Paylaş
Akıl doğru düşünce üretme yeteneği. Zekâysa uygulayıcı. Akıl kuramlar ve kurallar üretirken, zekâ bunların pratikte uygulanmasını sağlıyor. Başka bir deyişle, zekâ düşünebilme gücü ya da yeteneği. Doğru düşünceye ulaşmak ya da sahip olmaksa akılla oluyor. Tüm bunları yapabilmek için kilit bir organ var: Beyin.
Anadolu Sağlık Merkezi nöroloji uzmanı Prof. Dr. Türker Şahiner zeka dediğimiz şeyin beyindeki 100 milyar hücrenin birbiriyle bağlantı yapmasından oluşan devreler olduğunu hatırlatıyor. Hepimiz 100 milyar hücreyle dünyaya geliyoruz hayatımız boyunca öğrendiğimiz her bilgi bu hücrelerin birbiriyle bağlantı yapmasını sağlıyor. Bir hücre 10 bin farklı hücreyle bağlantı yapabiliyor. Prof. Dr. Şahiner, “Beynimizde çok ciddi bir kapasite var. Bu kapasiteyi bilgiyle doldurmak bir ömür boyu mümkün değil. Bu nedenle insan beyninin önemli bir kısmı kullanılmıyor. Beynimizi ne kadar kullanırsak onun bağlantı yapma sayısı ve dolayısıyla kapasitesi artıyor” diyor. Bilim adamları buna ‘sinaps yapma kapasitesi’ adını veriyor.
Peki beynimizi güçlendirmek, kapasitesini yükseltmek mümkün mü? Prof. Dr. Şahiner, “Evet” diyor. Ve bunun için aşağıdaki önerilerde bulunuyor:
MONOTONLUKTAN KAÇININ
1- Aktif bir beyne sahip olun. Sakin ve durağan bir yaşamdan kaçının. Ne kadar aktifseniz beyniniz için o kadar iyi. Sabahtan akşama kadar beyni meşgul edecek bir işin olması gerek. Ancak bu iş monoton değil, değişime açık olacak. Zaten iş hayatı hareketliyse çok fazla bir şey yapmanız gerekmez ama vaktinizi boşa harcamayın. Okuyun, bulmaca çözün, resim yapın, bir müzik aleti çalın.
2- Gereğinden fazla uyumayın. Ancak bu uykusuz kalın anlamına gelmiyor. Sekiz saatlik uyku yeterli. Eğer sekiz saattten daha az uyuyan kişi kendini iyi hissediyorsa daha fazla uyumasına gerek yok.
3- İnsülin direncini dengeleyin. Beyin enerji olarak sadece glukoz kullanıyor. Vücuttaki başka kaynaklardan enerji elde edemiyor. Eğer beynin şeker dengesi iyi korunamıyorsa, güç kaybeder. Vücut zaten bu dengeyi sağlıyor ama kilo almak, hareketsiz yaşam ve stres nedeniyle insülin dengesi bozulabiliyor.
4- Depresyondan kaçının. Araştırmalar gösteriyor ki mutluluk, beynin hücreleri arasında bağlantı yapılmasını kolaylaştırıyor. Örneğin çocuklar eğlenirken daha çabuk öğreniyorlar ama strese girdiklerinde öğrenme güçlüğü yaşıyorlar. Depresyona meyilli bir zemindeyseniz bundan kaçınmaya çalışın. Mutsuz anlarda en büyük zararı beyin görüyor. Uzun süre kronik depresyon yaşayanlarda Alzheimer çok daha sık görülüyor. Depresyon geçse bile beyinde kalıcı etkisi/hasarı oluyor. Bu durum da belleği çok zorluyor.
5- Çevresel faktörleri önemseyin. Kullandığımız cep telefonları, manyetik alanlar, ağır toksik metaller tamamı kanıtlanmamış olsa da beyin hücrelerine zarar veriyor. Önümüzdeki dönemde Alzheimer tipi hastalıklar artacak.
6- Hareket edin. Yapılan her türlü fiziki aktivite nasıl beden sağlığımız için faydalıysa beynimiz için de yararlı. Gün içinde yarım saat sabah, yarım saat akşam yürüyüş yapın.
7- Gereksiz bilgileri depolamayın. Bunun için odaklanmak, çevresel etkenlerden uzak durmak gerek. Günümüzde bu durum maalesef çok kolay değil. Ne kadar izole olmaya çalışsak da bunu sağlamak çok mümkün olmayabiliyor.
8- Tiroid hormonlarını önemseyin. Tiroid beynin glukozu kullanmasını sağlayan bir hormon. Tiroid hormonu ne kadar yavaş çalışırsa kişinin hareketleri o denli yavaş olur. Öğrenme güçlüğü yaşar. Bu nedenle tiroid hormonlarının dengede olmasını sağlayın.
TRAVMALARDAN KORUNUN
9- Travmalardan uzak durun. Yapılan araştırmalar, küçük çarpmaların da beyne zarar verdiğini gösteriyor. Örneğin, boksörlerin erken Parkinson olduklarını biliyoruz. Spor adına da olsa başın çok fazla darbe alması belleğin performansını düşürüyor.
10- Uyku apnesi probleminiz varsa bunu çözün. Uyku apnesinde uyku sırasında solunum çok düzensiz olduğu için bu kişiler ara ara nefes alamaz. Dolayısıyla beyne oksijen ulaştırmak ve gırtlağı açmak için büyük efor sarf ederler. Uyku apnesi olanların uykusu çok kalitesiz olur ve gün içinde kendilerini yorgun hissederler. Bu da beyin kapasitesini azaltır.
Paylaş