dolayı zamanla üretimini azaltır. Daha sonra ise satışa çıkarılır. Biz tesisi devraldıktan sonra İtalyan firmalarıyla temasa geçerek yeniden ihracata başladık. Ama hammadde yetersizliği nedeniyle ihracat taleplerinin tümüne yanıt veremiyoruz. Sekiz bin tonluk kapasitenin ancak yüzde 20’sini kullanarak Almanya, Fransa, İtalya, Hollanda, Çin, Meksika, Brezilya ve Arjantin gibi ülkelere ihracat yapıyoruz. Dünyada palamut özü üreten tek tesisiz. Doğal ve çevre dostu üretim yapan dericilerin tek tedarikçisi olarak üretimimizi artırmaya çalışıyoruz.”

Haberin Devamı

 
GELECEKTE KATMA DEĞER VAR

BUGÜN ikinci kuşaktan olan ve AK-TU Kimya’nın isim kaynağı Arda ile Tuna Yağcı kardeşlerin yönetiminde yola devam ettiklerini söyleyen Cahit Doğan Yağcı, “Şu an yönetim gençlerde. Merhum babam, ‘çocuklar babalarını geçmeli’ derdi. Ben de bunu çocuklarıma söylüyorum. Valeks yola çıkarak katma değerli ürünler yaptık. Bir küspe çıkıyor. Kurusunun kalorisi 4 bin. Biz işletmede kullanıyoruz. Ayrıca hayvan yemi olarak kullanabilir. 2. Dünya Savaşı sırasında da insanlar tüketmiş. Şimdi gençlerin önünde valeksin yanında bu tür katma değerli hamleler var. gluten yok. Enerji, gıda ve yem olarak kullanılacak” diyerek gelecek planlarını paylaştı.

Haberin Devamı

KISA KISA
* Türkiye’de yıllık 15 bin ton palamut üretilebileceğini ve bunun tamamının işlenerek ihraç edileceğini söyleyen Cahit Doğan Yağcı, orman köylülerinin tekrar bu ürüne yönelmesi beklediklerini söyledi.

Yazarın Tüm Yazıları